Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çöp Toplayıcıları - Bir İnsanlık Onuru Sorunu

Çöp Toplayıcıları - Bir İnsanlık Onuru Sorunu
 

Zaten çoktular. Suriye’den ülkemize sığınmış olanlardan binlercesi de  aralarına katılınca şehirlerimiz adeta istilalarına uğradı.

Her an her yerde görüyoruz, görmezden geliyor, yanlarından geçip gidiyoruz.

Kağıt toplayıcıları…
Her yaştan ve cinsiyetten…
Hele de “çocuk yaştakiler… kız, erkek.
Çöp bidonları, konteynırları arasında köşe kapmaca oynuyorlar adeta…

Omuzlarının üzerinden iki kolundan tutup peşlerinden sürüklemeye çalıştıkları kirli kocaman çuvala tutturulmuş el arabalarının önünde, kaldırımlarda veya araç yollarında… şimdilerde 3 tekerlekli elektrikli bisikletlerden icat ettikleri araçlarla… çöp bidonlarının tepesinde, çöp konteynırlarının içinde, yanında…

Kağıt, plastik, metal, cam… para edeceklerini düşündükleri ne varsa… Bir an önce yüklerini tutup hurdacıda paraya çevirmenin telaşesindeler.

Hepsi esmer…
Neden?
Yazın güneşte, kışın ayazda, karda yağmurda, gece gündüz sokaklardalar da ondan…

Hepsi bakımsız, çelimsiz, zayıf…
Üstte, başta yok…
Ve kimi zaman… belki çoğu zaman… karınlarını da oralardan doyuruyorlar…

Yok canım! mı dediniz? Emin misiniz? Hiç mi görmediniz? Yoksa bu gerçeği kendinize dahi itiraf etmeye cesaretiniz mi yok?
Evet… gördünüz. Biliyorsunuz. Gerçek… Çöpten karınlarını doyuranlarından da haberdarız…

Onlar artık her an, her yerdeler… Şöyle bir çevremize bakındığımızda, yanımızda, yöremizde, sağımızda, solumuzdalar…

Görüyoruz, görmezden geliyoruz.
Yöresel bir tabirimiz var… hiç “paysınmıyoruz”.
Manzaranın her birimize yüklediği sorumluluklarımız var mı, düşünmeye değer bulmuyoruz.

Umursamıyoruz… Üzerinde durmuyoruz.
Bakıyor geçiyoruz…
Biz de görmüyoruz, Devlet de…

Neden?
İşimize öyle geliyor da ondan…

Sorunu kafamızda kendimize bir şekilde izah ediyoruz, geçerli, geçersiz bir bahane uyduruyor, bir kılıf buluyor, bir güzelleme yapıyoruz, aklımız sıra kendi kendimizi aklıyoruz. Vicdanlar rahat, keyfimize bakıyoruz.

“… ne kadar asiller… ekmeklerini bu yolla kazanıyorlar… hem canım, kime ne zararları var… bravo vallaaa…”

Bu kadar basit… Öyle mi?
Bu kadar basitse kendi çocuklarımıza neden önermiyoruz bu mesleği?
Kendimiz, yarın muhtaç olsak bu işi yapmayı aklımızdan geçirebiliyor muyuz?

Sanmıyorum…
Peki neden?
Çünkü, kabul etmek zorundayız ki, itiraf etmek zorundayız ki, bahsettiğimiz yaşam biçimini sürdürmek zorunda bıraktığımız bu  insanlarımızın   durumu bir “insanlık onuru” sorunudur!

Şu, işimize öyle geldiği için görmezden geldiğimiz, kayıtsız kaldığımız bu “insanlık dramı” aslında hepimizin günahıdır, suçudur.

Ve aslına bakarsak, bu görüntüye ne yasalarımız, ne medeniyet ve ne de vicdan izin vermemektedir.

Anlatmaya çalıştığımız manzara basit iki sorunun çözümüne muhtaçtır.

Birincisi, karınlarını çöplerden doyurmaya muhtaç bu yurttaşlar kesiminin karınlarının doyurulması sorunu… Bunun için kendilerine insanlık onuruna yaraşır çalışma koşullarının sağlanması...

İkincisi, modern kent yaşamının gerektirdiği atıkların geri dönüşümlerinin sağlanmasında böylesine ilkel, estetikten ve insanlıktan uzak çözümlere tenezzül edilmemesi… Çoluk çocuğun, gencin yaşlının, erkeğin kadının her sokakta, her köşe başında çöp bidonlarında eşelenmelerinin önüne geçilmesi…

Çok mu zor? İyi öyleyse… aynen devam!


Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..