- Kategori
- Gelenekler
Döktür Muazzez döktür

"Kız "dedi balkondan Fatma Hanım aşağıdaki yirmibeşlik komuşu Muazzez'e "Yarın gece bizim yan binada oturan Neslihan Hanımın kızının kına gecesi var ona birlikte gidelim beni de bırakma emi."
Muazzez gevrek gevrek güldü "Oldu ablacığım bırakırmıyım sensiz kına gecesinin ne tadı çıkar."
Süslendi gelin Ayşe. Bu gece çok güzel olacaktı.Bindallılarını giyindi önce. Sokağı çınlatıyordu çalgının sesi. Ne de güzel, ne de yanık söylüyordu sazı çalan çalgıcı. Hasanını düşündü uzun uzun işte kavuşmalarına saatler kalmıştı artık. Daha çok bağırmalıydı çalgıcılar, tüm mahalle duymalıydı Ayşe kızın kınasını.
Sokağı çoktan kapatmıştı Ayşe kızın babası plastik sandalyelerle. Artık hiçbir araç bu sokaktan geçemezdi. Kızının kınası vardı bu gece, bu sokakta. Akşam olmuştu yavaştan. Konu komşu, hısım, akraba teker teker doluşuyorlardı Ayşe kızın sokağına. Yanık yanık bağırıyordu çalgıcılar. Etraf tam ayarını bulmuştu ki başladı çalgıcılar döktür Muazzez parçasını çalmaya. Durur mu Muazzez tuttuğu gibi Fatma komşunun kolundan piste buluverdi kendini. Çalgıcılar döktür Muazzez dedikçe Muazzez döktürüyor Fatma Hanım, Ayşe kız, annesi, ablası cümle alem onlara eşlik ediyordu. O kadar çok eğleniyorlardı ki dünya sadece o anda , orada dönüyordu.
İki sokak öteden işitiliyordu bu sesler. Ahmet bey ağır hasta yatağında yatıyor, yakınları etrafında oturmuş dua etmeye çalışıyorlardı.Tam besmele çekip duaya başlayacakları bir anda evlerinin içi çın çın döktür Muazzez parçasıyla inliyordu. Ahmet Beyin iniltileri Muazzez'in göbek havasına karışıyordu.
Bir diğer sokakta küçük Murat'ı uyutmaya çalışyordu Zişan kadın. Murat daha altı aylık bebecekti.Sazın her çalınışında, Muazzez'in her göbek atışında Murat bebek korkuyla beşiğinde uyanıyor ve ağlıyordu.Bunalmıştı Zişan kadın.Muazez hala göbek atmaya devam ediyordu.
Ayşe kızın oturduğu apartmanın üst katında yaşayan Rıza efendi uzun yol şoförüydü. Daha seferden yeni dönmüş, özlemle gözünde büyüttüğü yatağına yenicene girmişti. Rıza efendi gözünü kapatıp uykuya dalacağı her anda döktür Muazzez parçasıyla sıçrayarak uyanıyordu. La havle çekip durdu bütün gece. Saat çoktan gece on iki aşmıştı; fakat ne bizim gelin Ayşe'nin, ne Hasanın, ne anasının, ne babasının ne de Muazzez'in durmaya niyetleri vardı. Mütün marifetlerini döktürmeye devam ediyorlardı. Daha fazla dayanamadı Rıza Efendi.Koştu banyodan bir kova su kaptı , bir hışımla balkona çıktı. Piste kendinden geçmiş kalabalık hala deliler gibi oynuyordu. Gözleri kararmıştı sinirden bir kova suyu çalgıcıların üzerine boca ediverdi.
Ne olduğunu anlayamamıştı kimse. Manyak mıydı bu adam. Don gömlek gecenin bir yarısı balkona çıkıp güzelim eğlenceyi bozmaya çalışıyordu. Rıza bir kere ipinden boşanmıştı. Bir kova su daha aldı geldi. Bu kez piste olanların üzerine boşaltı suyu. Ağlıyordu gelin Ayşe kına gecesi kendini bilmez bir densizin yüzünden mahvolmuştu.Kızını ağlarken gören baba sarıldı silahına, ateş etmeye başladı Rıza efendiye doğru.
Çok geçmeden polisler yetişti imdada. Karakola giderken Rıza efendi ve Ayşenin babası, Ayşe hala zırıl zırıl ağlıyordu, mahvettiği hayatları görmeden kına gecem mahvoldu diye.
Eee bu hikayeden çıkacak hisse : Güzelim yaz geceleri düğün sesleri ile kabusa dönüşmesin. Siz eğlenirken bir diğeri acı çekiyor, birileri uyumaya çalışıyor bir başkası da son nefesini veriyor olabilir. Sokak düğünlerine son. Dans marifetlerinizi lütfen düğün salonlarına saklayın. Sokak düğünü istemiyoruz. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Valilik bu geri kalmışlığa lütfen artık son verin.
