Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '13

 
Kategori
Tarih
 

DP diktası, 27 Mayıs devrim öyküsü

DP diktası, 27 Mayıs devrim öyküsü
 

Menderes ve 27 Mayıs


7 Hazıran 1945 tarihinde CHP Grup Başkanlığına (İzmir Mv. Celal Bayar, İçel Mv. Refik Koraltan, Kars Mv. Fuat Köprülü VE Aydın Mv. Adnan Menderes) daha fazla demokrasi adına verilen 4’lü önerge red ediliyor. Sonrasında Bayar önce Mv.liğinden daha sonra da CHP’den istifa ediyor. Diğerleride partiden ihraç ediliyordu. 7 Ocak 1946’da DP kuruluyor, Bayar yaptığı açıklamada “geçmişin tüm sorumluluklarını” kabul ettiklerini ifade ediyordu. DP Parti programı ise esas olarak CHP’den farklı görünmüyordu. DP, CHP’nin 6 oklu ilkelerine sahip çıkıyordu. 26 Mayıs 1946’da yapılan yerel seçimler DP katılmıyor. Muhalefet CHP’yi seçimlerde hile ve baskı yapmakla suçlarken CHP’de muhalefeti işe fesat karıştırmakla suçluyordu.

Genel seçimlere yönelik olarak DP, Mareşal Fevzi Çakmak’ı listesine alıyor, seçimlerde ise nispi temsil sisteminin kabul edilmesi istekleri kabul görmüyor, CHP çoğulcu (ekseriyet) sistemini değiştirmiyordu. 21 Temmuz 1946’da seçimler yapılıyor. DP 465 Mv. İçin 273 aday gösteriyor, sonuçlar ise CHP’nin 395, DP’nin 66, Bağımsızların 4 Mv. Kazanması ile gerçekleşiyordu. DP seçime itiraz ediyor, İnönü ise “yeni bir döneme başlandığını artık seçimdeki sinirlilik halini terk etmek gerektiğini” söylüyordu.

Recep Peker, Hasan Saka, Şemsettin Günaltay hükümetlerinden sonra, DP’nin 2.Büyük Kongresi yapılıyor. 14 Mayıs 1950 seçimlerine gidildiğinde DP 408, CHP 69 Mv. Millet Partisi 1, Bağımsızlar 9 Mv. İle meclise giriyordu. İnönü yayınladığı bildiride “Vatanın birlik ve bütünlüğünün, parti mülahazalarının üstünde olduğunu” söylüyordu. 22 Mayıs 1950’de Menderes 1.Hükümet Programını TBMM’de okurken, siyasal geçmişi ve CHP’yi sert bir dille eleştiriyordu. Ancak; Bayar’da Menderesin bu tutumunu eleştiriyordu. İnönü Mecliste söz almıyor, “İktidardan tek istediğimiz şey, Bizim iktidardayken onlara verdiğimiz emniyetin bize de verilmesidir.” Diyordu.

“Yeter söz milletindir” sloganı ile siyasete soyunan DP, ezici bir çoğunlukla Ülkenin yönetimini ele alıyordu. Şevket Süreyya Aydemir, Bayar için “Direktif alan ve direktif altında çalışan siyaset adamı” yakıştırması yapıyor ve onun için “Komitacı değil siyasetçidir” diyordu.

Menderes, İzmir’de Amerikan Kolejinde okumuş, Mv. Olduktan sonra Hukuk eğitimi almış (Bu eğitim ve diploma alım şekli açık bir tartışma konusudur.) Kendinden önceki dönemin anti tezi, o dönemin inkâr edicisi idi. Aslında iki şahsiyetli bir kişilik veriyordu. Ne yapıyorduysa bilerek yapıyor, kendinden önceki dönemi tasfiye etmek istiyordu. Kendi dışındaki başarıların ve eğitimlilerin düşmanlığını yapıyordu. Mücadelesinde insafsız davranıyordu, Özellikle; 1-Atatürk, 2-MİT, 3-İnönü, 4-Cumhuriyet Devrimleri, 5-CHP, 6-Halk Evleri, 7-İstiklal Savaşı, 8-Lozan, 9-II.Dünya savaşında Ülkemizin savaşa girmemesinin başarısına saldırıyordu. Hatta “ İstiklal Savaşı diyorsunuz, bu pekâlâ 3 ayda bitirilebilirdi” diyordu.

