Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '14

 
Kategori
Güncel
 

Devrim Kanunları'na uymayanlar hakkında, savcılığa "suç duyurusu" yapsam ne olur acaba?

Devrim Kanunları'na uymayanlar hakkında, savcılığa "suç duyurusu" yapsam ne olur acaba?
 

Devrim Kanunlarından biri de, Anayasa'nın koruması altındaki "Şapka İktisası Hakkında Kanun"dur. Öyleyse...


UYULMAYAN KANUNLARIN YÜRÜRÜLÜKTE KALMASININ BİR ANLAMI VAR MIDIR?

Uyulmayan bu Devrim Kanunları'ndan 4'ünün Anayasa'nın koruması altında kalması, her şeyden önce Türk Devrimi'ne saygısızlıktır.

x       x      x

Dün akşam televizyon haberlerinde dinledim ; bu sabah da yazılı medyada...

Taksim'de çalıştığı bir kafede para karşılığında kahve falı bakan bir bayana 3 aydan az olmamak üzere hapis cezası istemiyle dava açılmış... Haberin devamını okuyunca bu davanın, Anayasamızın koruması altında bulunan "Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile birtakım Unvanların Men ve İlgası Dair Kanun"a aykırı olması nedeniyle açılmış olduğunu anlıyoruz.

Sunucun ne olacağını merakla bekleyeceğim...

Bu bloğumu yazma nedenim de bu... Devrim Kanunlarının bir kısmına uyuluyor da bir kısmına neden uyulmuyor?

 x     x     x

1961 Anayasası'nın 153. maddesi ile "anayasal koruma altına alınan"  bu "İnkılap Kanunu"nun korunmasına, 1982 Anayasası'nın 174. maddesi ile de devam edilmiştir.

Bu 8 İnkılap  Kanunu'nun 4'üne az çok uyulmasına rağmen diğer dördüne ne yazık ki uyulmamaktadır.  Hatta, bu İnkılap Kanunlarının, korunması için anayasaya koyanlar bile, bu kanunlara uymamışlar ve uymamaya da devam etmektedirler.

Aslında bu kanunlara uymayanlar büyük suç işlemektedirler...Çünkü, 1982 Anayasası'nın, "İnkılap Kanunlarının Korunması" başlığı altındaki 174. maddesi aynen şöyledir :

"Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkrma ve Türkiye Cumhuriyeti'nin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen İnkılap Kanunlarının; Anayasa'nın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasa'ya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz".

Yani, bu madde diyor ki, şimdi aşağıda sıralayacağım  İnkılap Kanunları'nın anayasaya aykırı olduğu söylenemez...Şimdi, bu maddeleri sıraladığımda, hepimizin, hem Devrim Kanunları'nı  hem de, şu an yürürlükte bulunan Anayasa'yı nasıl çiğnediğimizi göreceksiniz.

x     x       x

Az çok uyduğumuz İnkılap Kanunları...

1 - 3 Mart 1924 tarihli ve 433 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu ;

4 - 17 Şubat 1925 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110.meddesi hükmü;

5 - 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun ; 

6 - 1 Kasım 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;

Uymadığımız İnkılap Kanunları...

2 - 25 Kasım 1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun ;

Atatürk Devrimleri'nin bir parçası olan bu kanunla, erkeklerin baş örtme uygulamaları ve şapka kullanmaları düzenlenmiştir.

Ayrıca, bu kanunla, TBMM üyeleri ve memurlarına başlık olarak şapka giymeleri zorunluluğu getirilmiştir.

Bu konuda TBMM Başkanlığı'na bir mektup yazsak; ya da Devrim Kanunları'na saygılı biri, tüm milletvekilleri hakkında, şapka giymedikleri için savcılığa "suç duyurusu" yapsa ne olur acaba?

Bu arada şapka giymeyi reddettikleri için, çok kişinin İstiklal Mahkemeleri tarafından idama mahkum edildiklerini ve infazlarının yapıldığını da hatırlatırım.

1925'li yıllarda muhalefet edenlere idam cezası verilen bu kanuna, bugün muhalefet edenlere ne ceza veriliyor acaba?

ÖNERİM : Bu kanuna ya adan gibi uyulsun, ya da yürürlükten kaldırılsın. Kaldırılmazsa "şapka" giymeyenler hakkında, yukarıda aktardığım haberde olduğu gibi, falcıya açılan dava açılsın.

3 - 30 Kasım 1925 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerin, Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve  İlgasına Dair Kanun;

Ortalık, adları değişik de olsa türbe, zaviye ve ne olduğu belli olmayan unvanlardan geçilmiyor...Hacılar, hocalar, babalar, dedeler, şeyhler, dervişler, falcılar, büyücüler.

ÖNERİM : Bu kanuna uymayanlar hakkında, haberdeki falcıya açılan dava açılsın.... Falcı, "günah keçisi" olmasın... Bu arada, içilen kahvenin fincanında kalan telvenin resmini cep telefonun ile  çekip internet üzerinden  falcıya gönderenler ve o telveye göre fal bakanlar da unutulmasın.

7 - 26 Kasım 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey,  Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun ;

Gördünüz mü, (ben dahil, çünkü "bey" sözcüğünü sıkça söylerim) ne Devrim Kanunları'na  ne de Anayasa'ya saygımız kalmış ; efendiler, beyler ve paşalar...

ÖNERİM : Bu kanun değişebilir. Kimsenin uymadığı bir Devrim Kanununa uymamak, hem Atatürk Devrimleri  hem de Anayasaya saygısızlıktır.

8 - 3 Aralık 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun;

 Türkiye'de, günümüzde olduğu kadar farklı kisvelerin giyildiği bir dönem yaşanmamıştır...

ÖNERİM : Kisve, geniş kapsamlı bir kavram. Bu nedenle bu kanunun içeriği, "görev yerlerinde giyilen dinsel kisvelerin(kılıkların), görev yeri dışında giyilemeyeceği " şeklinde sınırlandırılabilir. Böylece, hacıların, hocaların, babaların, dedelerin, şeyhlerin, dervişlerin, falcıların, üfürükçülerin toplum içinde dolaşmaları önlenmiş olur.

x     x     x

Şimdi ne yapacağız?

Uyulmayan bu Devrim Kanunları'nı anayasadan çıkaralım mi; yoksa kalsınlar mı? Uyulmayan Devrim Kanunları'nın, anayasanın koruması altında olmasının ne anlamı olabilir ki?

Tüm halkımızın, milletvekillerimizin ve memurlarımızın  şapka kullanmasını ister misiniz?

Tam, "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürse bıyık" misali...

Ben, Devrim Kanunlarının tümünün Anayasa'dan çıkarılmasına taraftar değilim...Çünkü bu kanunlardan 4'ü zaten uygulanıyor. Bunlarda bir sorun yok. Uyulmada sorun olan, diğer dördü hakkında da önerilerimi yazdım.

Bu kanunlar için "uymayalım ama, kalsın" demek olmaz...

Olmaz...Efendiler!...Beyler!...Paşalar!...Olmaz...

cdenizkent

Bu kanunların gereğini yapıyor muyuz? Yapmıyorsak, hepimiz, hem Devrim Kanunları'nı boşluyoruz hem de Anayasayı çiğniyoruz. Öyle değil mi?

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..