Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Dağıtım Birimi

Dağıtım Birimi
 

Ağaç Hareketi Ekonomi Sistemleri

Bu sistem belki de yeniçağ düzeninin varlık gerekçesidir. Dünyanın kuruluşundan bugüne kadar insanlar ihtiyaç duydukları şeyleri istemişler, almışlar, çalmışlar ya da satın almışlardır. Gerçi dünyada, yüzyıllar içerisinde ihtiyaç maddelerinin insanlara sosyal bir düzen içinde dağıtıldığı yerler, durumlar ve zamanlar olmuştur. Bizde Şeyh Bedrettin’in” Karılarımızın dudağından başka her şeyimiz ortak” sözü, Osmanlı’da vakıf kültürü, Ahilik ve diğer dergâhlar bu anlamda bir sosyal düzen örneğidirler. Bu küçücük yapılanmalar şefkat ve merhamete dayalı olup sadece fakir insanlara yardım amaçlıdır. Oysa Dağıtım Birimi çok farklı bir formata sahiptir. Belki içinde yardım da vardır ancak asıl amaç üretilen her şeyin o ülke bireylerine en doğru ilkeler çerçevesinde ulaştırılmasıdır.

Bugüne kadar yaşamınızda ihtiyaç duyduğunuz her şeyi bazı olumsuz koşullar çerçevesinde elde ettiniz.

*****İstediniz, istiyorsunuz. Belki vermek onların elindeydi; belki de hakkınızdı ama vermediler, vermiyorlar. Bazılarınız hiç isteyemedi bile.

*****Kendiniz elde etmeye çalıştınız, çalışıyorsunuz. Sahip olduğunuz yeteri kadar üretim alanı ve araç gereciniz yok; üstelik ürettikleriniz de hem ihtiyacınızı karşılamıyor hem de para etmiyor.

*****Çaldınız, çalıyorsunuz.

*****Satın alıyorsunuz.

Satın aldığınız şeyleri seçme, beğenme ve size uygunluğunu tespit etme şansınız ne kadar? Bence kendine uygun ürünü tespit etme şansınız çok azdır. Kişi diyebilir ki ben örneğin pazarda, markette domatesi gönlüme göre seçiyorum. Haklı da olabilir. Yine de kendine uygun ürünü tespit etme şansı azdır. Çünkü ürünler önünüze seçilmiş, kalite denetimi yapılmış, çeşit, ölçü, tip, cins bakımından oldukça geniş bir şekilde düzenlenmiş olarak gelmiyor. Ayrıca üretimde belli bir kalite sınırlaması yok. Toprak neyi verirse, makas, bıçak neyi keserse toplanıp getiriliyor. Pazardaki tezgâhlara lütfen bakınız. Adam eşeğine yedirdiği sebzenin, meyvenin bir kısmını da sana getiriyor. Eğer, ben eşeğin yediğini yerim, diyorsanız biz bu yazıları hiç yazmayalım; siz de okumayın. Nasıl ve hangi maddeden üretildiğini bilmediğimiz örneğin çorap ayağınızda leş gibi kokuyor. Size ayağınız kokuyor, derler; oysa daha sabah banyo yapmışsınızdır, kokan çoraptır. Elit tabakanın ürün seçim avantajlarını ölçü olarak almıyoruz.

Bugüne kadar dünyada işte bu yazdığımız yaşam şekli söz konusu. Bize göre çaresizlik acizlerin mazeretidir. Ve ülkemizde de süren bu insan isteklerinin hiç dikkate alınmadığı “düşük” yaşam şekli halkın onayladığı bir durum olmayıp tamamen belli kesimlerin dayatması ve bozuk düzenin sonucudur. Bozuk gıda, kokmuş et, çürük meye sebze halka reva görülerek süslü marketlerin reyonlarından diledikleri gibi alışveriş eden düzenin beslediği büyüklerimize göre halkın bu yazdığım şekilde bir sorunu yok.

Korkut değişmez denilen şeyleri değiştirmenin peşindedir. Sen sebze kasalarının içinde çürük domates seçerken adama seçilip, özel paketler içinde sipariş olarak geliyor. Senin yaşadığını yaşamıyor ki sorununla ilgilensin.

