Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '21

 
Kategori
Güncel
 

Devlet nedir?

Türkiye kurulurken hiçbir şey yoktu; dahası açlık ve sefalet vardı. Çanakkale’de ölen yüzbinler, sakat kalan insanlar, Kut’da Sina yarımadasında savaşlar, Galiçya’daki şehitler, Rus cephesinde şehitler ve öncesinde Balkanlarda şehitler, şehitler, şehitler… 1.Dünya Savaşını Almanya cephesi kazansa ne olacaktı? Olacak bir şey yoktu? Almanya ile Bakü’de müttefikken savaş halinde olan Osmanlı’nın asıl olan paylaşımıydı.

Savaş bir Türk Devleti vücuda getirdi.  Ancak hemen bazı kesimlerin görmezden geldiği bazı kesimlerin de görmek istemediği için doğru soruları özenle sordurmadığı gri noktalar hakkında özenle soru sordurulmaz. Bu soruları şimdi bile sormak bu denli tehlikeli ise millet olarak nasıl bir noktada buluşacağız, anlaşacağız ve birlik beraberlik kuracağız. Çift taraflı değil, birden çok taraflı mengeneye sıkıştırılmış bir millet neye ne demeli?

Eğitimde kullanılan bir yöntem vardır. Kısaca anlatayım: Anahtar bir kelime seçilir. Bu kelime ile ilgili sorulabilecek tüm sorular sorulur. Sorular soruldukça sorulur, saçma sapan dahi olsa tahtaya o kelime ile ilgili her soru, tekrar ediyorum her soru tahtaya kaydedilir. Daha sonra sınıftakiler o soruların cevaplarını araştırırlar. Tüm soruların cevapları tahtaya yazılır. Konu iyice öğrenilmiş olur.

Anahtar kelime “balta” olsun.  Şimdi balta ile ilgili soruları alt alta yazalım.

Balta nedir?

Balta türleri nelerdir?

Balta kelimesi hangi dilden dilimize geçmiştir.

Balta tarihte ilk ne zaman kullanılmıştır

Balta neden yapılır?

Balta yapıldığı madde yerine başka bir maddeden imal edilebilir mi?

.

.

.

Elbette sınıf ya da grup çalışmasında daha fazla insan olacağı için çok daha fazla soru türetilecek, asla aklınıza gelmeyecek zekâ eseri sorular sorulacaktır. “Eğitimciler zeki veya farklı bakış açılarına sahip beyinleri susmasından değil, sordukları sorulardan, sordukları soruların kalitesinden anlarlar.” Yine tecrübeli hiçbir eğitimci her sorunun cevabını bilmediğini söylemenin dürüstlük olduğunu ve grup üyeleriyle gerçek iletişimin, gerçek köprünün ancak üyelerin birbirine güven duymaları ile gerçekleşeceğini bildiğinden, yalan söylemek, politik cevaplar vermek yerine bilmediğini “ben de bilmiyorum, ben bu zamana kadar bu olaya böyle bakamamıştım” diyecek kadar hem öğrencilerini soru sormaya teşvik ederler hem de gerçekten dürüst davranırlar. Dürüst davranış eğer sağlam bir temel inşa edilmek isteniyorsa yalandan daha fazla saygı görür. Yalanı savunmak üzere başka bir yalan atmak, yeni yalanı başka bir yalanla desteklemeye uğraşmak “kendine saygısı olanlar için” anlamsızdır.

Birçok konuda soru sormak ayıptır günahtır, bilmeyen bildiğini sanır, bilen bildiğini gizler, yalanı da gerçeği de gerçek için değil yakın ya da uzak gelecekte bir menfaat ya da menfaat elde edebilme ümidiyle söylenirse veya grup aklıyla, taraftarlık hukuku ile bilinçli olarak gerçeklerin yerini bahaneli yalanlar alırsa konuşmak, tartışmak anlamsızdır. Bunun için öncelikle saygı gerekir. Kendisine saygısını yalanla kazanan kişi, grup ve zümrelerin varacağı yer sanıldığı kadar uzak değildir. Yapılan bina sağlam değildir. Yapılan işler sağlıklı değildir.  Kısacası “olmaması gerekenler oluyorsa, olacak olanları tahmin edememek için aşırı aptal olmak gerekir.”

Yazıyı bilinçli olarak eksik bırakıyorum.  Ancak bir soru sorarak, yazının tamamlanmasına kapı açmak, konunun düşünenlerce anlaşılması için bir ipucu vermekte sakınca yok!

Anahtar kelime dilerseniz şimdi de “devlet” olsun.

Soru soramadığınız, soramadığımız yerin bakış açısına göre “asla siz, biz gerçek kazanan ve de asla öncelikli değilsinizdir." Değiliz.

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..