Nimet Arzık “Menderesin dramı orijinal değildir. Tiyatro artisti, en önemsiz rol için, aylarca provadan sonra çıkar. Hayat, insana en büyük rolü provasız oynatıyor. Menderes, provasız çok büyük role çıkan alelade bir aktördü. Ağır, çatkılı problemler içinde kıvranan bir memleketin başına geçen, ufacık tefecik bir adamın dramı idi onunkisi”, “Yalnız bir ailenin reisi olarak kalsaydı, hatası sevabı bir aileye dokunurdu. Bu kalıbı soğumamış ülkeye padişah oldu. Herkese, dile benden ne dilersen diyebildi. Bir elini kaldırdı arzular kımıldadı, bir elini indirdi hayat dondu. Bir gülücüğü mutlu kıldı, bir kaş çatması bir geleceği mahvetti. Dram değil, korkulu rüya.” diyordu onun için.

Menderes, devrimlerden ödünler vermeye başlıyordu, ilk olarak 16 Hazıran 1950’de Meclis ezanın Arapça okunması yasağını kaldırdı, 14 Temmuzda kabul edilen af yasası ile CHP döneminde işlenmiş tüm suçlar af ediliyordu. Temmuz başlarında Gümrük kapıları tüm yabancı mallara açılıyordu. 21 Eylül 1950’de Kore’ye 4500 mevcutlu bir Tugay gönderiliyordu. 1000’den fazla şehit (Bu şehitlik kavramı halen bende tam oturmamıştır.) ve bir o kadar yaralı, gazi sayesinde 1952’de NATO’ya kabul edilmiş oluyorduk. Basın sert bir şekilde kontrol altına alınıyor, yeni bir resmi ilanlar kararnamesi çıkarılıyordu. Bu kararname, Basının üstünde demokles kılıcı gibi kullanılıyordu. Korku, çıkar, ihtiras ve şiddet ilişkilerin temel argümanları idi. 1930’da Halk Evlerini öven Menderes, gerçekte müzik, tiyatro, dil, resim, geziler, konferanslar, folkfor, edebiyat gibi konularda faaliyet gösteren Halk Evlerini içi boşaltılmış, tarihe karışmış, amaçsız birer varlık olarak niteleyerek 8 Ağustos 1952’de kaldırıyordu. Cumhuriyet resmi ideolojisinin kültürel, sosyal damarı adeta kesiliyordu.

DP, 1954 seçimlerine gitmeden önce CHP’nin mallarına el koymak için yasa hazırlamıştı. 5 Ekim 1952’de İzmir’de konuşan İnönü’yü Balıkesir Valisi Balıkesir’e gelmemesi için uyarıyordu. Bunu Meclise taşıyan İnönü’yü Mecliste Menderes; “ak sakallı general mili şef” diyerek küçümsüyordu. İnönü ise “Vaktiyle benim deham ve irşadımla memleketi ihya eden” diyen Başbakanın bu sözlerinin hiç birisine asla iltifat etmezdim, çünkü “zülüm yapan adam, dalkavukluğa muhtaçtır, ona itibar eder” diyordu.

16 Ekimde yapılan ara seçimlerde 20 Mv.liğinden 18’ni DP kazanıyordu. 1954 Seçimlerinden önce CHP’nin malları elinden alınıyor. 1950 seçimlerinde DP’ye oy vermeyen Abana ilçesi köye çevriliyordu. DP’ye oy vermeyenlerin ise devletten tohum, gübre, ilaç ve kredi alamayacakları topluma bildiriliyordu. Muhalif Basın yeni ceza yasası ile baskı altına alınıyordu. Millet Partisi güya Atatürk devrimlerine karşı çıktığı ve din sömürüsü yaptığı için kapatılıyordu. Uygulanan Liberal ekonomik politikalardan geri dönülüyordu. Batı Alman Başbakanı Dr. Konrad Adenaur Türkiye için sabır telkin ediyor, dış yardımla kalkınılamayacağını söylüyordu. Cumhurbaşkanı Celal Bayar önce 2 gün için İngiltere’ye sonra da 50 gün Amerika’da bulunmak üzere bir dış geziye çıkıyordu. ABD Başkanı Eisenhower, Türkiye’ye övgüler yağdırıyor, Amerikanın büyük dostu olarak niteliyordu. Ülkede Amerikan yardımları ve Amerikan dostluğu Basının temel konusu oluyordu. Gelecek için nurlu nutuklar atılarak, geçmiş sürekli kötüleniyordu. Gerçekte ise DP, tüm iktidarı boyunca ana davası emperyalizmi memlekete sokmak oluyordu. Az gelişmiş bir burjuvazi ve yabancı sermaye ile zayıf ekonomiyi harekete geçirmek için yabancı vesayeti alınıyordu.

