Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '13

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Didimli Doğa Yürüyüşçüleri, Akbük Dağlarında...

Didimli Doğa Yürüyüşçüleri, Akbük Dağlarında...
 

 

Didimli Doğa Yürüyüşçüleri çevrelerinin güzelliklerini karış karış arşınlayarak keşfetmeye devam ediyorlar… Doğasever ve çevreci Didimli Yürüyüşçülerin bu haftaki programı, Akbük dağları ve bu dağda bulunan ilginç mağaraydı… Yürüyüş güzergâhımız, Aydın – Muğla il sınırına yakın Bafa Gölü’ne doğru Balova çiftliğinden başladı… Hava güzeldi demiyorum zaten havamız hep güzel… Didimli Doğa Yürüyüşçülerinin de; doğayla kucaklaşma, doğada olma ve yürüme isteklerinden dolayı onların da havası yerindeydi…

Papatyalar, gelincikler baharın müjdecileriydiler… Patika yollardan ilerlerken koyun sürüleri ve anneleriyle otlayan iki aylık kuzuları görmek, bizleri heyecanlandırdı ve çoğumuzu geçmişe götürdü… Dağlara doğru tırmanırken bir çoban kulübesinin dışında bir kadının yayık yayışından da gözlerimizi alamadık…

Bölgemize özgü makiliklerin çalılıkların, zeytinliklerin arasında Akbük’ün arka sırtlarından tırmanırken epey zorlandık…

Diğer yürüyüşlerimizde pek görmediğimiz, taşların, kayaların yığılmış ve uçları keskinleşmiş ortaları oyulmuş gibi halleri çok dikkatimiz çekti… Ayrıca çok da dikkatli olmamız gerekiyordu, kaymalarda, düşmelerde yaralanma riskimiz her zaman vardı…

Ve dağlardan muhteşem Akbük ve deniz manzarası fotoğraf makinelerine fazla mesai yaptırdı…

Yemyeşil doğa içinde yürürken,  Akbük ve deniz manzarasını izlerken üzerimize çiseleyen yağmur umurumuzda değildi… Akbük’ün ormanlık yamaçlarından konut yapmak için açılmış alanların çıplak görüntüsü ise çok moral bozucuydu…

Yaklaşık kırk kişilik grubumuza yine İngiliz hemşerilerimiz de ilgi göstermişlerdi…

Akbük yamaçlarından tekrar keçi yolundan yükselerek mağaraya vardık…

Mağara da mağaraydı… Koskocaman kara bir deliğin nasıl oluştuğu konusunda kafa yormaya başladık… Kimi volkanik dedi, kimi çöküntü, kimi de göktaşlarının oluşturduğunu söyledi… Mağaraya inmek tehlikeli ve korkutucuydu… Gençler ve kendini genç hissedenler mağaranın derinliklerine kadar inmeyi başardılar… Ben mi ne yaptım, kendimi sağlama alarak geriden onları izledim…

Mağara dışındaki taşlara kazınmış yazılardan anlaşıldığına göre, buraya epey gelen oluyormuş… Deniz manzaralı mağaranın önünde dinlendik, azıklarımızı yedik…

8 kilometrelik yürüyüşümüzü tamamlamak için inişe geçtik… Edindiğimiz deneyimlerden biliyoruz, inişler her zaman zor olur… İniş sırasında bir arkadaşımızın yaralanması hepimizi üzdü… Doğa yürüyüşçülerinin en önemli özelliği de yardımlaşma ve dayanışmadır… Yaralı arkadaşımızı, yürüyüşün bitiş noktasına kadar yardımlaşarak taşıdık ve sonrasında da bizi bekleyen servis arabamızla hastaneye kadar götürdük… Arkadaşımıza acil şifalar diliyoruz…

Bir doğa yürüyüşümüz daha noktalarken, gelecek yürüyüş programımızı da yazıma eklemek istiyorum…3 Mart 2013 Pazar günü sabahın erkenin de (06.00 ?)  Keçikalesi yürüyüşünde buluşmak üzere…   

  

 

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..