Nasıl oluyor da bu, insanları kahreden aşağılık hayat anlayışı yüzyıllardır sürebiliyor. Pazara giden öğretmen Cemil tezgâhlardaki çoğu bozuk, çürük ürünlere bakarak”Ben ülkemde neyin yetiştiğini biliyorum. Bunları nereden çıkarıyorsunuz?” niye demiyor. Hiç suyu olmayan portakal olur mu? Amcamın deposunda altı ay, bir yıl beklerse olur elbette. Bir portakal dalından koparıldıktan tam bir yıl sonra nasıl tüketiciye verilir ya? Ceyhan’da ahırda eşekler yerken bir kısmını da kamyona yükleyip İstanbul’da satıyorsun. Ben sana bir şey demiyorum arkadaş. Ben başımızdaki sahtekâr demokratlara, milliyetçilere ve dindarlara sesleniyorum. Siz halkı hayvan yerine koyuyorsunuz. Utanmadan seçim zamanı bir de gelip oy istiyorsunuz. Düne kadar karşınızda kimse yoktu. Halk bir nevi size mecburdu.”Hiç birini beğenmiyorum ama ne yapayım, kime oy vereyim” diyordu. Artık karşınızda Korkut var. Halkla birlikte inşallah ümüğünüzü sıkacağız!

Evet, nasıl oluyor da bu, insanları kahreden aşağılık hayat anlayışı yüzyıllardır sürebiliyor?

*****Dünyayı ve ülkeleri bizim bildiğimizin dışında yöneten güçler var. Her şey bunların kontrolünde. İşte yukarıda bahsettiğim çilesini bizlerin çektiği, sefasını onların sürdüğü bozuk düzen onlara büyük menfaatler sağlıyor. Gerek yiyecek, içecek gerekse giyecek ve her türlü ürünlerin mafyası var. Pazarda ucuz, fiyatı yükselsin diye ürünleri depolarda saklıyor ya da denize dökebiliyorlar. Dikkat ederseniz pazara, markete, manava hep aynı miktar ürün getiriliyor. Ve aynı ürün on ayrı pazarcı tarafından, on ayrı tezgâhta aynı fiyattan satılıyor. Satıcıların emeklerine saygı duyuyorum. Onların bu işle bir ilgisi olamaz. Hesaplar yukarıda yapılıyor.

Ürün mafyası fiyatı yükselsin diye depoda aylardır sakladığı tonlarca portakalı bari çürütüp zarar etmeyeyim diye kamyonlarla pazara sürüyor. 50 kuruşa portakal mı olur? Adam bu fiyata dalından bile toplamaz. Adı portakal. Fakir halk çaresiz ucuz diye alıyor. Portakalı örnek olarak verdik. Diğer tüm ürünlerde durum aynı.

Hükümet sanki mafyayla işbirliği içindeymiş gibi bu içinde gram su olmayan, posası çıkmış eşeklerin önünden alınan kamyonlarca portakalın halka yedirilmesini seyrediyor. Bir de utanmadan kalkıp”Her şey ucuz. Bak portakal 50 kuruş” diyebiliyor.

*****Halkımız bilinçli değil. İyiyle kötüyü ayıramıyor. Ne versen alıyor. Yeter ki ucuz olsun. Kadınların pazar tezgâhında ucuz diye kavga dövüş aldığı kıvırcığı denemek için aç koyunların önüne koyduk yemediler. Hayvanlar bile yemiyorlar; biz yiyoruz.

*****İhtiyaç, zorunluluk kural dinlemez. İnsanlar yemek, içmek, giymek zorundadırlar. Bigalı vatandaş mutfak ihtiyacını Himalaya Dağları’na gidip alacak değil. Mecburen Biga pazarından sağlayacak. Pazarda da bunlar var ve sen almaya mecbursun. Şu aşağılık anlayışa bakar mısınız lütfen? Bir hafta da izin verin Biga pazarını ben kurayım. Görelim bakalım neler varmış. Siz gidi halk düşmanları sizi!

