Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasimiz ne kadar güzel değil mi?

Demokrasimiz ne kadar güzel değil mi?
 

Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a sormuşlar.
“Efendim, neden Melih Gökçek’in adı geç açıklandı?” diye.
Ve Sayın Başbakan, o bildik sinirli halini de cevabına sos yapmış.
“Biz öyle her parti gibi tepeden inme adayımızı açıklamıyoruz.”

Güya AKP, adaylarını belirlerken, gerçekçi bilgilerden yola çıkarak hareket ediyor muş.
Ardı arkası kesilmeyen kamuoyu anketlerinden yararlanarak adaylarını belirliyor muş.
Başbakan devam etmiş.
“Biz birilerinin talimatına göre adayları açıklayacak değiliz” Diyor.
Doğru.
Birilerinin talimatı ile adaylar açıklanmaz.
Ama bir kez daha garip bir seçim sürecine tanık oluyoruz ve demokrasimizin nasıl da lider vesayetinde olduğunu adım adım izliyoruz.
Ne var ki lider vesayeti de gelişen toplumsal dinamiklerin önüne geçemiyor.
İster istemez kamuoyu anketlerine başvurmak zorunda kalıyorlar.

“Siyasi Partiler Yasası” denen ucube bir yasa vardır.
Demokrasiyi yüreğinden hançerleyen bir yasadır.
Bu yasa sayesindedir ki ne Genel Başkanlar değişir partiler de, ne de ön seçimle vekil ve belediye başkan adayları belirlenir.
Liderin iki dudağının arasındadır adaylar.
Lider aday gösterir, seçmen tescil eder.
Sonrasında ne mi olur?
Zil takıp oynarız.
“Aaaaaa ne kadar da güzel bir demokrasiye sahibiz” diye.

Parlemento ne kadar bu ucube yasaları değiştirme hususunda ayak direrse diresin, gelişen dünya içerisinde, bir şekilde halka gitmek zorunlu hale geliyor.
AKP ardı arkası kesilmeyen kamuoyu anketleri yaptırtıyor.
Bir anlam da seçmeninin aday tercihini öne çıkartıyor.
Doğru da yapıyor.
Oysa esas doğru olan, parti içerisinde aday adaylıkları ile yapılan ön seçimler daha bir anlamlı hale gelirdi.
Ve o zaman seçmen daha bir gönül rahatlığı ile oyunu kullanırdı.

AKP’nin izlemiş olduğu kamuoyu anketleri CHP’yi de cezb etmiş olsa gerek, CHP’de oldukça sık bir şekil de kamuoyu anketi yaptırtıyor.
Ve aday adayların da kamuoyu tercihini öne çıkarmaya çalışıyor.

Peki sormak hakkımız değil mi?
“Neden Siyasi Partiler Yasasını değiştirmiyorsunuz?”.
Bu soruyu sormak evladır.
Her konu da çatışan siyasa partiler, iş bu yasayı değiştirmeye geldi mi yan çiziyorlar.
Ne anlıyoruz bu durumdan?
Kuşkusuz Genel Başkanların ayrıcalıklı konumunu kaybetmemek gibi bir niyetlerinin olduğu malumunuz.
Ve bu anlayış sadece bu alan da değil.
Siyasal sistemimizin ve rejimin her alanına sirayet ediyor.
Ve o statükocu zihniyet, kendisini her alanda gösteriyor.
Sandık başına giderek başlıyoruz demokrasicilik oyununa.

Bakınız!
Güya AB’ye girmek gibi bir hedefimiz var.
AB reformları neler olmalıdır?
Malumunuz.
MGK’nın sivilleştirilmesi, Genelkurmayın Savunma Bakanlığına bağlanması, Askeri Harcama ve Politikaların Meclis kontrolüne alınması.
Lakin AB reformlarının temel taşlarından birisi de Siyasi Partiler Yasasıdır.
Kandırıkçı AKP iktidarı, rejimin statükocu güçlerine karşı seferber olup savaş başlatırken, Siyasi Partiler Yasasına iki dönemdir dokunmuyor.
Ve sonrasında “efendim biz AB’ye girmeyi istiyoruz” yollu, ayakları hava da yaklaşımlar da bulunuyor.

Neyse efendim, kısa kesmekte fayda var.
Kamuoyu anketlerinin de yapılmasını bir gelişme olarak kaydedelim.
Darısı diğer çarpıklıklardaki değişimlere.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..