Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '13

 
Kategori
Haber
 

Dolması senden, sarması benden, kurban olsun sana yengen !

Dolması senden, sarması benden, kurban olsun sana yengen !
 

200 yıllık taş bina: " Moshos." Hala sapsağlam !


 

Karşı kıyıdan esintiler, bu sıralar hızlanmağa başladı. Bu esintilerin içinde neler var neler…Açık denize yüzünü dönmüş vaziyetteki Cunda’nın uzayıp giden sevdalı kolları, o kıyının insanlarını da eğlendiriyor, ağırlıyor bu kıyıda.

O kıyı, bu kıyı derken, ticarette olsun, müzikte olsun, eğlencede olsun olmuşuz bir yumak. Başı sonu belli değil.  Al sana bir “sevgi yumağı.” Ucunu bulabilirsen çöz yumağı. Zaten kimse de çözmek istemiyor anasını satiym.

 

Bu karşı kıyı esintisiyle Ayvalığın kurulan pazarında bizler gibi alış veriş yapan Midilli halkı, durumdan çok memnun. Ada’dan ucuz  ve kaliteliymiş mallarımız. Gecesi de, gelip tavernada eğleniyorlar. Kimi zeybek, kimi sirtaki oynuyor. Karşılıklı birer “Yasas” çekiyorlar. Sonra da “tak-tak-tak” peşpeşe tabakları birbirine vurarak tabakları kırıyorlar. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi karşı kıyıya dönüyorlar.

Adanın tarihi 200 yıllık taş binasındayız. Üstünde  "Moshos" yazan bu yer, müzikhol olarak kullanılıyor. Cunda, “Moshos” diye anılırmış. Yani “hoş kokulu.”  Gerçi şimdi Cunda yine kokulu bir  yer. Biraz papalina, biraz lağım, biraz zeytinyağı, biraz da da tarih kokuyor.

İşte bu Moshos, böyle bir yer. Moshos’ta Adalar Kraliçesini seçtik. Elinika için şampanyalar patlatıldı o gece. O gece gözümüze rastlayanlar arasında Gülşen Koyuncu, Yeşim Gülrodop ve Dilek Üney vardı. Serkan Uygar ve ailesi de oradaydı.

Elması, armudu, patlıcanı, biberi bizden. “Uzo” su sizden… Yine aynı şekilde tabakları sizden, kırması bizden, (İnsanlar böyle stres atıyormuş) Şengen vizesi ayıbı ise, halen devam ediyor.

Sarması senden, dolması benden derken, kurban olsun sana yengen… Böyle diye diye o gece tavernada , ne tabak kaldı, ne çanak ne de çömlek. Bu karşı kıyı neymiş be ! Rengarenk geceleri, bir de kendi boyaları ile boyaladılar.

“Mandubala” lar, “Zinguala” lar,  adalardan bir yar gelir bizlere şarkıları, saç saça baş başa birbirlerine dolanmıştı sanki. Çöz çözebilirsen. Belki de Özay Gönlüm’üm “ Mıstıfa Ali’si” çözebilirdi. “Çöz deyom len Mustıfa Ali Çöööözzzz”. Huna bak cavır. Len Mıstıfa, sana deyom.  Anlameyon mu?

Ört ki, ölem !

Hala kollarınızı hava kaldırmadınız mı? Patlatalım bir Zeybek. Ege ile, daha yakın, daha içiçe olalım.  Sarsın sarmalasın bizi. Evet, evet, kolları havada görelim.

Tatil, gezince güzel. Cundanın Taş Kahvesinden dibek kahvesi içtik. Lokma imparatorundan tatlılarımızı aldık. Papalina’lara burun kıvırdık. Kızgın yağda pişirip  dondurma yapanları acayip acayip seyrettik. Sakızlı her bir şeye doyduk. Şimdi sıra geldi eğlenmeğe. Di mi ya?!

 

 

  

İSTANBULLU İNCİ GİZEM DAĞLI, MAKİNE MÜHENDİSLİĞİNDE OKUYOR. YEYZESİ LEMAN ÖZYALÇIN'I DA ALARAK CUNDA MOSHOS'A GELDİLER. YANLARINDA FULDEN BALCI VARDI. DOYASIYA MOSHOS TAVERNADA EĞLENDİLER. ( BİR ÜSTTEKİ RESİM.) ÜSTTEKİ RESİMDE FERİT BEY MOSHOS'U

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..