- Kategori
- Siyaset
Dış politikadaki halimiz…

Doğru, dinamik, dengeli bir dış politikanın çok uzağındayız.
Berlin duvarı yıkıldı, insanlık enkaz altında kaldı.
İki günde 5 milyar dolar silaha harcanıyor. İnsan oğlunun altıda biri açlıktan kıvranıyor.
Kavanoz dipli Dünya kaynıyor, bölgemiz yanıyor, ateş bacamızı ha sardı ha saracak.
Amerika ve Rusya Suriye’de kalıcı haldeler. Son BM geçiş süreci kararı bunun tescili.
1916 Sykes-Picot kadim emperyalizmin bu metalik vahşi çağdaki ilham kaynağı…
Onların yolundan bize ekmek çıkmaz. Biz Kurtuluş savaşını onlara karşı kazandık.
Ancak çağdaşlaşma yoluyla silahlarını ellerinden aldık, mazlumlara da örnek olduk.
Oysa, biz, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” diyen anlayıştan uzaklaştıkça;
Üzerimize “Kıbrıs” diye, “Azınlıklar” diye, “Ermeni soykırımı” diye abanmaları kaçınılmazdı.
Şimdilerde üç milyar Euro’ya iki milyon sığınmacıya “terfi” etmiş bulunuyoruz.
En “büyük” “müttefikimiz”, en kanlı düşmanımıza (PKK) silah sağlıyor.
Ticari kaybımız, kapanan sanayi tesislerimiz, yitip giden itibarımız da cabası.
İşsizlikten bu kez kendi halkımız ülke içinde göçer hale geliyor.
Çin’den füzeyi alamıyoruz, İsrail ile yeni bir “gaz açılımı” yapıyoruz.
Sınırlarımızın “güvensizliği” giderek derinleşiyor, yok yere düşmanlığın çapını büyütüyoruz.
GOP ile 24 ülkenin sınırları değişecek deniyordu; o harita varsa Türkiye yok, Türkiye varsa o iş yaş.
Bunu biliyorlar; zaaflarımızı da iyi etüt ediyorlar; ayrı yollardan üzerimize gelmede birleşiyorlar.
Elbette Türkiye’nin çıkışı, Osmanlı’da değil, Cumhuriyet tarihindeki deneyimlerindedir.
Olan biteni doğru okumak, çıkarlarımızı esas alan seçenekli planlar yapmak…
Yeni gelişen koşullar ve ağırlık sıkletlerine göre ekonomiyi gözeten dinamik bir siyaset izlemek…
Bölge merkezli ve dengeli bir dış politikayı öncelemek…
Özcesi; Doğru, Dinamik, Dengeli bir dış politkayı tasarlamak, planlamak ve uygulamak.
Aklımızı başımıza almalı, hatalardan ders çıkarmalı, bir an önce kendimize çeki düzen vermeliyiz.