Diş hekimi korkusu

Ağlayan çocuklarımızı susturmak için hep kenarda köşede şantajlarımız bulunur gerektiğinde hemen birini, olmadı diğerini kullanırız, örnek vermek gerekirse;

Önce uyarırız, sus bakayım bak bir daha seni gezmeğe götürmem, bu son olur, bak yine ağlıyor, sus yoksa seni babana söylerim ağladığını, beni üzdüğünü.

- Baba’m yok ki, burada

- O zaman yarın ilk iş seni dişçiye götüreceğim, dişçi iğne yapacak sonrada dişini çekecek.

Susacağı varsa da daha bir şiddetli ağlar çocuk.

Sırf çocuğu susturmak adına yapılan bu şantaj nedeniyle sorunsuz geçecek diş tedavilerini problem haline getirir yıllar boyu.

Ben de ne zamandır ertelediğim diş tedavisine gittim bugün, gidene kadar nerede ise bildiğim tüm duaları okudum, telkinde bulundum kendime, ama yinede günümü zehir etmeyi başardım. Sonunda gittim, artık düzenli olarak gideceğim ve tedavim bitene kadar gideceğim. Bugün ilk açılışı bile yaptık, ufak bir kök temizleme harekatı.

Dişçi korkusu henüz kurtarılacak dişlerinizden de olmanıza sebep olan korkudur aslında.

Çürük vardır ağrıda yapıyordur, ama önemsemeyiz gider dolaptan bir ağrı kesici alır ya da benim gibi mercan köşkü bir güzel çiğneyip ağrıyan dişininiz üstünde tutarsınız bir süre, geçer.

Geçici bir çözümdür bu, sonra yeniden başlar dünyanızı dar eder, alt tarafı bir diş, filin dişinin çürüdüğünü düşünün ağrısı müthiş olur değil mi? Konuyu sulandırmasam olmaz. Ağrı o kadar çoğalır ki birde yanındaki dişe de geçmiştir o çürük, diplere de ilerler alabildiğince basit bir dolgu ile geçecek diş ağrınız birkaç dişinizin yerinden çıkarılması ile çorak bir görüntüye terk eder yerini.

“Çocuğum dişini fırçala hadi”, demek yerine hadi birlikte fırçalayalım diyerek ona bu coşkuyu vermek gerek değil mi ama, ver coşkuyu kurtar o güzelim dişleri..

Bu yazıyı yazmam için dişimin ağrıması mı gerekmiş, bir musibet bin nasihatten iyi imiş..

Ağrısız, inci gibi gülüşlere…