Demokrasi "yaralanırsa" Cumhuriyet kan ağlar !

Anadolu devrimi görkemli uygarlıklarımızdan esinlenir, yirminci yüzyılın başında en büyük anti-emperyalist kavga olarak evrenselleşir, Cumhuriyet: tebaa'yı 'toplum', ümmet'i 'Ulus', 'kul'u birey yapan bir halk hareketidir; öncesizdir ve sonrasız; çünkü, halkındır, hakçadır, Hak'tandır!

Cumhuriyet ekonomisiyle, kültürel kalkınmasıyla, kadının siyasal eşitliğiyle, köyleri kentlere, Türkiye'yi çağdaş Dünya'ya bağlamıştır. Atılan her adım da yolumuz "demokrasiye" çıksın diyedir ...

Aradan yıllar geçti artık: "bağlandı yollarımız ve bir ölçüde kaldık çaresiz"!

Cumhuriyet yetimdir, demokrasi öksüz!

Önce aydınla-halkın bağını kopradılar, Köy Enstitülerini kapattılar. Ağalığa dayanan topraklara terör ekilmesinin zeminini hazıladılar.

Dilimizi unutturdular genç kuşaklara ve yoksunluktan sürgün veren kitleleleri televolelerle bombaladılar.

"Ödüllendirme-cezalandırma" etiğini vicdanlardan kopardılar, "örnek alınacak" diye "köşe döneni" sundular!

Açlıktan ve şaşkınlıktan bir dilim ekmek çalan çocuklara abandılar, Devlet'i gece gündüz soyanıysa bilge saydılar!

Sosyal devlet çekildi; hastane, okul, yurt, yuva hizmetleri ve aile kavramları dağıldı!

Tek çivi çakmadan binlerce emekçiyi kapı önüne koyan özelleştirmeler yaptılar!

Bankası, borsası, piyasası "yabancı" toplumda, "her mahallede milyoner" diye başladılar, borç aldılar borçlulukları için.. ve bir milyon kişinin açlığı ve on milyonlarcasının yoksulluğunu yarattılar.

Düzenden, tarihten, gelecekten dışlanan insanlara tek tutamak olarak sunuldu çarpıtılmış anlayışlar.

Güzel geleneklerimizin bin yıllık yorumu itelendi ninelerimizin sandıklarına, bize ait olmayan değerlerle her alana el attılar.

Çekildi devletin içinden sosyal-hukuk devleti. Her darbede eksiltildi "demokrasi" ...

Aydınlarımızı vurdular. "Bilim" diyen hocalarımıza değer vermediler. Yerine bağnazlığı, doğmaları sundular.

Bugünleri dünden değil, 11 Kasım 1938'den başlayarak hazırladılar.

21 Mart' gözlatı'ları da bu ortamda olmuştur.

Demokrasinin bir sistem olarak normalleşemediği, sistemin olağanlaşamadığı, yaşamın doğallaşamadığı bir ortamda...

Hukuk devletine iradesiyle destek olacak siyasetin gerçek çeteleri, işbirlikçileri etksizleştiremekte güçlük çektiği bir çevrende ...

Gerçekten hoşgörüye, anlamaya ve herşeyden önce halkımıza verdiğimiz sözlere sadık olmaya zorlandığımız bir anaforda ...

Özgürlüğü haram ederek, adalet anlayışını gerçek soruşturma ve kovuşturmayla beslenmekten yoksun bir alana sıkıştırma pahasına, bir duygusal tepki yaratarak.. ve insan düşüncesine saygıyı hiçe sayan tavırlarla...

Türkiye, yakın geçmişiyle ve geleceğiyle yüzleşmiştir, bir kez daha!

www.insancilsol.com