Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '14

 
Kategori
Güncel
 

Çözüm süreci

Çözüm süreci
 

Kışanak ve PKK


Çözüm Çıkmazı

Ülkemizi seviyor muyuz ?  Böyle soru mu olur, diyeceksiniz. Kuşkusuz, seviyoruz. Sevmesek, uğruna şehitler verir miyiz? Birisi de kalkıp bana halen zaman devam eden terör olaylarında şehit verdik de ne oldu? Diyebilir. Ülke, bölünme tehlikesiyle karşı karşıya değil mi? Madem, bölünme-bazıları şimdilik bölünme demiyor- özerklik diyorlar, kaçınılmazdı; 40 000’nin üstünde insan kaybına, milyarlarca lira maddi kayba gerek var mıydı?

Diyarbakır Belediye Başkanı Gülten Kışanak, petrolden pay almak istiyor. O zaman, bu bölge ulusal gelire ne kadar katkıda bulunuyor ki bir de pay almak istiyor. Bu ülkenin Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu’nun bazı illerinin ürettikleri artı değerden de Diyarbakır ’a pay isteme. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da kaçak elektrik kullanımı, % 70’lere kadar çıkıyor, kaçak kullanılan bu elektrikler de ülkenin diğer bölgelerindeki abonelere yansıtılıyor. Bu ülkeyi seviyorsanız, bu ülkenin insanını Kürt, Türk demeden seviyorsanız; bölgenizde bunu önlemenin çarelerine bakmada yetkililere yardımcı olun ki –her gün dilinizden düşürmediğiniz-demokrat olduğunuzu görelim.

2012 yılı verilerine göre, bazı illerdeki kayıp kaçak oranları ve miktarları şöyle (megavat saat): Şırnak 78,6 1.114.311,Mardin 76 3.414.732,Diyarbakır 73,3 3.618.663,Hakkâri 70,9 423.987,Batman 69,6 1.142.398,Şanlıurfa 63,6 4.129.511,Ağrı 62 474.654,Muş 54,1 352.711,Van 49,8 1.040.187,Bitlis 45,7 222.090,Siirt 41,4 257.110,Iğdır 35,7 71.566

Hani terör bitmişti? Daha dün, adam kaçırmalar, kentleri ateşe verenler vardı. Ülkenin bu düşmesinde üzüntü duyuyorum.2000’lerin başında terör mü vardı? Her konuda olduğu gibi bu konuda da sorumlu AKP’dir.”Çözüm süreci” denilmiş; bu konudaki çalışmalar, TBMM’den, kamuoyundan gizlenmiştir. Oslo’da başlayan görüşmeler, yadsınmış; bugün İmralı’da devam ediyor. Sonuç,sonuç yok… Olmaz olur mu? PKK ’a kente indi, serbest dolaşıyor; yol kesiyor, çocuk denecek yaşta çocukları, kamu görevlilerini kaçırıyor.

Terörle mücadelede güvenlik kuvvetlerinin mücadele biçimine ve psikolojik varlığına aktif saldırıda bulunulmakta, bilinçli bir biçimde psikolojik yıpratmaya maruz bırakılmaktadır. "Derin devlet" söylemi bunun açık bir ifade biçimidir. Bu sözle kastedilen TSK'dır. Bugünlerde "derin PKK" söyleminin hem iktidar çevrelerinde hem de iktidarla ilişki içerisindeki Kürtçü çevrede revaçta olması bir başka gerçeğe vurgu yapar. Derin devlet söylemi devletin içerisinde devlet imkânlarını kullanarak yasa dışı işlere bulaşmış kişi ve grupları, devletin menfaatini kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirenler olarak anlamlandırılırken son kertede meşru ve gayr-i meşru iki olgu olarak tasnife tabi tutulabilir. PKK'nın bizatihi kendisinin yok edilmesi, lanetlenmesi gereken bir örgüt olduğu göz ardı edilerek "iyi PKK" "kötü PKK" algısı yaratılmaya ve zihinler manipüle edilmeye çalışılmaktadır. Bu söylem aşikârdır ki, PKK'yı meşrulaştırma çalışmalarının bir ürünüdür. İktidarın basın organları ve PKK'nın basın araçlarının aynı söylemi kullanmaları ve TSK'yı suçlu olarak gösterme gayretleri bölücü terör karşısındaki irade yokluğunun bir tezahürüdür.(ikbal Vurucu,2013)

Anladık,12 Eylül Dönemi’nde Kürtler zarar görmüşler. Peki, bu dönemde, özellikle sol görüşlüler, sosyal demokratlar, milliyetçiler zarar görmediler mi? Zarar görmeyen bir kesim varsa o da AKP’lilerdir. Özellikle de yönetim kademesi. Başbakan Erdoğan mı,Arınç mı,Hüseyin Çelik mi, Mehmet Ali Şahin mi,Efkan Âlâ mı,Beşir Atalay mı ,Ahmet Davutoğlu  mu…12 Eylül Yönetimi’ den zarar gördü.

AKP,iktidarının temelini 12 Eylül Yönetimi oluşturmuştur. Başka bir deyişle, 12 Eylül Askerî Yönetimi olmasaydı, AKP iktidar olamazdı, diye düşünüyorum. Onun için Kenan Evren, Tahsin Çetinkaya iyice yaşlanınca ifade veremeyecek durumdayken haklarında dava açılmıştır. Ne var ki AKP iktidarı,”Gezi Olayları”nda 12 Eylül Yönetimi’nin yaptıklarından daha fazlasını gençlere yapmıştır. Kimini öldürmüş, kiminin gözünü çıkarmış, kimini sakat bırakmıştır.

AKP iktidarı,”Gezi Olayları” gibi olaylardan korktuğu için Taksim’de 1 Mayıs’ın kutlanmasına karşıdır. Aslında AKP iktidarı, işçilerin, memurların örgütlenmesine karşıdır. Kendine yakın işçi, öğretmen, memur örgütlenmesi istemektedir. Emeğe karşıdır.

Çıkardığı yasayla tüm il, ilçe ve okul yöneticilerinin işine son verecek, kendine yakın Eğitim-Bir-Sen üyesi öğretmenlerden eğitim yöneticiliği bilgi, beceri ve deneyimine bakmadan, yönetici atayacaktır.  

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..