Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Delilik üstüne !

Delilik üstüne !
 

DELİLİK


Bir toplumun delileri aslında o toplumun bilinç altının aynasıdır. Her delilik, kendi aklının, zıt yaratımı olarak kendini dışa vurur. Bundan dolayı deliliğin, senin kutsal hazinendir zira onsuz akıl sahibi olman mümkün değildir. Delilik o kadar özgün o kadar kişiye özeldir ki, Tanrı; aynen kişi gibi deliliğini de eşsiz benzersiz yaratmıştır. Bu nedenle hiçbir kişinin bir başka kişinin delilik sınırlarından içeriye girmesi mümkün değildir.Bu anlamda bir delilikte, bir diğer deliliğe asla bulaşmaz. Bu sadece tekli bir akım şeklidir. Birinin bulunduğu alana diğeri asla gelemez, geldiği anda da diğeri mutlaka gitmiş olur. Bir ipte iki cambaz oynamaz sözü de bu durumu açıklamaya uygudur. Fiziksel olarak bir frekansta sadece bir dalganın bulunması olarak da açıklanabilir. Bazen bu dalgalar üst üste binebilir ya da başka dalgaların saldırısına ya da tacizine uğraya bilir ama yinede aynı anda aynı dalga üzerinde bulunamazlar. Çünkü onun yaratımı sadece kendi tekliğine ve kendi zıtlığına aittir. Zaten onun evrende ayrıt ediliyor (yaratılabilmiş) olabilmesinin nedeni kendi tekliğine dayanması ve bunu fark etmiş olmasıdır. Bu öyle tekli bir deliktir ki, oradan sadece bir delilik ve sadece bir kereliğine girebilir bu biyolojik olarak ana rahmine (yumurtadan) içeri girmektir. Yani deliliğin girdiği yoldan çikmasi da mümkün değildir. Çünkü bu sadece girişi olan bir deliktir ki, buna girmiş olan tuzağa da düşmüş olur. Ama iyi haber şudur ki, bu tuzağa sadece bir kere düşülebilir. Ve tuzağı fark eden tuzaktan sonsuza kadar kurtulmuş olur. Yani bu tuzaktan çirpinarak, dövünerek, yalvararak, çatisarak, teslim olarak değil sadece farkındandık kadar zor hatırlamak kadar basit bir şeyle kurtulunabilir. Bu anlamda delilik en yalnız başina yaşanan derttir. Belki de deliliğin diğer adı da yalnızlıktır. Çünkü toplumun rasyonel aklı, onun rasyonel aklını (egosunu) derinden yaralayarak onu kendi dışına itti. Artık yalnızdır çünkü kapı üstüne sonsuza kadar kapatılmıştır. Tıp, bu kapının arkasında, kapana kısılmış hakkında yorumlar yapabilir, olasılıklar ileri sürebilir, fikirler üretebilirler ama asla gerçekte içerdekinin ne olduğunu ne yaptığını bilemez. Yani aradaki perdeden konuşmak zorundadır. Her kişinin deliliği aynı zamanda onun aklının şifresidir, ve bu şifreden sonsuzluk içinde sadece bir tane vardır ve bunu çözmek matematikteki olasılık hesaplarına tabi değildir. O yüzden bu yoldan geriye dönüş yoktur, tek geriye dönüş ileriye gitmektir. Bu anlamda aslında delilik akıldan bağımsız olmadığı gibi onsuz var olması da mümkün değildir.