Muazzez gevrek gevrek güldü "Oldu ablacığım bırakırmıyım sensiz kına gecesinin ne tadı çıkar."
Süslendi gelin Ayşe. Bu gece çok güzel olacaktı.Bindallılarını giyindi önce. Sokağı çınlatıyordu çalgının sesi. Ne de güzel, ne de yanık söylüyordu sazı çalan çalgıcı. Hasanını düşündü uzun uzun işte kavuşmalarına saatler kalmıştı artık. Daha çok bağırmalıydı çalgıcılar, tüm mahalle duymalıydı Ayşe kızın kınasını.
Sokağı çoktan kapatmıştı Ayşe kızın babası plastik sandalyelerle. Artık hiçbir araç bu sokaktan geçemezdi. Kızının kınası vardı bu gece, bu sokakta. Akşam olmuştu yavaştan. Konu komşu, hısım, akraba teker teker doluşuyorlardı Ayşe kızın sokağına. Yanık yanık bağırıyordu çalgıcılar. Etraf tam ayarını bulmuştu ki başladı çalgıcılar döktür Muazzez parçasını çalmaya. Durur mu Muazzez tuttuğu gibi Fatma komşunun kolundan piste buluverdi kendini. Çalgıcılar döktür Muazzez dedikçe Muazzez döktürüyor Fatma Hanım, Ayşe kız, annesi, ablası cümle alem onlara eşlik ediyordu. O kadar çok eğleniyorlardı ki dünya sadece o anda , orada dönüyordu.
İki sokak öteden işitiliyordu bu sesler. Ahmet bey ağır hasta yatağında yatıyor, yakınları etrafında oturmuş dua etmeye çalışıyorlardı.Tam besmele çekip duaya başlayacakları bir anda evlerinin içi çın çın döktür Muazzez parçasıyla inliyordu. Ahmet Beyin iniltileri Muazzez'in göbek havasına karışıyordu.
Bir diğer sokakta küçük Murat'ı uyutmaya çalışyordu Zişan kadın. Murat daha altı aylık bebecekti.Sazın her çalınışında, Muazzez'in her göbek atışında Murat bebek korkuyla beşiğinde uyanıyor ve ağlıyordu.Bunalmıştı Zişan kadın.Muazez hala göbek atmaya devam ediyordu.
Ayşe kızın oturduğu apartmanın üst katında yaşayan Rıza efendi uzun yol şoförüydü. Daha seferden yeni dönmüş, özlemle gözünde büyüttüğü yatağına yenicene girmişti. Rıza efendi gözünü kapatıp uykuya dalacağı her anda döktür Muazzez parçasıyla sıçrayarak uyanıyordu. La havle çekip durdu bütün gece. Saat çoktan gece on iki aşmıştı; fakat ne bizim gelin Ayşe'nin, ne Hasanın, ne anasının, ne babasının ne de Muazzez'in durmaya niyetleri vardı. Mütün marifetlerini döktürmeye devam ediyorlardı. Daha fazla dayanamadı Rıza Efendi.Koştu banyodan bir kova su kaptı , bir hışımla balkona çıktı. Piste kendinden geçmiş kalabalık hala deliler gibi oynuyordu. Gözleri kararmıştı sinirden bir kova suyu çalgıcıların üzerine boca ediverdi.
Ne olduğunu anlayamamıştı kimse. Manyak mıydı bu adam. Don gömlek gecenin bir yarısı balkona çıkıp güzelim eğlenceyi bozmaya çalışıyordu. Rıza bir kere ipinden boşanmıştı. Bir kova su daha aldı geldi. Bu kez piste olanların üzerine boşaltı suyu. Ağlıyordu gelin Ayşe kına gecesi kendini bilmez bir densizin yüzünden mahvolmuştu.Kızını ağlarken gören baba sarıldı silahına, ateş etmeye başladı Rıza efendiye doğru.
Çok geçmeden polisler yetişti imdada. Karakola giderken Rıza efendi ve Ayşenin babası, Ayşe hala zırıl zırıl ağlıyordu, mahvettiği hayatları görmeden kına gecem mahvoldu diye.
Eee bu hikayeden çıkacak hisse : Güzelim yaz geceleri düğün sesleri ile kabusa dönüşmesin. Siz eğlenirken bir diğeri acı çekiyor, birileri uyumaya çalışıyor bir başkası da son nefesini veriyor olabilir. Sokak düğünlerine son. Dans marifetlerinizi lütfen düğün salonlarına saklayın. Sokak düğünü istemiyoruz. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Valilik bu geri kalmışlığa lütfen artık son verin.