Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '11

 
Kategori
Eğitim
 

Derslerde dili doğru ve ustaca kullanma

Derslerde dili doğru ve ustaca kullanma
 

Dilin doğru ve ustaca kullanılmasıyla, gramer yapısı düzgün, güzel bir Türkçeyle kurulmuş cümleleri kastetmiyorum. Bu Türkçe dersinin içeriğiyle ilgili bir konu. Öğrencilerle iyi bir iletişim bağlamında dili ustaca kullanma konusu dilbilgisinden fazlasını gerektirir.

Her şeyden önce, sınıftaki öğrencilerin kullandığı dilde ortak yanları bulup çıkarmak çok önemlidir. Ortak dil kalıpları, öğrencilerin aile kültürüyle sıkı sıkıya ilişkilidir. Anne babaların kullandığı dili anlamak için veli toplantılarından yararlanılmalıdır. Bu toplantıda veliler bol bol konuşturularak, onların dil yapısı, ifade ediş kalıpları saptanabilir. Bu bilgiler sınıfta öğretmen öğrenci ilişkilerinde ve öğretme süreçlerinde büyük rol oynar. Öğretmen öğrencinin hangi dil kalıplarıyla dinlediğini, hangi dil kalıplarına karşı direnç gösterip duymazdan geldiğini bilirse, işi son derece kolaylaşacaktır.

Ancak dilin evrensel özelliklerinin iyi bilinmesi ve bu evrensel dil kalıplarının kullanılabilmesi, en yetersiz bilgi toplama koşullarında bile bir öğretmenin işini görmeye yeterli, çantasında bulunması gereken öğretim becerileridir.

Örneğin istatiksel olarak öğrenilmesi zor bir konuyu anlatmaya başlamadan önce bir öğretmen öğrencilere, “Şimdi anlatacaklarımı dikkatli dinleyin; çünkü size anlaşılması biraz zor gelebilir” gibi bir ifade kullanırsa, öğretim sürecini kesintiye uğratması kaçınılmaz olur. Öğrenci  hemen bilinç dışında anlaşılması zor bir konuyu canlandırmaya girişecektir. Önce öğrenciden dolaylı olarak neler istediğimizi fark etmemiz gerekir. Böyle bir durumdan kaçınmanın bir çok yolu vardır. Örneğin yukarıdaki cümle, “Şimdi siz oturmuş dikkatle beni dinlerken, zor kabul edilen bir konunun nasıl basitleştirilebileceğini gösterdiğimde, ne kadar kolay anladığınızı görüp ….” Bu iki ifade arasındaki farkı görmek için deneyip sonuçlarına bakmak size büyük bir deneyim kazandıracaktır.

Bu iki ifadeyi karşılaştırarak inceleyelim. Birincisinde, “şimdi anlatacaklarımı dikkatle dinleyin” bölümünde öğrenciden hem dinlemesi hem de bunu dikkatle yapmasını istiyoruz. Dikkatli dinleme, dinlemekten daha çok şey istemektir. Ardından “anlaşılması zor gelebilir” ifadesinde ise, dikkatli dinlemenin bile işe yarayamayabileceği çağrışımı yer alır. Bu öğrenciden aynı anda bir çok şey istemenin tipik bir örneğidir. Öğrenci büyük bir olasılıkla girdiği bu stres durumundan espriler yaparak kurtulmaya çalışacaktır. İkinci ifade öğrenciye birden fazla isteği, bilinçdışı düzeyde iletecek şekilde düzenlenmiştir. Önce, “şimdi siz oturmuş dikkatle beni dinlerken” cümlesine bakalım. Bu ifade, öğrencinin dikkatini dolaylı yoldan güçlü bir şekilde çağırmanın bir yoludur. “siz oturmuş” dediğinizde öğrencinin şu andaki tartışma götürmeyecek gerçek bir durumundan söz ediyorsunuz ve hemen ardından “dikkatle dinlerken” isteğini “oturma durumundaki”  gerçeklikle bağlayarak güçlendiriyorsunuz. Böylece öğrencinin bilinci dikkat etme komutundan serbest kalacak bu işi onun bilinçaltı yapacaktır. “zor kabul edilen bir konunun nasıl basitleştirilebileceğini gösterdiğimde” ifadesinde, zor bir konuyu anlatacağınız bilgisini kabul edilebilir bir düzeye indirgeyerek veriyorsunuz. “Konu zor ama ben onu sizin için basitleştireceğim (açıklayacağım)” anlamında bir bilgi bu. “ne kadar kolay anladığınızı görüp…” ifadesiyle yine öğrenciden bilinçli aklını yormayacak bir şey istiyorsunuz: anlamaya çalışmasını. Bu ifadelerdeki bağlaçlara dikkat edin. Bu çok önemli başka bir konuya getiriyor bizi:

Anlatımda bilinçli olarak yönlendirme sağlamak amacıyla bağlaçların kullanılması.

Bağlaçlar iki cümleyi birbirine bağlar. Bu bağlamdan dolayı oluşan mantıksal yapı için bu iki cümlenin birbiriyle doğrudan ilişkili olması gerekmez. Örneğin oturmak ve dinlemek birbiriyle doğrudan bağlantılı değildir. Ancak biz oturmakla dinlemek eylemlerini bir bağlaçla birleştirirsek zihin bir alışkanlık kalıbıyla hareket ederek mantıksal bir bağ kurar. Bu bağ iki bilinç durumu arasında bir geçiş işlevi görür. Bu işlevden yararlanarak öğrenciyi yönlendirmek mümkündür. “Oturup beni dinlerken” dediğimizde olan bir şeyle (oturma) olması istenen (dinleme) bir şey arasında mantıksal bir bağ kurulur. Öğrenci kalkıp da “öğretmenim oturmamızla sizi dinlememizin ne ilgisi var?” gibi mantıksal bir sorgulamaya girmez. Hiç kimse girmez! Ancak bu cümlede öğrenciye çok güçlü bir şekilde “beni dinle” komutu verilmiş olur. Bu komut bilinçdışı olduğundan ve bilinçli aklın herhangi bir direnciyle karşılaşma olasılığı bulunmadığından çok güçlüdür.

Üç temel yönlendirme bağlacı vardır. “ve” bağlacı en zayıf olanıdır ve genellikle başlangıçta kullanılır. “İken” bağlacı daha güçlü bir bağlaçtır. En güçlüsü ise “-den dolayı” bağlacıdır. Bu bağlaçlar bir anlatımda en zayıftan en güçlüye doğru bir sırayla kullanıldığında bilinçdışı yönlendirmede büyük bir başarı sağlanabilir.

Bu giriş bilgilerinin konuya bir merak ve ilgi uyandırması bu yazının amacına ulaşması bakımından yeterince gerçekçi bir hedeftir kuşkusuz. Hepinize saygılar, sevgiler!

izzetbalci@ziprotek.com

 

 
Toplam blog
: 75
: 1163
Kayıt tarihi
: 06.06.11
 
 

Zihinsel Programlama Teknikleri(NLP, Hipnoz, Meditasyon..vs.) alanında, uzun yıllardır araştırma ..