Dinsel parçalanma

DİNSEL PARÇALANMA

Aslına bakarsanız ülkemiz sadece etnik kimlik açılımına değil, aynı zamanda dinsel kimlik açılımına da sahne olmaktadır.
Bunu sadece bu gün yaşanan alevi açılımı gerekçesiyle söylemiyorum, ülkemizde son yollarda yaşanan gelişmeleri göz önünde tutarak söylüyorum.
Graham Fuller neden “İslam küreselleşmenin ideolojisidir.” sözünü kullandı hiç düşündğünüz mü?
Bence üzerinde oldukça düşünülmesi gerekir.
Emperyalist bir ülkenin ideologlarından biri neden böyle bir söz söyler…
Biraz düşününce ve yazdıkları göz önünde bulundurulunca amaç da haliyle ortaya çıkmaktadır.
Şimdi birazcık kafa yoralım.
Amaç ülkeleri parçalamak, hatta un ufak etmek olunca, sizce emperyalizm hangi yöntemleri kullanır?
Herhalde ulus devlet ideolojisini değil.
Hem zaten amaç, ulus devletleri küçücük parçalara ayırmak değil mi? dolayısıyla bu gün en karşı olduklarının başında ulus devletler gelmiyor mu?
Çünkü güçlü bir ulus devlet, emperyalizmin tüm çıkarlarını alt üst etmektedir.
Çünkü ulus devlet…
Ulusal çıkarları koruyan güçlü bir ordu…
Güçlü bir maliye ve…
Ulusal ekonomi anlamına gelir.
Bu nedenle emperyalizm ulus devleti sevmez ve ulus devleti yok etmek için öncelikle ona temel sağlayan…
Ekonomi…
Maliye ve orduyu hedefe koyar ki ulus devletin içi boşalsın sadece kabuk olarak kalsın.
İşte bütün bunlar gerçekleşince de sıra o kabuğu parçalamaya gelir ki etnik ve dinsel ayrıştırma tam da bunun için kullanılır.
Bir süredir zaten etnik parçalanma sürecini toplumca yaşıyoruz, emperyalizm; ülkemizi bir ayrıştırma laboratuarına dönüştürerek milli kimliğimizi ayrıştırmanın türlü deneylerini yapmaktadır.
Başarılı olabilirler mi?
Şimdiden bir şey söylemek için çok erken ama umarım olamazlar.
Peki, etnik ayrışma böyleyken dinsel ayrışma farklı mı?
Her gün yeni bir parçalanma yaşanmıyor mu?
Önce dört mezhep ardından onlarca tarikat ve yine ardından yüzlerce cemaat…
Mahalle aralarına kadar yayılan, kerameti kendinden menkul şeyhler bu sürecin bir parcası değil mi?
Elbette, bir parçası da değil, çok parçası.
Böyle olunca da haliyle biliyoruz ki ne kadar çok parçalanıyorsa o kadar iyi…
Hem zaten böyle olduğu için değil mi?
Bu gün işgale uğramış birçok ülkede milli bir kimlik oluşamayıp birlik sağlanamadığından, bu dinsel cemaatler düşmandan önce birbirleriyle savaşıyorlar.
Yine ayrıca dinsel kimlik, ümmet ideolojisine dayandığından, bu ideolojiyi savunanlarca…
Ortada vatan diye bir toprak…
Onun sınırları…
Onu koruyan ordu…
Ülkenin yer altı üstü kaynakları…
Ekonomik bağımsızlık…
Emperyalizm gibi kavramlar da anlamlı değildir.
Böyle olunca da, bu akımlar ister istemez emperyalistlerin yedeğine düşmektedirler…
Yani kısacası, vatanı korumak ve savunmak için ulus devletin ve milli kimliğimizin var olması ilk koşuldur.
Onlar olmazsa gerisi bilin ki laf-ü güzaftır.

30–09–2010
Nusret KEBAPÇI