*****Bu düzeni biraz da ucuzluk yalanı sürdürüyor. Parası olmayan halk başka hiçbir şeye bakmadan ürünün ucuz olmasını esas alıyor. Aslında ucuz bir şey yok. Tavuk 5 lira, tavuğun neyinden yapıldığı bilinmeyen salamı 10 lira. Halka bu ucuz geliyor. Bunun neresi ucuz anlamıyorum.

DAĞITIM BİRİMİ

Sistem çok geniş olduğu için sadece yüzeysel olarak değinmeye çalışacağız. Şimdi sizin kendinizin çarşıdan, pazardan aldığınız yiyecek, içecek, giyecek, araç, gereç, malzeme ve diğer tüm ihtiyaçlar ayağınıza getirilecek ve bulunduğunuz yerde karşılanacak.

Eğlence tarzı ihtiyaçlar bunun dışındadır.

Yiyecek ve giyecek ürünleri üretildikleri yerlerde özenli olarak seçime tabi tutulacak. En iyisi insanların kullanımına ayrılırken kalan, yardımcı ürünlerin imalatında ve yem olarak kullanılacak. Ayrılan ürünler bir başka yazımızda anlatacağımız Taşıma Birimi vasıtasıyla hızla tazeliğini kaybetmeden dağıtım ve kullanım merkezlerine getirilecek. Ve buralarda uzmanlaşmış elemanlar ve ileri teknoloji kullanılarak insanların tereddütsüz beğenecekleri yüzlerce çeşit yiyecek ve içecek maddeleri haline getirilecek. Standart ve üzeri toplam 100 çeşit menülü yiyecek, içecek dağıtımı bu merkezlerden yapılacaktır.

Dağıtım biriminin oluşturulmasında şu an yiyecek ve giyecekle ilgili her türlü işle uğraşan on milyonu aşkın insanımız belli bir yetiştirme(Yetiştirme döneminde ücretleri ödenir) sürecinden sonra öncelikli olarak istihdam edileceklerdir. Dağıtım birimi iş ve görevin gerektirdiği sayıda elemandan oluşan ülke çapında bir birim. Dağıtım aracı sorumlusu olduğu 20 ailenin kahvaltı dâhil gün için sipariş verdiği ürünleri üretim merkezinden alarak her öğün için tam saatinde ayrı ayrı evlere dağıtır. Yemeklerin bir saati vardır. Aslında yemek saatleri dışında yani aralarda servis olmamalıdır. Çünkü abur cubur yemek içmek insan sağlığı açısından uygun değildir. Ancak çocuklar, hasta ve yaşlılar için dağıtım aracı sorumlu bölgede isteyenlere yiyecek içecek dağıtır. Burada sipariş yoktur. Yine 100 çeşit yemek harici yiyecek ve içecek ürün vardır.

Dağıtım aracı özel imal edilmiştir. Sorumlu olduğu 20 eve tek tek siparişleri verir. Bir şoför ve bir de dağıtım görevlisinden ibarettir. Ev İşleri Birimi araçtan aldıkları siparişlerle sofrayı kurarlar demiştik. Gönlümüzdekini söylemişiz. Yazılarımızda bazen bu tür tutarsızlıklar oluyor maalesef. Çünkü ev işleri görevlilerinin 20 ayrı evde sofra kurmaları çok zor, üstelik gereksiz. Bunu her evin insanı kendileri yapacaklar.

Bu düzeltmeyi yaptıktan sonra yeniçağ devrimiyle getirilecek bu sosyal düzenin Mega kentler sisteminde(yani gerçek Türkiye düzenine geçildikten sonra nasıl uygulanacağına bakalım.

Malum sistemlerimiz her iki durum, yani bugünkü ülke düzeni ve geleceğin Türkiye’si dikkate alınarak yazılıyor. Geleceğin Türkiye’sinde sistemler biraz farklı ama daha kolay uygulanabilecektir.

Dağıtım Birimi aslında diğer bütün yeniçağ sistemleri gibi geleceğin Türkiye’si için planlanmaktadır.

