- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
Dik Dur Halkım Boyun Bükme
Rahmetli Uğur Mumcu’yu dinleyelim birlikte
SESLENİŞ
arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirirdik kitaplarımızı
Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya
Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık
Vurulduk ey halkım
unutma bizi
Yoksulluğun bükemediği bileklerimize
çelik kelepçeler takıldı
İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez
İsteseydik diplomalarımızı mor binlikler
getiren birer senet gibi kullanırdık
Mimardık mühendistik doktorduk avukattık
Yazlık kışlık katlarımız arabamız olurdu
Yüreğimiz işçiyle birlikte attı
köylüyle birlikte attı
Yaşamımızın en güzel yıllarını
birer taze çiçek gibi verdik topluma
Bizleri yok etmek istediler hep
Öldürüldük ey halkım
unutma bizi
fidan gibi genç kızlardık
Hayat şakırdayan bir şelale gibi
akardı göz bebeklerimizden
Yirmi yaşında yirmi bir yaşında
yirmi iki yaşında işkencecilerin
acımasız ellerine terk edildik
Direndik küçük yüreğimizle
direndik genç kızlık gururumuzla
Tükürülesi suratlarına karşı
bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarımızı
fırlattık boş birer eldiven gibi
Utanmadılar insanlıklarından
utanmadılar erkekliklerinden
Hücrelere atıldık ey halkım
unutma bizi
Ölümcül hastaydık
Bağırsaklarımız düğümlenmişti
Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli
işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın
Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha
Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın
taptaze duygularına
birer mezar taşı gibi savrulduk
Vicdan sustu
Hukuk sustu, insanlık sustu
Göz göre göre öldürüldük ey halkım
unutma bizi
Kanserdik
Ölüm her gün
bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde
Uydurma davalarla kapattılar hücrelere
Hastaydık yurtdışına gitseydik
kurtulurduk belki
Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı
öksüz bırakmazdık
Önce kolumuzu omuz başından keserek
yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak
fırlattık önlerine
Sonra da otuz iki yaşında
bırakıp gittik bu dünyayı ecelsiz
Öldürüldük ey halkım,
unutma bizi
Giresun'daki yoksul köylüler sizin için öldük
Ege'deki tütün işçileri sizin için öldük
Doğudaki topraksız köylüler, sizin için öldük
İstanbul'daki Ankara'daki işçiler sizin için öldük
Adana'da paramparça elleriyle
ak pamuk toplayan işçiler sizin için öldük
Vurulduk asıldık öldürüldük ey halkım
unutma bizi
Mustafa Kemal'den armağandı bize
Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen
ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara
Mezar taşlarımıza basa basa devleti yönetenler
gizli emirlerle başlarımızı ezmek
kanlarımızı emmek istediler
Amerikan üsleri kaldırılsın dedik
sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular
Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde
ey halkım unutma bizi
Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi
savunduk komünist dediler
Ülkemiz bağımsız değil dedik
kelepçeyle geldiler üstümüze
Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı
dalgalandırdığımız bayrağımızı
daha dik tutabilmekti bütün çabamız
Bir kez dinlemediler bizi
Bir kez anlamak istemediler bizi
Vurulduk ey halkım
unutma bizi
Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık
Bir kadın eline değmemişti ellerimiz
Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha
Bir gece sabaha karşı
pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla
çıkarıldık idam sehpalarına
Herkes tanıktır ki korkmadık
İçimiz titremedi hiç
Mezar toprağı gibi taptaze
mezar taşı gibi dimdik
boynumuzu uzattık yağlı kementlere
Asıldık ey halkım
unutma bizi
(Uğur Mumcu)
Allah rahmet eylesin sevgili Uğur ağabeyim sana
Ben de
Tıpkı senin seslendiğin gibi seslenmek isterim
Canımdan çok sevdiğim halkımıza
Dik dur ey halkım dik dur
Asla eğilme boyun bükme güce saltanata
Yüzünüz hep güleç olsun canlarım