2 Mayıs 1954 seçimlerinde ise DP 504 Mv., CHP 31, CMP 5 Mv. Kazanıyordu. 1954 seçim öncesi Menderes Rize’de buğdayı 30 kuruştan alıp sizlere 20 kuruştan satacağız diyordu. Silolar vatandaşa dağıtılmak üzere buğdayla dolduruluyordu. Devleti sadaka kapısı yapmanın temel taşları atılıyor, popülist tüm yöntemler kullanılıyordu. Mitinglerde para dağıtıp, adam toplayan Menderes, İnönü’nün Karadeniz’deki nutukları kendisine ulaştığında krizler geçiriyordu. Krizler geçiriyordu. Hatta bir keresinde “Paşanın ayağına zincir vurduracağım, bir sene ağır hapse mahkûm ettireceğim” diyor, yanındakiler ise açık artırmalı bir ifade ile “bir sene az beyefendi, üç sene”, üç sene az beyefendi “beş sene, hatta on sene” diyorlardı. Seçimlerde DP’ye değil de Bölükbaşına oy veren Kırşehir İli kaldırılıyor, Nevşehir adı ile yeni bir İl kuruluyordu. İnönü’ye oy veren Malatya İli ise ikiye bölünüyordu. Emekli sandığının 39.maddesi değiştirilerek kanunsuz ve yolsuz emekliye sevk işlemlerine dava açma hakkı ortadan kaldırılıyordu. Seçim yasasını değiştirerek kendilerinin davranışlarına serbesiyet kazanıyordu. Toplantı ve gösteri ve yürüyüş yasası ise muhalefetin işini büs bütün zorlaştırmayı amaçlıyordu. Aydın ve akademisyenlerin Ülkedeki sosyo-ekonomik ve siyasal durumu eleştirmelerine, Menderes, “istersek onların canlarına ot tıkarız diye karşılık” veriyordu. 19 DP Mv.’nin DP İdare Kuruluna verdikleri ispat hakkı isteği, Hürriyet Partisini doğuruyordu. 6-7 Eylül 1955 Olayları oluyor, Diş işleri Bakanı Köprülü “Bizim Kıbrıs diye bir mevzuumuz yoktur” diyordu. Bu olaylarda ise DP Teşkilatının ve mensuplarının rolü olduğu ortaya çıkıyordu. İpar, İpar-Transport davaları görülüyor. Vinylex ortaklığı ortaya çıkıyordu. DP muhalefete karşı tutumunu daha da sertleştiriyordu. Menderes CHP’yi kapatalım diyordu. Bu süreçte İnönü, kendisine hazırlanan iki suikastten kıl payı kurtuluyordu.

İstanbul ve Ankara’daki öğrenci olayları, TBMM Kavgaları, İstanbul ve Ankara’da sıkıyönetim ilanı, gazetelere sansür ve Meclis tutanaklarına konulan yayın yasakları, Meclisin tatile sokulması, tatil sonrası Meclisin tekrar toplanması, büyük kavgalardan sonra Meclisin tekrar tatile girmesi, Menderesin Eskişehir’e Hareketi, 25 Ekimde Eskişehir’de halka seslenmesi ve 27 Mayıs 1960’da Menderesin Kütahya Hava Eğitim Tugayında alı konulması ve Ankara’ya götürülmesi, DP’nin meşruluğunun yitirilmesi ile 10 yıllık iktidarları sona eriyordu.

27 Mayıs 1960 devrimi Türk Demokrasi tarihine damgasını vurmuş, cesur ve ilerici bir harekettir diye biliniyor. İnsan Hakları, Sosyal adalet kavramları, çift meclis, Anayasa Mahkemesi, Özerk Üniversite, TRT, DPT, yeni kurumlar ve kuruluşlar olarak yeni Anayasada yerlerini alıyorlardı. Sendika kurma, toplu sözleşme, grev hakkı anayasa ile güvence altına alınıyordu. Milli Birlik Komitesi DP’nin bırakmış olduğu enkazı, 17 ayda temizliyordu. Yeni anayasa düzeni içinde kurulacak yeni iktidarlara enflasyondan arınmış, ekonomisi dengelenmiş, bütçesi denk ve planlı kalkınmaya hazır bir Türkiye teslim ediliyordu. Bu büyük devrimin gerçekleşmesinde Atatürk Devrim ve İlkelerine yürekten bağlı Silahlı Kuvvetler mensuplarının önemli rolü oluyor, DP yönetiminin ağır baskıları altında TBMM’de ve dışında yılmadan demokrasi ve özgürlük savaşı veren muhalefet partileri, basının, Yüksek öğrenim gençliği ile Aydınların da bu mücadelede ön siperlerde çarpıştıklarının unutulmamasının gerektiği tarafımdan okuyuculara şimdi önemle duyuruluyordu.

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..