MEGA KENTLER SİSTEMİNDE DAĞITIM BİRİMİ

10 Bin kişiden oluşan ve adına “yaşam sitesi” denilen Mega Kentler Çekirdek yönetim birimi bildiğiniz gibi bağımsız bir yaşam birimi olup idari ve hizmet dağıtımı bakımlarından ayrı bir Türkiye gibidir. Yani yeniçağda 10 bin kişinin yaşadığı her bir yaşam sitesi idari bakımından bağımsız çekirdek yönetim birimidir. Vali, kaymakam gibi kişilerle değil kanunla yönetilir. Aslında buna yönetim de denmez. Herkes, her birim kanunla kendisine verilen işleri yapar. Birimin başında değil ama görev yapan insanların başında uzman denilen o işle ilgili 4 yıl ve yukarı üniversite okumuş kişiler vardır. Bunlar çalışanların amiri değildir. Sadece çalışma kurallarını uygular, işin yapılışını denetlerler.

Yeniçağda köyler, kentler, şehir ve kasabalar sadece yerleşim yeridir. Ancak bugünkü iller 100’e çıkarılıp sabitlenecek. Bunda amaç bazı sistemleri il bazında yapabilmektir.

Tüm ülkede 10 adet mega kentte yaklaşık 7200 tane inşa edilecek olan yeniçağın konutu “Yaşam Sitesi” inşa edilirken hayatımızın her yerinde uygulayacağımız yaşamı kolaylaştıran, bizlere kaliteli bir hayat sağlayan yeniçağ sistemleri dikkate alınacak şehir alt yapı ve daha sonra bina sistemleri buna göre planlanacak ve yapılacaktır.

Her bir sitede ayrı bir dağıtım birimi olacaktır. Birim yiyecek, içecek, giyecek vs dağıtımında sadece kendisine verilen siteden sorumludur. Dağıtım aracı, sokak sokak dolaşma olmayacağı için hizmet çok kolay olacaktır. Standart 10 bin kişilik yiyecek, içecek üretim merkezi her sitede bulunacaktır.8 blok, 40 bölüm, 2000 daire oluşumlu bağımsız ve bağlantısız her sitede dağıtım işini yapmak çok kolay olacaktır. Bu şekilde ülkemizde üretilen yiyecek ve içecek ürünlerinin ülkemiz insanları tarafından sıcak, taze ve diğer istenilen özelliklerde tüketimi sağlanacaktır. Ürünler, üretim merkezlerinden öncelikle en yakın yerlerdeki tüketim alanlarına(her yaşam sitesindeki yiyecek içecek hazırlama ünitesi)taşıma sistemleri vasıtasıyla hızla ve güvenli bir şekilde taşınacak, nakledilecektir.

Yeniçağda ürünler için ayrı bir koruma birimi yoktur. Ürün ne zaman hangi birimin elindeyse koruma onun tarafından yapılacaktır. Devredilen en son birim(yiyecek, içecek hazırlama ünitesi)ürünleri kullanmaya başlarken mutlaka tekrar gözden geçirecek, olumsuz ürünleri ayıracak, asla kullanmayacaktır.

Şimdilerde pazardan, marketten salça, marmelat, pekmez, komposto, reçel, turşu vs alıyoruz. Bunların çürük, bozuk ürünlerden hazırlanmadığını nereden bileceğiz. Dağıtım Biriminde ise üretim yerlerinde bu işin uzmanları sürekli denetimdedir. Kamera sistemi görüntüleri saniye saniye kaydeder. Ayrıca isteyenler burasını gezer ve denetler. Bozuk ürün tüketmeniz mümkün değildir.

Dağıtım birimiyle sadece yiyecek içecek dağıtılmaz. İnsanların kullandığı tüm diğer ürünlerin birer örneğinin sergilendiği özel dizayn edilmiş“ürün sunum alanları” vardır. Burada kişi ürünü canlı olarak bakar, inceler ve seçer. Alacağı şeye karar verir. Bu da insanlar için bir nevi eğlence olduğu için kentin dışında ve görsel eğlence platformu alanı içinde yer alır. Yiyecek içecek dışındaki her şey (yeteri sayıda çoğaltılmış ayrı, orijinal örnek olarak)insanların beğenisine sunulur. İnsanlar burada ürünü inceledikten sonra numarasını alarak dağıtım birimine siparişte bulunurlar.

