Değerliyiz ...

DEĞERLİSİNİZ…

Öyle zamanlar olur ki bir bıkkınlık hayata küsüş ve yaptıklarımızdan sahip olduklarımızdan haz almamak gibi

Hatta kendimizi değersiz hissetmeye işe yaramaz görmeye, yaşamaktan usanmaya başlarız.

“Nedir benim bu çektiğim yaşamaktan usandım, ne dertler bitiyor ne çilem, al canımı da kurtulayım…”

Duyduğumuz aklımızdan geçirdiğimiz hatta sevdiklerimizin bile yüzüne rahatça söyleyebildiğimiz, sanki basitmiş yapması çok kolaymış gibi algıladığımız bir cümle değil mi?

Oysa hepimiz değerliyiz, hepimizin yapacak bir işi görevi var, sevenlerimiz var yolumuzu gözleyenler, özleyenler sesimizi duymak için can atanlar var, elbette kızan öfkelenenler de hatta sevmeyenler de vardır, önemli değil, kimseye hesap vermek kendimizi beğendirmek zorunda değiliz…

“Yaşamak için sevmek,  sevmek için ise insanın kendisiyle barışık olması lazım” diye yazmıştım dünkü yazımda.

Barışık olmak kendin olabilmek kabullenmek hazır olmak ve şükredebilmektir. Dedim ya hepimizin bir görevi var beğenseniz de beğenmesiniz de size bir görev düşmüş, ev ödevleri gibi,  farkında değilsiniz hem şikayet ediyorsunuz hem de tıpış tıpış yapıyorsunuz onu…

Sevmek ağlamak gülmek birine yardımcı olmak birine kızmak birine yol göstermek eşlik etmek alışveriş yapmak, oyun oynamak maç seyretmek sinemaya gitmek, evlenmek çocuk doğurmak sevişmek hastalanmak gibi sayısız görevlerimiz var, sayın sayabildiğiniz kadar, dikkat edin yaptığınız her şeyin sadece size değil birçok insana canlıya faydası var. Ama iyi ama kötü bir şekilde yansıyan bir görev bu, biri eksildi mi aksama olur hata olur acı verir mutsuzluk yaratır.

Çekin içinden annelik duygularınızı çocuklarınız sevmeyi öğrenemez çekin babalık duygularınızı çocuklarınız hayatla mücadele etmeyi öğrenemez. Basit mi sizce bunlar?

Küçümsemeyin kendinizi emin olun “değerlisiniz” “değerliyiz” ve olmak zorundayız. Niye mi işte size kısacık bir öykü;

…

Koskoca bir yelkenli gemide iki küçük vida kendilerinin çok önemsiz olduklarını düşünüyormuş, bu yüzden inanılmaz derece de üzülmüş küsmüşler yaşama.

Etrafa baktıkların da herkes dümenin yanında yer alıyor, motorların gücünden bahsediyor, cankurtaranların yelkenlerin öneminden bahsediyormuş. Ama hiç kimsenin aklına geminin tahtalarını

Direklerini birbirine bağlayan “vidaların” öneminden bahsetmiyormuş…

Bunun üzerine hiçbir işe yaramadıklarını düşünen vidalar gemiden bir yolunu bulup ayrılmaya karar vermişler (tıpkı biz insanlar gibi işe yaramadığımız düşünüp ölmek isteriz ya) her ikisi de döne döne yerlerinden çıkmışlar tahtaların arasından ayrılıp deniz atlamışlar.

Bir süre sonra onların ayrıldıkları delikler suyun çarpmasıyla birlikte aşınarak genişlemeye başlamışlar, delikler genişledikçe geminin içerisine su dolmaya başlamış.

Denize atlayan vidalar son bir kez daha gemiye bakmak için suyun yüzüne çıkmışlar, ama bir de ne görsünler gemi batmak üzereymiş…

…

Hepimiz çok değerliyiz dostlarım, ne varlığımız ne de yaptığımız işi asla küçümsememeliyiz sadece bizimkini değil herkesin yaptığı işi küçümsememeliyiz. Bir insan çalıştığı işin anlamını kaybederse yaşamın da anlamını kaybedebilir.

Ben her zaman başta kendi oğluma ve öğrencilerime hatta verdiğim konferanslarımdaki iş adamlarına şunu söylüyorum; Yapmak istediğiniz veya yapacağınız işi mesleği iyi irdeleyin iyi araştırın ve iyi yorumlayın. Kendinize daha uygun daha anlamlı meslekler edinin…

Evlilikler aşklar da böyledir laf olsun torba olsun diye ne aşk yaşanır ne de evlilik yapılır. Aşkın ve sevginin içine çıkar girdimi en az kanser mikrobu kadar tehlikeli bir hal alı ve sonu kesinlikle ölümdür.

O yüzden dir de herkes mutlaka severek evlenmelidir birbirini iyi tanımalı, anlamalı araştırmalı ve düşüncesine duygularına, zevklerine ve alışkanlıklarına uygun yapıda eş seçmelidir.

Yoksa hatalarımız yanlış seçimlerimiz hem işimizde hem yaşamımızda derin yaraların açılmasına mutsuzlukların ve acıların yaşanmasına neden olacaktır.

Lütfen kendinize basite almayın, hepimiz son derece “değerliyiz,”  işiniz basit küçük olabilir ama en işinizin en iyisini yapıyorsanız ve başarılıysanız sizden daha önemli hiç kimse yok demektir…

Milyonlarca iş adamı var neden bir kaçının öne çıktığını milyonlarca futbolcu var neden birkaç yüz kişinin tercih edildiğini konuşulduğunu göklere çıkarıldığını hiç düşündünüz mü? Onların çok önemli olduğunu mu düşünüyorsunuz olabilir ama siz olmazsanız onlar da olmayacak siz alkışlamasanız siz beğenmeseniz tercih etmezseniz iş adamları da olmak futbolcular da sanatçılarda…

Onların görevi yap üret sat, oyna kazandır mutlu et, sizin göreviniz seyret beğen tercih et satın al kazandır, başta kendini sonra çevrende ne kim varsa mutlu et…

“değerli” dostlarıma en kalbi duygularımla sevgi ve selamlar efendim esen kalın…

Erdoğan Özgenç