Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '17

 
Kategori
İnançlar
 

Doğru ve yanlış Tasavvuf anlayışları

Doğru ve yanlış Tasavvuf anlayışları
 

Tasavvuf... İslâmi ruh ikliminin, su gibi, güneş gibi, ağaç gibi, ana unsuru... Belki de hepsi birden!

Tasavvuf mevzuunda dıştan ve satıh üstü beş türlü anlayış ve görüş tespit edebiliriz:

Birincisi, bu işe akıl ermez bir keyfiyet, "Evliyalık" diye bakanların basit anlayışı... Bu anlayış bir "merveyyö-fevkaladelik" tespitinden ileriye geçemez ve hiçbir tarif ve izaha yaklaşamaz. Avam görüşü... Giderler; türbe kapılarına ve mezarlık başlarına çaput bağlarlar... Evliya bildikleri şahısların da önünde diz çöklerler ve başka bir şey bilmezler... Hâlbuki bu hareketlerin çoğu şeriat ölçüsüyle yasaktır. Bağlandığı şahısların harikalar yaptığını kabul eden, fakat bu mevzuda hiçbir şey bilmeyen kaba bir teslimiyet...

İkinci görüş, İslam'da yarı aydınlananların anlayışı... Bu zümre "ledün ilmi-İç âlem bilgisi, ilahi marifet" ve daha bir sürü yafta, klişe ve lügat... Sadece, içinden incisi düşmüş istiridye kabukları gibi kelimeler... Çilesi çekilmemiş ıstılahlar...

Üçüncü görüş, İslami ruha yanaşmayanların tavrı... Bunlar tasavvufun dine sonradan ekleme bir müessese ve aklıllarınca Şeriatin haşin ölçülerini yumuşatmak ve tatlandırmak iddiasındadırlar.

Dördüncü anlayış, Batı kültürüne ulaşmış nasipsiz tiplere göre... Tasavvufun, İskenderiyye mektebi (neo-platonizm)'den devşirme olduğu ve yine, kuru gördükleri İslamiyet'e renk ve hava getirmek için benmimsediği hayali... Küfür görüşlerinin güya daha kültürlüsü...

Beşincisi ise, din içinden tasavvufu red anlayışı... İslamiyet ve Şeriati güya müdafaa... Tamamıyla şeytani bir teselli içinde, tasavvufu şeriat dışı, hatta şeriate aykırı kabul eden bunlar, "İbn-i Teymiyye" çırakları olarak tasavvufu belirtirler...

 

tasavvuf ile ilgili görsel sonucu

Onu kanun ölçü dışı bir "bid'at", yani uydurma yenilik sayarlar...

Korkunç bir hayal kuvveti olan bir ressamın çizdiği bir dağ resmi düşünün! Billûr'dan bir dağ... Kat kat göğe doğru yükselmiş bu dağın etrafında nâmütenahiye çıkan bir yol... Yol asfalttır. Yanında incecik bir çimen pist onu takip eder. Asfaltın bir yerde durur gibi olduğunu görürüz. Ondan sonra çimen pist devam eder. Dağın tepesinde muhteşem bir saray... İçinde göze görünmez mahlukların meclis kurduğu bir saray... Bu sarayın kapısında yalnız çimen pist varıyor... Tasavvufu böyle hayal edebiliriz. Şu var ki, bu çimen pist, geldiği asfaltın, yani ana caddenin bir kopuntusu değildir ve doğrudan doğruya ondan gelmektedir. Ondan, yani şeriatten... Bu çimen pist, başından beri ana caddeyi takip ederek gider. Ondan sonra, Şeriatin götürdüğü hiçbir noktada ondan ayrılmaksızın devam eder.

Bu çimen yol nereye gider, nasıl gider, hangi gayeye erer; işte davaların davası!...

Her şeyden evvel şeriat ve tasavvufu böyle anlatmak lazımdır. Şeriat o füze rampasıdır ki, o rampa marifetiyle onun aletleriyle fezaya fırlatılmadan sonsuzluğa ermenin çaresi mevcut değildir.

 

tasavvuf ile ilgili görsel sonucu

Tasavvuf esasın ruhu

Tasavvufu tek başına din esası kabul edenler, tasavvufu dinin "menbaı-temeli" bilenler, şeriatı reddedenlerdir. Küfürdür nasipleri bu adamların... Bu adamların yaptıkları hokkabazlıktır zaten... Sahte velilerin çoğu bunlardandır.

Şeriatın tecviz etmediği, kabul etmediği hiçbir menkul kıymet makbul değil ve ölçülendirmediği, kucaklamadığı hiçbir hakikat mevcut değildir. Tasavvufa (tek başına) dinin esası diyenler Şeriate karşı gizlice omuz çevirenlerdir ki en büyük yanılma içindedirler. Fakat, "Şeriat öz tebliğleriyle esastır, tasavvuf hiçbir şey değildir!" demek de Şeriatın lübbünü, ruhunu görmemek ve satıhta kalmak gibi bir hataya gider. 

Bakın, ne kadar ince!... İslam incelik işidir. Ruh ile beden arasındaki münasebeti sezenler, şeriat ve tasavvuf arasındaki taalluku kestirirler...

Şu halde tasavvufa dinin esası olmak bakımından esasın ruhu diyebiliriz. Dinin esası ancak Resulün tebliğ ettiğidir. Ve Şeriattır. Onun içi, mahremi, ruhu, özü tasavvuf... Tebliğ mevzuu olmayan, yani bütün beşeriyete mecburi rejim ifade etmeyen hususi eriş noktası ise tasavvuftur.

Dinin esasına bağlı tamamlayıcı nokta.. İşte bu şekilde, tasavvuf, ne bakımdan dinin esası, ne bakımdan deil, izah etmiş oluyoruz.

Gülistan Dergisi: 28-29 -Necip Fazıl Kısakürek-

 

 
Toplam blog
: 16
: 1964
Kayıt tarihi
: 02.11.15
 
 

27 Eylül 1992/Eminönü-İstanbul doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme 4. ..