Yalnız burada ince bir nokta vardır. Ödeme yapmak için yaşam blogunuzu sisteme işletirken ürünün tarihi de kayda geçer. Tüm ürünlerin uzmanlarca belirlenmiş kullanım süreleri vardır. Parasını verseniz bile kullanma süresini doldurmadan aynı ürünü tekrar alamazsınız. Çünkü yeniçağda kullanmadan, eskitmeden çöpe atma diye bir şey yoktur. Hatta standart altı gelire sahip olanlar ellerinde kullanma süresi dolmamış, değil aynı ürün, aynı amaçla kullanılan ikinci ürünü bile alamazlar. Bu ürünlerin elde edilmesi için emek harcanmakta, alın teri dökülmektedir. Her fert için örneğin bir adet tırnak çakınız var. Kullanma süresi dolmadan ikincisini alamazsınız. Oturduğunuz evler için de aynı şey söz konusudur. Uzmanlarca belirlenmiş örneğin 50 yıllık kullanma süresi dolmadan yıkıp yenisini yapamazsınız. Deprem, yangın, sel vs nedenleriyle kullanılamaz hale gelmesi durumu hariç elbette.

Burada sınırlı bir sayfada böylesine geniş bir konuyu detaylı bir şekilde anlatmamız mümkün değildir. İnsanlarımız dağıtım birimiyle ne yapmak istediğimizi anlasınlar yeter. Sistemin çok kısa olarak sağladığı faydalara değinirsek:

*****Taze, kaliteli, işimize yarar, hoşumuza giden ürünleri isteğimiz ve ihtiyacımız kadar tüketmemizi ve kullanmamızı sağlar,

*****İstediğimiz şey istediğimiz an elimizin altında olur. Hiçbir şeyi aramak zorunda kalmayız.

*****Fiyat ve kalite sürekli denetlendiği için paramız boşa gitti, kötü ürün aldık, kazıklandık endişeleri duymayız.

*****Belki de milyonun üzerinde ülkemiz insanı bu alanda istihdam edilir.

****Bugüne göre tüm ülke dikkate alındığında senede 100 milyar dolar tasarruf yapılacağı hesaplanıyor. Sistem sadece bu nedenle dahi uygulamaya değer.

*****Bugün ülkemizin tüm insanları aynı tüketim avantajına sahip mi? Şu andaki varlık durumu eşit olmadığı için bu avantaj eşitliğini şüphesiz hiçbir sistem sağlayamaz. Ama ülkemizin tüm insanlarına belli bir standardın üzerinde tüketim ve ürün kullanım imkânı sağlanması olağanüstü bir olaydır. Elbette herkes yine de elindeki imkânlara göre yaşayacaktır. Ve üretilen ürünlerin bedellerinin de ödenmesi gerekir. Peki, burada farklı olan nedir?

Ürünlerin tarlada, fabrikada ve üretildiği diğer yerlerde maliyet artı %10 kar esas alındığı için 100 liraya üretilen bir ürün en fazla 110 liraya size gelecektir. Şimdi 100 lira maliyetli bu ürünün fiyatı 150, 200 hatta 300, 500 lira olabilmektedir.

Kalitesiz ürün tüketmeniz mümkün değildir. Çünkü kontrol edilebilir partiler halinde Dağıtım Birimine gelen ürünler on binlerce yetişmiş uzman tarafından kontrol edilmektedir. Bir olumsuzluk tespit edildiğinde:

*****Mal iade edilir

*****Kişinin üretim izni bir daha verilmemek üzere iptal edilir

*****Kişi bozuk üretim yapıp halkı zarara uğratmaktan hapse girer. “Sosyal paylaşımcı sistem” ile sadece yiyecek, içecek konusunda kişi varlığı oranında katkıda bulunur. Diğer ürünlerde bu yoktur.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..