Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '08

 
Kategori
Özel Günler
 

Darısı başına BEYAZ!..

Darısı başına BEYAZ!..
 

***Mutlu Son***



Dün akşam, yine yeniden başlayan Akademi Türkiye müzik yarışmasını izlemek için ekran başına geçtim. Sunucu Öykü Serter, eski yarışmacılar, eğitmenler, jüri üyeleri, hemen herkes oradaydı, rahmetli Barış Akarsu'dan başka. Onun da posterini asmışlar sahneye, gülerek izliyordu sanki...

Daha geçen haftalarda, CNN Türk'te Beyaz'ın sunduğu porgramda, Caner dahil popüler olan yarışmazedeleri, pop-starları izlemiştim. Hepsinin maddi ve manevi sıkıntıları vardı, zorluklar geçirmiş, hayal kırıklıkları yaşamışlardı, anlattılar da anlatılar, birilerini suçladılar, fakat Beyaz, "bir yarışma olsa ve davet alsanız yine katılır mısınız," diye sorduğunda, hiç düşünmeden hemen hepsi "EVET" dediler.

Popüler kültür, böyle bir şey işte, tadını alan bırakamıyor, sanki mezara kadar popüler olacak garantisi var!

Akşamki yarışmada da dikkatimi çeken, daha ilk bölümde tüm yarışmacıların birer hırs küpü olması, bazıları anadan- atadan müzisyen, birkaçı müzik bölümü öğrencisi ve çoğunun ortak noktası da, önceden birkaç yıllık sahne deneyimlerinin olması, demek ki amaç, müzik değil, insanlar tarafından tanınmak, popüler olmak...

Velhasılı Akademi Türkiye yarışması beni pek açmadı, ilkini hiç kaçırmadan izlemiştim, Barış, baştan sona ailecek favorimizdi. O kadar işimin arasında her fırsatta izlemeye çalışırdım. Şimdi öyle olmayacak, sevmedim bu yarışmayı. Diğer popstar yarışmalarını zaten beğenmiyorum.

Bir ara reklamlarda kanalları gezerken, Beyaz'ı gördüm, programı erken başlamıştı, hayırdır inşallah, saat 01.00 den önce başlamazdı, dedik. Önce, sahneye çekirge gibi zıp zıp zıplayan bir adam çıktı, adı Shantel'miş. (Stefan Hantel) "Disko, disko Partizani," diye bağırıyor. Şarkının adını bir yerlerde okumuştum, ama dinlememiştim. Dinleyince melodi de tanıdık geldi, Balkan müziğinin tınıları var, hareketli ve kulağa hoş gelen bir parça, ama adamı izlemekten şarkıyı dinlemeye sıra gelmiyor. Beyaz kadar da komik ve sevimli. Almanya'da doğup büyüyen bir sanatçı, sanırım Balkan kökenliymiş. O program için gelmiş, ama bir tek parçalık yer buldu kendine...

Daha sonra habercilerin ustası, Mehmet Ali Birand davet edildi, ardından genç ve yetenekli sanatçı diye, Petek Dinçöz çağrıldı. Bu arada Beyaz hep, "bu program çok farklı olacak, ekran başından ayrılmayın!" deyip duruyor. Konuklar arasında bir bağlantı kuramayan izleyicileri, ekrana bağlama yollarını arıyor herhalde, dedim. Petek de biraz sönük duruyor, pek kapalı giyinmiş, derken dekoltesinin arkasında olduğunu gördük ve ağır grip geçirdiğini öğrendik. Laf döndü dolaştı, Petek ile Can Tanrıyar'ın upuzun süredir (8-9 yıl) devam eden ilişkisine geldi.

Petek, deli-dolu ya, üstelik en zayıf noktası, her zamanki gibi elini beline koydu, başladı verip veriştirmeye. "Son bir şans daha vereceğim ona, olmazsa o yoluna, ben yoluma" derken, sahne arkasında olayları izleyen Can, yavaş yavaş mahçup bir şekilde göründü. Petek'in ağzı bir karış açık. Numara yapıyor sandık. Ama hem Beyaz hem de Petek yemin billah edince, inandık. Atışmalar devam ederken Can, Petek'e diz çökerek evlenme teklifini yaptı, hemen, şimdi evlenelim, dedi, Petek şaşkın, olayı tam anlamadı, hem sevindi hem de "Beyaz gelinlik giymeden olur mu canım!" dedi.

Beyaz ile Can, iki gündür hiç uyumamış, her şeyi planlamışlar; Petek'ten kan bile alınıp, tahliller yapılmış, nikah işlemleri tamamlanmış, bir Petek'in haberi yok bir de Sayın Birand'ın. (Uyanık habercileri bile uyutmuş Beyaz) Reklam arasında nikah masası hazırlandı, gelin ve damat giydirildi, nikahı kıymak için Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal ve şahit olarak da, bu evlilik kararının ilk fikir babası olan RTÜK Başkanı Zahit Akman çağırıldılar. Meğer kimsecikler bilmiyor, sürpriz dedikleri olayı herkes biliyormuş, Petek'in en yakınındakiler de.

Beyaz'ın esprileri ile çok güzel bir tören izledik, tüm Türkiye (70 milyon) izlemiştir, canlı reyting makinasında İstanbul'un bazı semtlerini gördük.

Gözümüzün önünde canlı canlı, Petek erdi muradına, biz çıkalım kerevetine, darısı müzmin bekar Beyaz'ın başına, diyelim. Gösteri değil, gerçek bir düğün töreni oldu. (Yalnız yüzüğünü birazcık dar almışlar, az kalsın kızcağızın parmağını koparacaklardı.) Program sonunda Beyaz, kızın ağabeyi gibi, binanın dışına kadar uğurladı, kapıda gelin arabası olarak beyaz bir Limuzin hazır bekliyordu, Beyaz'ın görevi hala tamamlanmamıştı; öyle ya arabayı kim sürecek?
Hemen geçti direksiyonun başına, alem adam ya, bu Beyaz! Asla artniyeti, kibiri, kıskançlığı yok. Çok güzel hazırlanmış bir düğün oldu...

Genç çiftimiz (Petek 27 yaşında, ama Can meçhul) bir yastıkta kocasınlar, gelin kızımız, zaten çoktan razı da, iş Damat Can'da...

Mutlu günler Türkiye'm, iyi sabahlar!
 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..