Delinin avantajı deli olduğunu bilmemesi

Bilgi, kültür, güç, yetenek vs konularında eksik olan insanların diğerlerine göre avantajlı olduklarını biliyor muydunuz? Nasıl mı;  hele bir de yetkiliyseniz dünyanın düzeninden onlar değil siz sorumlu olursunuz? Demokrasi ve genel hayat bu “vatandaş” denilen insanları adeta ayrıcalıklı yapmıştır. Cahiller ülkenin düzeninden hiç sorumlu değildirler. Hükümet, değilse kurumlar, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, diyanet, aydınlar, okuma yazma bilenler… Ahırdaki ineklere bile sorgu sorulur da (neden az süt veriyorsun) bu “bir şey bilmeyenlere” sorulmaz. Vergi verir, askerlik yapar sonra yönetilmenin keyfini çıkarırlar.

Ülke batmış, bana ne! Hele de bu “yumuşak” demokrasilerde… Yere attıkları çöpten, açık bıraktıkları musluktan bile sorumlu değildirler. Muvazzaflık devrini geçirmişlerse askere de gitmezler. Bir şeyleri yoksa (kuru maaş emekli) vergi de vermezler. Sağlık ve cenaze masrafları da devletten ohhhh!

Üstelik ülkenin yarısı… Yaşlı, hasta, öğrenci, kadın, çocuklu, köylü, bilmiyo, cahil… Yetkin varsa sorumluluğun var; değilse yan gel yat! Bir de rahatlar ki… Güneydoğu kaynıyor, ülkede bir sürü acı olay oluyor oturmuş parka ensesini kaşıyor “Hükümet istifa!” S…tir git,hükümet istifaymış! Sen istifa et bir de! Yaşamaktan istifa et, öl git anasını satayım! AKP’yi eleştirmek ayrı, görüyorsunuz yerden yere vuruyorum. Ama bizim AKP’den önce sorunlarımız var.

Ülkemizin durumuna sadece biz üzülüyoruz; kimsenin umurunda değil. Duyarsız, ruhsuz insanlar var bu ülkede… Sorunca cevap hazır “biz bilmeyiz, hökümet bilir”  Hırsızı konuşur, katili konuşur, aydını siyasetçisi, sanatçısı, enteli konuşur bunlarda tıs yok “biz ne bilek”  Niye bilmiyorsun? Aklın yok mu senin? İşine gelmeyen bir durum olunca…

Oy dışında yaşadıkları ülkeyle ilgileri yoktur bunların… Berbat bir hayatları var. 3, 5 yüz lira bağ kur, yardım, emekli maaşı ya da asgari ücretleri var. Bir de hastane köşelerinde süründükleri sigortaları.  Bunların durumuna üzülüyoruz ama aslında bunu bile hak etmiyorlar. Afrika’da açlıktan ölen insanlar ülkesi için daha fazla şey yapıyordur.

Ya demokrasi, insan hakları tamam da insanların da biraz insan olması gerekmez mi!  Kerim Korkut düzenlerinde bu insanlar böyle boş bırakılmayacak. “500 lira maaş ver yırtık ayakkabıyla idare ederim” deyip sırtüstü yat. Öyle yookkk… Kendin ve çocuklarının refahı için çırpınacaksın. Kerim Korkut’un refah istiyorum diye yakasını peşini yırtacaksın!

Bilgisizliğin, cehaletin, tembelliğin rahatlığını yaşıyor bunlar. İlerleme, daha iyi olma diye bir endişeleri yok. Ülkeyi yönetenlerin planı da böyle. Bu insanlar AKP iktidara geldiğinde yine böyleydiler.  12 yıl sonra durumlarında değişen bir şey yok.  Asgari ücret tayfası, tembeloşlar, kapitalist oyuncağı, ülkeye de zarar. “İş verdiler de yapmadık mı?”  Üç kuruş maaş alıp parklarda yatıyorsunuz!

Mazeret bol. Anam hasta babam hasta. İşim yok, evim yok. Tahsilim yok. Mesleğim yok ne iş yapayım. İş yok zaten. Peki, geleceğin var mı?  Allah kerim! Bunlar deliden de beter Allah göstermesin! Anlamıyorum, bilmiyorum, cahilim… Oyunu AKP’ye verirken cahil değilsin ama. Ne yaptı senin için? 12 önce maaşın 300 liraydı da 500 mü oldu. O gün ne alıyorsan bugün de aynısını alıyorsun. 12 senede senin ekonomik durumunda bir değişme olmamış. Ama sen 12 senedir aynı partiye oy veriyorsun!

Şimdi nasılsa kendi cebinde 700 trilyon servet, vatandaşın cebinde ekmek parası varsa yeter. Sigara içen saygısızlık yapıyormuş. Asıl parasız pulsuz parklarda yatan bu insanların tembelliği saygısızlık. 500 lira bağ kur maaşıyla geçinmeye çalışmak suçtur. Yemin ediyorum onu da vermem aç bırakırım. Biz organize edeceğiz, sizler ülkenin dört bir yanında karıncalar gibi tırım tırım tırmalayacaksınız.

Fakir insan istemiyorum; vallahi tallahi fakir insanı hapse atarım! Herkes bugünkü gelirini en geç 10 yıl içinde ikiye katlayacak. 10 yıl sonra bugünün parasıyla asgari ücret seviyesinde aylık alan adamı “ Benim ülkemde açlıktan ölen var” diye BM’ye bildiririm. Kerim Korkut’u destekleyip ülkenin başına getirdiğiniz zaman şunu unutmayacaksınız. Ben yoksulluğu kabul etmiyorum. 587 bin lira varlığın ve 3870 lira aylık kazancın(kişi başına, bugüne göre) altında kimsenin olmasını kabul etmiyorum. Sırtımızda taş taşımamız gerekse bile bunu sağlayacağız.

Yardımla geçinmek ne demek ya, sittirsin gitsin, Somali mi burası! “Konuşmak kolay, yap da görelim” diyorlar. Bana değil size diyorlar, ben mi çalışacağım! Benim işim iş yaratmak ve organizasyon. Ve fırsat eşitliği. “Arasın bulsun” yok. Elinden tutup “bak burada ekmek var” diyeceğim. Ve adalet. Göreceğiz o dayısı olanları! Yeter ki yetki verilsin! Bir kişinin bir yere torpille girdiği ispat edilsin ertesi gün istifa etmeyen namerttir.