Dünya, Suudi Kral Abdülaziz'e de kalmadı!

Osmanlının parçalanmasından sonra Arabistan yarımadası Suudilere verildi. Ecdadımızın gözü gibi baktığı "Haremeyn"(Mekke ve Medine) Suudi sülalesinin krallığı haline geldi.

Mısır'ı fetheden Yavuz Sultan Selim için, "Hakim-i Haremeyn" (Mekke ve Medinenin hakimi) diye hutbe okuyan vaizi, Yavuz Sultan Selim Han: "Hayır, Hakimü'l-Harameyn değil HADİMÜ'L-HARAMEYN" diyerek düzeltmiş, böylece bölgenin hakimi değil "hadimi" (hizmetçisi) olduğunu beyan etmişti.

Yavuz Sultan Selim'in başlattığı bu adet halen sürüyor. Bugün vefat ettiği bildirilen Melik Abdülaziz için de Suudi televizyonları aynı sıfatı kullanıyor, "Hadimü'l-Haremeyn" diyorlar... Acaba gerçekten öyle midir?

Bu yıl nasip oldu, Hac farizamı yerine getirdim... Bu vesileyle 42 gün Arabistan'da kaldım... Gerek Medine'de gerekse Mekke'de gözlemlerim oldu... Bunları fazla dillendirmeyi uygun bulmadım ama şu kanaatimi bu vesileyle söylemek istiyorum: 

Özellikle Medine ve Mekke üzerinde günümüz şehircilik hizmetleri adına tam bir ilkellik mevcut... Yönetimin altyapı diye bir kaygısı olmadığı belli, çünkü her iki şehirde su, kanalizasyon ve temizlik gibi temel hizmetler yok denecek kadar az.

Temizlik denince sadece Medine'de Mescid-i Nebevi ve çevresi, Mekke'de de Kabe ve yakın çevresi anlaşılıyor. Temizlik görevlilerini sadece buralarda gördüm, diyebilirim...

Özellikle, Hac zamanı insan yoğunluğunun artmasıyla Mekke'deki görünüm "Şehrullah" yani Allahın şehri olan bu kutsal mekana hiç yakışmıyor. Gerçekten içler acısı manzaralar gördük... Tabii bunda, dünyanın her bölgesinden gelmiş Müslümanların az gelişmişliğinin de rolü yok değil...

Ayrıca, böyle bir kaç gün içinde milyonların biraraya geldiği bir şehri temiz tutmak dünyanın her yerinde kolay değildir, ancak Allahın sınırsız imkanlar verdiği Mekke'de bu kadar kayıtsızlık da insanın kanına dokunuyor.

Mekke"de bir alışveriş merkezleri dikkat çekiyor bir de oteller... Arapların "fındık" dediği oteller dağ taş istila etmiş durumda... Yakında Mekke'de ne dağ kalacak ne taş, her yer beton yığını otel oluyor.

Tamama buna da ihtiyaç var da bu kadar istismar olmamalı... Suudi devleti ve vatandaşları için büyük gelir kaynağı oteller... Zaten Arabistan'da mülk sadece Suudilere ait, diğer milletler sadece kiralayabiliyor. Yani, dağa taşa otel yaptırıp kiraya veren Suudi çevresi yan gelip yatıyor.

Kabe'nin hemen yanınbaşında bile devasa oteller yapılmış... Allah'ın evi adeta kuşatılmış durumda... Ebu Kubeys dağı- ki Peygamerimizin önemli mucizelerinden biri olan ay yarılmasında adı geçen bir dağdır- nın üzerine, bugün krallığı sona  eren kral Abdülaziz saray yaptırmış....

Konuyu fazla uzatmadan şu kadarını söyleyip bitireceğim; Suudi Arabistan Krallığının öteki yerleri bizi ilgilendirmez ancak Mekke ve Medine (yani Harameyn) Suudi egemenliğine terkedilmemelidir... Buralar tüm Müslümanlarındır ve gerek yönetiminden gerekse hizmetinden tüm Müslümanlar sorumlu olmalıdır....

Bu bölgelerle ilgili Müslüman ülkeler arasında ortak bir konsorsiyum gibi bir yapı oluşturulup yapılacak işler, inşaatlar ve her türlü altyapı hizmetleri bunların kontrolünde olmalıdır.

Suudilerin tarih ve vefa duygusu yok denecek kadar az... Osmanlı'ya ait tarihi yapıların birer birer yok edildiğini biliyoruz... Mekke'de bulunan büyük "Osmanlı Kışlası" da yok olmaya terkedilmiş durumda... Bugün, içler acısı bir harabe görünümde güzelim yapı... Yarın bir "fındık" olacağına da hiç şüphe yok.

Velhasılı kelam, tuvaletleri bile som altından olduğu söylenen Suudi Kral Abdülaziz, bugün tüm krallığını, saltanatını, malını, mülkünü terkederek huzur-u ilahiye gitti... Yaşadığı sürece mazlum Müslamanlara pek yüz vermemişti zat-ı devletleri...

Petrol paralarını Mısır darbecisi Sisi'ye verirken hiç düşünmemişti ama mazlum Filistin'e yardım ettiğine dair hiç haber duymadık... Yani, arkasından fazla dua edeni olmayacak Kralın...

Biz yine de her ölümde söylememiz gereken ayetle bitirelim: "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" (Hepimiz Allah'tan geldik ve yine ona döneceğiz)

Kralı Allah affetsin!