Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Dengesiz nüfus artışının akla getirdikleri

Az gelişmiş ya da gelişme yolundaki ülkelerde, plansız nüfus artşının sosyal ve ekonomik gelişmeye engel teşkil ettiği gibi, siyasal yapılanmalarda da farklı istekleri gündeme getirdiği genellikle kabul gören bir düşüncedir.

Yurdumuzun orta ve batı bölgelerinde yaşayan insanımız, eğitim düzeyi söz konusu edilmeden genellikle, nüfus planlaması ve doğum kontrolu konusunda bilinçlidir. Bunun yanınada, bu bölgelerin az ve orta gelirli kesimi de, geçim sıkntısı nedeniyle ekonomik kaynaklı bir nüfus planlamasına zorunlu olarak kendiliğinden gitmektedir.

Buna karşın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin başta Muş, Siirt, Bingöl, Hakkari, Mardin ve Diyarbakır gibi illerinde ve bölgenin kırsal kesimlerinde yaşayan Kürt ya da kendini Kürt hisseden vatandaşlarımızın nüfus artışı,
bütün ekonomik ve sosyal sıkıntılarına rağmen oldukça fazladır. Yurdumuzun orta ve batı bölgelerinde, ortalama 2-3 çocukla yetinirken, Doğu ve Göneydoğu yörelerindeki ailelerin çocuk sayısı 7-10'dur. Buna ilave olarak, batı
bölgelerimizde yaşayan Kürt ya da kendini Kürt hisseden vatandaşlarımızın nüfus artış hızı da da, Doğu ve Güneydoğu yörelerimizde olduğu gibi yüksektir.

Halkımızın, yöre farkı dikkate alınmadan, İslami kurallara göre yaşamayı bir tarz olarak seçmiş küçümsenmeyecek bir bölümü de, doğum kontrolünü "günah" sayarak nüfus planlalamasına; daha doğrusu doğum kontrolüne karşı
çıkmaktadırlar. Bu düşüncedeki ailelerin çocuk sayıları da normalin çok üstündedir.

Özetle halkımızın, Müslüman olmakla birlikte, laik ve çağdaş yaşamı sürdüren büyük çoğunluğu, bilinçli ve ekonomik kaynaklı doğum kontrolü ile nüfus artışını frenlerken, Kürt ya da kendini Kürt hissedenlerle yaşamlarını İslami kurallara göre düzenleyenlerin nüfus artışları hızli bir şekilde sürmektedir.

Dikkatli olmak zorunluluğu vardır.

Halkımızın tamamında, etnik kökene ve İslama dayalı birlikteliği aşan bir "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve ülke bütünlüğüne bağlı bir vatandaşlık" kavramı ve bilinci geliştirilmezse ve bunun sosyal ve kültürel tabanı oluşturulmazsa, bu dengesiz nüfus artışı, yakın bir gelecekte (bana göre 30-40 yıl içinde) Türkiye'de, bütün etnik grupların, "İslamlık üst kimliği" altında toplandığı yeni bir siyasal yapılanmayı gündeme getirebilir. Geçmişte yaşananlar, günümüzde görülenler, yapılan araştırmalar ve istatistiki veriler ne yazık ki, bunu doğrular gibidir.

Bu nedenle, Türkiye'yi çağın dışına çekecek bir değişime sürüklememek için, "nüfus planlaması" ve "doğum kontrolü" gibi çalışmaların yurdumuzun her bölgesinde ve halkımızın bütün kesimlerinde aynı ölçülerde yapılması,
ülkemizin ekonomik, sosyal ve siyasal geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..