Delinin günlüğünden.

" Aynı yılın yağmur yağmaz ayının bugünündeyiz. Yağmur bize yağmıyor. Üstümüz başımız yine de yapışsak yapışak. Yukarıda birileri destursuz iş mi yapıyor da bize sıçrıyor?

Atom kuruluşu bunu inceler içinde salın, biber, turşu olup olmadığını bulur ve kamuoyundan gizler. İnşallah adet böyle diye not düşer.

Bakkal Harun ekmeği yazdı, çikolatayı yazılmaz dedi vermedi. Kim bilir daha neler vermiyor?

Neden deftere yazdırıyoruz dedim? Babam emekliyiz zam gelinceye kadar devşiriyor dedi.

Bahçesi olan amca devşirmeler Yeniçeri de olur demişti. Babam Yeniçeri olsaydı kazan kaldırırdı. Şimdi devşirilmeyi bekleyeceğiz elbet çikolata için değer.

Her şey yolunda. Bir tek topal Kemal yaya kaldırımında, bir kaç atık poşet, bir tane mısır kocanı ile birlikte yüzü hala kıyafetle uğraşanlara bakıyor.

1453 Fetih de Fatih'i gördüm iyiydi ama filim bitince yazık kemikleri sızlayacak ve sızlamaya devam edecek. Çünkü Abdullatif amca sızlamasın diye, yedirtmem diye bırakmıştı koltuğu. Gezi bağlarında millet ölümüne gezdiği sıralarda Galata kulesi ve sarayı olmayan portakalı mıydı neydi? Ha işte o yendi.

Ben portakal yemek için kar yağmasını, ortalığın pek beyaz olmasını bekleyecem"