- Kategori
- Siyaset
Dokunulmazlık ve Kamu Vicdanı
Anayasamızın Yasama Dokunulmazlığı hakkındaki 83’üncü Maddesi birinci ve ikinci paragraflarında yer alan hükümlerin, yıllardan beridir ihmal, ihlal ve istismar edildiği, kamuoyunda yaygın bir kanaat olarak derinleşmiştir.
Bu Ülkede Politika Sektörünün içine düştüğü itibar fukaralığının temelinde şu vardır: Anayasamızın 83’üncü Maddesinin birinci ve ikinci paragraflarında yer alan hükümlerini yıllarca ihmal, ihlal ve istismar ederek, Yasama Dokunulmazlığının arkasına saklanmak ve adaletten kaçmak.
Nitekim içlerinde yüz kızartıcı suçlardan tutun, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğine karşı işlenmiş suçları da kapsayan 200’e yakın dosyanın TBMM Anayasa Komisyonuna intikal ettirilmiş olmasına rağmen burada bekletildiği ileri sürülüyor.
Yasama Dokunmazlığı hükümlerinin ihmal, ihlal ve istismarı, Anayasamızın 2’inci Maddesi hükümleri ruhuna aykırı sonuçlara yol açmaktadır.
Anayasamızın 2’inci Maddesi: “MADDE 2 - <ı>Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidirı>” demektedir.
Oysa bu haliyle 83’üncü Madde, toplumun tercih ve yaklaşımlarına menfi emsal teşkiline, suç işlemeyi cesaretlendirmeye, dolayısıyla ahlaki çöküntüye yol açarak “...<ı>toplumun huzuru..”ı>nu bozmakta; adalet ilkesi üzerinde tereddütler yaratarak “...<ı> millî dayanışma...”ı>yı tehdit etmekte;<ı> “... ve adalet anlayışı...”ı>na olan güveni, dolayısıyla milletvekilliği müessesesine ve TBMM yüce Kurumuna ve yasama çalışmalarına olan güveni sarsmaktadır. Nitekim kamuoyunun yasama ve yürütme faaliyetlerine, alınan kararlara, politika ve uygulamalarına bazen üstü örtülü bazen açıkça sergilediği güvensizlik, bu kanaati ispatlar niteliktedir.
Bu haliyle Yasama Dokunmazlığı, Anayasamızın 10’uncu Maddesi ile de çelişmektedir.
Çünkü, Devlet ve Millet yararına yapacakları her türlü faaliyetlerle ilgili verilmiş dokunulmazlık hakkının suç teşkil eden fiilleri de kapsar biçimde algılanması; ihlal, ihmal ve istismar edilmesi, hukukun yasa karşısında maalesef akim (hükümsüz) kaldığı bir durumu ortaya koymaktadır. Çünkü bu durum, Yasama Dokunulmazlığının Kamu vicdanında, <ı>Tanınmış İmtiyazları> olarak algılanmasına neden olmakta ve hukuk düzenine olan güveni törpülemektedir. Oysa Anayasamızın 10’uncu Maddesinin Üçüncü Paragrafında: “<ı>Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamazı>” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki atıflara itibar edilmeye bilinir, farklı algılama ve yaklaşımlar ortaya konulabilir, farklı yorum da getirilebilir fakat, hukukun temeli insan onuru, temel çıktısı adalet ve bunların biçimlendirdiği Kamu Vicdanı yok sayılamaz.
Türkiye’de Kamu Vicdanı vardır ve bu vicdan, Dokunulmazlıklardan dolayı huzursuzdur; rahatsızdır.
Hukukun üstünlüğünden, birlikten, beraberlikten, bütünlükten, bölünmezlikten veya başka değerlerden ve erdemlerden istediğiniz kadar söz edebilirsiniz fakat; mülkün temeli adaletten söz edemiyorsanız, adaletin tesisi için gerekenleri yapmayıp Batılının dediği gibi “<ı>Şark Kurnazlığıı>”na yatıyorsanız... hangi değerin savunucusu olursanız olun fikirlerinizde, düşüncelerinizde, sözlerinizde ve eylemlerinizde inandırıcı olamazsınız; Yüce Türk Milletinden saygı da göremezsiniz.
Dokunulmazlık hakkındaki talihsiz yaklaşımlara karşı, bu defa takındığı tavır ve ileri sürdüğü düşünceyle bizce Kamu Vicdanına tercüman olmuş Sayın Baykal'ı ve Partisini Yürekten kutluyorum.