Delilik aslında aklın diğer ucunda asılı durandır. O yüzden kişi deliliğini gözlemleyip aklının gücünü de ögrenebilir. Peki delilikle, deliliği yaratan akıl birbirinin ters yüzü ise o zaman kurtuluş nerdedir? Kurtuluş kendini ondan ayırmaktadır. Çünkü bu ikilemde ne kadar akıllı iseniz o kadarda delisiniz demektir yani deliliğiniz aklınızın oğlu- kızı demektir. O evrende herhangi bir yerden gelip içinize yarleşmedi, kafanızın içine girmedi, yani şöyle diyelim bir öküzün beyni ve kulağı olduğu halde ona alfabeyi ögretemiyorsak köken olarak delilikte duyular yolu ile bulaşamaz. Sadece dış etkenler mevcut potansiyel riskin harekete geçmesi, dinamik kazanması,açığa çikmasinda rol oynayabilir. O yüzden herkesin deliliği kendine özgü genetik kökenlere sahiptir ve bu insanoğlu için başarılması gereken çok ağır ve bir o kadar da hazine değerinde önemli bir derstir. Rasyonel akla sahip ortalama her insanın bir gün evrensel akla ulaşmak için bu dersi almak zorundadır. Yani bu dersten kurtulmanın tek yolu bu derse başlamaktır. Şimdi kişilerin kendine özgü delilikleri olduğu gibi toplumların, ırkların, hatta din ve mezheplerin de kendine özgü delilikleri vardır. Çünkü bunlar binlerce yıllık ortam yaşam kültünden ve kültüründen yaratılmış olan ortak deneyimlerin bilinç altından dışa vurumudur. O yüzden her toplumun delisi de kendisine benzer çünkü gerçekte toplum kişiyi kendisine benzetmeye çalisarak delirtmiştir zaten.

Her delilik ait olduğu toplumun izini taşir bir anlamda bu toplumun kişiye vurduğu kendi damgasıdır. Kendini kurtarmak için onu kurban seçmiştir çünkü uzun süre boyunca bilinç altı o kadar dolmuş o kadar kirlenmiş o kadar tıkanmıştır ki, tüm toplumun infilak etmemesi için en zayıf yerinden kopmak zorundadır böylece kurban verilmiş toplumu sarmış olan kitlesel sahtekarlık bir süreliğine de olsa bağırsaklarını temizlemiş bir dahaki tıkanmaya kadar kendini kurtarmıştır. Bütün sahtekar, günahkar, en mahrem, düşünceler ve duygular kurban vasıtasıyla bir top gibi toplumun önüne atılmış, toplum her paslaşmada en sahtekar ve hilekar duygularını böylece dışa vurarak kendini temize çikarmisti (!) Kişi için Kendi deliliğinden kaçmak onu (kendini) başkalarının önüne atmaktır ki, bu insan denen varlığın deneyimleri arsında en aşağılayıcı, gülünç ve komik olandır. Çünkü ögrenmen için sana verilen dersi başkalarının önüne atarak kutsal hazinene pislemişsindir. Bu yaradılışı inkar etmek denen şeytana teslim olmaktır. Rasyonel akıl dediğimiz, egonun ağır zorlanırlı durumları gerçekte bize kim olduğumuzu anlamamız için açılan lütuf kapılarıdır. Yaradılış hiç kimseyi kaldıramayacağı bir yükün altına koymaz. Bütün evrene hakim olan ilahi düzendir. Yeryüzünün bütün düzensizlikleri ilahi düzen karşisında toplu iğne başi kadar dahi düzensizlik yaratabilecek bir zamana haiz olmaz. İyi -kötü, doğru-yanlış, güzel- çirkin, fakirlik, zenginlik zıtlığın zıt yönde uzanan uçlarıdır. Birinde ne kadar ileri gidersen arkandan kuyruğun o kadar uzamış olur. Bunlar dünya denen deneyimlerin ego vasıtasıyla bize daha üst seçimler yapabilmemizi sağlamak için verildiler. Bu yüzden hatırlamak, hatırladığımızı hatırlamak, hatırladığımızı, hatırladığımızı, hatırlamak , hatırladığımızı, hatırladığımızı, hatırlamadığımız hatırlamak dünya okulundaki en önemli dersimizdir çünkü biz buraya hatırlama sözü vererek geldik ve bize ,bize hatırlatılacağı sözü verildi. Bizde hatırlayacağımız sözünü verdik. İşte kurtuluş buradadır, hatırlamaktadır yaradılışa verdiğimiz bize batırtılanı, hatırlama sözündedir.

