Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Çözülmemiş bir edebiyat düğümü 2- Tevfik Fikret

Çözülmemiş bir edebiyat düğümü 2- Tevfik Fikret
 

Kimi zaman göklere çıkarılmış kimi zaman yerlere indirilmiş bir şair Tevfik Fikret. Siyasi görüşlere çekilmiş; solcuların benimsediği,sağcıların dinsizlikle suçladıkları bir isim. Çoğu üniversitenin edebiyat fakültelerinde Rübab-ı Şikeste tabiri caizse kutsal kitap olarak benimsenmiştir. Edebiyat tartışmalarında adı başta yer almış hakkında çok yazılmış ve çizilmiştir. Hakkında daha da yazılanlar devam edecektir.

Edebiyatta milad olarak da benimsenebilir yenilikleri, taklitçilikle de suçlanabilir. Her ne olursa olsun herkesin ortak kabul ettiği görüş şahsına münhasır bir isimdir Tevfik Fikret. Huysuz,geçimi zor bir karakter çizer. Hatta bu çizgi yaşı ilerledikçe yükselir ve şair nikbinlikten hat safhada bedbinliğe varır. Hülyalı ve ateşli bir kafa yapısına sahip olur. Bu iki zıt yönü gerçeklerden, heyecanlı bir ruh arasında bir sarkaç gibi gidip gelmesine neden olur.Kah şiirleriyle ateş verir tutuşturur yürekleri, idealler uğruna sallanır yumruğu kah aşiyanda kabuğuna çekilen bir bezgin ruh olur.

Köksüzlerdendir şair, dönemin şiir anlayışına göre uzak ülkeleri hayal eder. Yeni Zellanda'ya kaçmayı arzular. Hali vakti daima yerinde olmuştur. Aylıklarının ödenmesi geciken memuriyetten alır ceketini istifa eder. Çevresindeki herkes ya hayrandır ona ya düşman. Titiz ve şekilcidir. Güzel olan her şeye düşkün, çirkin olandan asla hoşlanmamıştır.

Ateltik yapılı, yakışıklı bir adamdır. Hatta bir piknikte bir omzuna Halit Ziya'yı diğerine Mehmet Rauf'u yüklenip, taşımıştır. Servet-i Fünun'un has şairi hatta babasıdır demek yanlış olmaz. Sudan sebeplerle yakınlarıyla kavga ettiğini okursunuz kaynaklarıda. Bahis olunduğu gibi huzur ve geçimsiz bir ruhtur Tevfik Fikret.

Hayatında bir buhran mı geçirmiştir bilinmez ama şair sonunda  huzursuzluğunun son durağı olarak bilinen bir gerçeğe varır. Dinle olan bağlantılarını da kopararak, ateistliğe yönelir. Oysaki  şair yirmili yaşlarında nikbin/inançlı biri ve hatta Abdülhamit adına şitaiyeler yazacak kadar bildiğimizin tersi bir çizgidedir. Ne olmuştur bilinmez ama dönemin dozu gittikçe artan baskıları, şairin genlerinde olan isyankar ruh halleri vb. sebepler gösterilebilir.

Gizli bir aşkı bile olmuştur Tevfik Fikret'in, uzaktan uzağa sevdiği. Hatta ilk şiirlerinin çoğu aşk üstüne suya sabuna dokunmayan şiirlerdir. Bulmamıştır şair o zaman daha kendini, sapmamıştır karanlık yollara, insanın vahşetini gayya-yı vücud olarak dile getirmemiştir.

Çocukları sever. Oğlu Haluk onun idealleştirdiği ve edebiyatımıza bir neslin öncüsü olarak gösterdiği bir karakter olmuştur. Şermini yazar çocuklar için ve ümit beslediği yeni Haluklar için.

Bakmayın siz onun Yahya Kemal, Mehmet Akif gibi isimlerle karşılaşırılmasına. Tüm bu şairler kadar kendi ile boy ölçüşecek ve gene kendiyle açıklanacak kadar özel ve bireyseldir.

Nacizane fikrim yüksek bir ruh olan ve hayatı sadece beş duyusu değil bunun da ötesinde yaşayabilen ve bu yüzden gerçekleri olanca gücüyle duyumsayan, varlığını bilen, var olmanın zorluğunu çeken şair, yaşamda bulamadığı, gerçekleştiremediği her dilek her istek ve idealleri karşısında yaralanmış, yaralandıkça gerçeklerden kaçmış, kaçtıkça, hayallerine sarılmış, insanlara küsmüş, kızmış, kavga etmiş, kırmış ve kırılmıştır. Belki de tüm öfkesi, hırsı ve kavgası bundandır. Kendinin de ifade ettiği gibi, odanın içine yanlışkla girmiş, çıkış yolu arayan, duvarlara, kornişlere çarpan, çarpıkça kafasını yaran, acıtan o küçük serçedir yüreği, sonunda bitkin düşüp ölen.

Sevgilerimle

 
Toplam blog
: 45
: 1108
Kayıt tarihi
: 07.01.08
 
 

1986 doğumlu.  ..