Her zor anımızda bu sözü yönelmeliyiz çünkü bu söz insan olarak bizim özümüzdür ve özgürlügümüz özümüzü hatırlamaktadır. Bu, koşulsuz sonsuz ve sınırsız sevgidir dünyanın bütün delilikleri onun karşisında iğne deliği kadar bir delik dahi yaratma durumunda bulunamazlar çünkü o sonsuz bir şekilde iç içe geçmiş öyle büyük bir dairsel döngüdür ki deliliğin içeri girebileceği hiçbir küçük delik bulunamaz. O bütün boşluğu dolduran sonsuz doluluk ve bütün doluluğu içine alan sonsuz boşluktur o öyle bir doluluktur ki hiçbir boşluk onun içinde dolu olmadan bulunamaz, o öyle bir boşluktur ki hiçbir doluluk onun içinde boşalmadan bulunamaz. Dolu, boş- boş, dolu bu, evrenin ritmi, tanrının nefes alış verişi , kalbin çalismasi, kanın dolaşmasıdır. İyi haber şudur ki, delilik bir akıl gücüdür. Çocuk yaşata deliliğin olmamasının sebebi aklın onları fazla zorlayamamasından kaynaklanır. Çünkü çocuklarin rasyonel akıldan ziyade hayal gücü ve fantezi evrenini daha güçlü kullanırlar. Bunun aksine yetişkinlik çaginda rasyonel akıl, kişiliği katı bir şekilde zorlar. Dünyanın mantığını ya da tabularını aşan konularda bazen rasyonel akıl kişiliği o kadar şiddetli zorlar ki onu adeta kalenin dışında düşman okçularının önüne çikmaya zorlar. Sadece birbirine bağlı olan bu iki uç arasında çok ince bir çizgi vardır. Bu anlamda hepimizin çogu zaman deliliğin keskin uçurumunda gezdiğimizden emin olabilirsiniz. O yüzden bir toplumun deliliğini incelemek o toplumda hüküm süren akıl hakkında da hüküm vermenin de en akli yoludur. Bundan dolayı bir toplumun tabiri caizse kendi bağırsaklarını tamamen temizlemesi için büyük ölçüde genetik kökene dayanan kendi deliliği ile de yüzleşmesi, onu anlaması gerekir çünkü delilik eğer onun farkında olursanız akala ulaşmak konusunda bir hazinedir. Gerçekte akli seçimler yapmanın tek garantisi de deliliğin insanı sürüklemeye çalistigi felaketi de görmek ama aklın yolunda ilerlemektir çünkü delilik tolumda bilinen anlamının aksine iyileşmez .Yani delilik illetine yakalanmış olan biri iyileşebilir ama delilik iyileşmez, iyileşseydi o delilik olmazdı çünkü delilik akıl olmaz sadece akıl deliliğin farkında olur. Yani deliliğe yakalanmış bir insan kendini delilikten ayırıp şifa bulabilir ama delilik şifa bulmaz (ONULMAZ) olan bir illettir en derin tanımıyla o tanrıyı inkar etmiş olandır. İnkar, tanrıyı asla bilemez( diğer bir deyişle tanrıyı bilmediği için inkar olmuştur) Bu, onu kötü olarak yargılamak anlamına gelmez, olumsuzluktur evet ama bu onun (doğumu) doğasıdır. Kanserli bir hasta iyileşebilir ama kanser iyileşmez çünkü bu onun olma yoludur. Bu anlamda tanrının oldurma gücü dualitenin her veçhesi üzerinde eşit bir güce sahiptir, diğer bir deyişle tanrı asla taraf tutmaz ve oldurulmuş olan asla yok olmaz. Bu anlamda olayı ortadan kaldırabilirsiniz ama oldurma gücünü yani tanrıyı asla! Yani kötü birini tutuklayabilirsiniz ama kötülük( iyiliğin zıttı olarak) dışarıda elini kolunu sallayarak cirit atmaya devam eder. Çünkü dualite aleminde zıttı olmayan şeyin kendisi de olmaz. Kurandaki ‘’Hayır ve şer Allahtandır’’ ayetinin tam tamına anlamı budur. Hırsızı öldürebilirsiniz ama hırsızlığı öldüremezsiniz. Dualite yasası böyle işler ve insana seçim de burada verilmiştir çünkü her şey zıttını sonsuza kadar var eder. Siz sadece zıtlar aleminden sevgi alemine geçerseniz zıtlık yaratmak zorunda kalmazsınız ki, cennet denen deneyim tam olarak budur çünkü sevgi zıttı olmadan var olan tek şeydir. İyi haber şudur ki, sevgiye yönelen hiç kimse şifasız kalmayacaktır.

(m.ali şirin tarih ögrt)

 

 

 
Toplam blog
: 124
: 736
Kayıt tarihi
: 28.06.08
 
 

Kelebek için kanat neyse insan için kelime odur. (m.ali şirin) 1969 senesinde  Tunceli/ pülümürde..