Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '11

 
Kategori
Dünya
 

Dünya devrimi

Dünya devrimi
 

Daha dün Mısır’da her şey sütliman görünüyordu. Amerika’da seçimler yapıldıktan sonra Obama, Ortadoğu ve Müslüman ülkeleri arasında Mısır ve Türkiye’yi örnek gösteriyordu. Yurtdışı ilk ziyaretlerini de bu iki ülkeye yapmış ve görüşlerini yinelemişti. 

Bu gün gelinen durum çok farklı, Mısır’da halk ayaklandı, gösteriler yaptı ve % 87Lik büyk bir oranda iktidarı elinde bulunduran 30 yıllık devlet başkanı Hüsnü Mübarek devrildi. Bununla birlikte Mısır üstüne yapılan söylemlerin yönü de değişti. 

Arap dünyası, Kuzey Afrika ve Ortadoğu kaynıyor. İran dahil olmak üzere bölge ülkelerinde halk sokağa döküldü. 

Yemen, Sudan, Irak ülkelerinde olaylar zaten hiç durulmuyor ve terör eylemleri olarak devam ediyordu. 

Kim tahmin edebilirdi ki, Kuveyt’te, Libya’da halk sokaklara dökülecek ve yönetime karşı gösteriler yapacaktı. 

Tunus’ta başlayan ve Mısır’da devam eden gösteriler durmuyor. 

Mısır’da halkın, Müslüman Hıristiyan, sosyalist kapitalist, zengin yoksul, dindar laik olarak tek yürek halinde, aralarında hiçbir çatışma çıkmadan sokağa dökülmesi ilginç. Bunda en etkili unsurlardan biri, kuşkusuz haberleşme alanında yaşanan hızlı gelişme ve insanların dünyaya açılması bu sayede kendi yaşamını başkalarıyla kıyaslaması. İktidar baskıları, rüşvet ve yolsuzluklar, adam kayırmaları, demokrasi alanında dünyadaki yaşanan değişimler ve büyük güç Amerika. Büyük Ortadoğu Projesi, Yeni Dünya Devrimi. 

Dünya Devrimi-world revolution, Marksizm’in dışında yeni bir fikir. Yazılanlara göre 10-15 yıllık deneme süresi bulunuyor. Küresel dünya içinde gelişen, tabandan doğma sosyal bir hareket olarak tanımlanıyor. Çağımızın önemli problemleri olan, barış, insan hakları, çevre, gelişme ve yoksulluk problemlerini kapsamlı bir şekilde çözmeyi amaçladığı ve çok geniş miktarda insanın içinde olduğu sosyal bir hareket ve barışçıl, şiddet içermeyen, savunmaya dayalı , biçimsel olmayan, hiyerarşiye dayanmayan, Ademi Merkeziyetçi bir organizasyon olarak açıklanıyor. Eylemleri arasında, sivil itaatsizlik, protestolar, halk eğitimi, medya hareketi gibi öngörüleri var. 

Dünyada yaşanmakta olanlara bakılırsa yukarıdaki tanımla son olaylar benzer görünüyor. 

Mısır olayları işin odak noktası. Radikal İslam’ın veya Müslüman Kardeşler örgütünün yönetimi ele geçirebileceği kaygıları yoğunlukta. Bu konuda çok çeşitli yorumlar yapılıyor; Mısır halkı içinde Müslüman kardeşlere oy verebilecek kitlenin % 20_30 civarında olduğu var sayılıyor. Bu konuda, özellikle Amerika halkında basına yansıdığı kadarıyla bir korku ve endişe hakim; 

“ Biz Amerikalıların büyük büyük topları var ve her şeyi bilir görünürüz veya çıkış yolu isteriz. Dikkatli olsak daha iyi. Açıkçası İslam aşırılılıklarından , Müslüman Kardeşler örgütünden ve Amerika’ya karşı duyulan nefretten korkuyorum.” 

“…Şah’ın devrilmesi sırasında da aynı şekilde güven verici mesajlar dinlemiştik.” 

“Müslüman Kardeşlere karşılık Hıristiyan kardeşler.” 

“…Kuzu postuna bürünmüş kurt hikayesi” 

“İran gemilerine Süveyş Kanalından geçiş izni, Mısır’ın İran’a göz kırpması değil mi? Mısır’ın demokrasiyi yerleştirmesini umut ederken öte yandan bazı gerçekleri göz ardı etmemeliyiz” 

“Radikal İslam’ın cesaretlendirilmesi Hıristiyanlara saldırıyı teşvik edecektir.” 

“Müslüman fanatiklerin askerlerimizi öldürmeye güçlerinin yetmediği yerlerde, en kolay yolu, sivil Hıristiyanları öldürmeyi seçeceklerdir.” 

Buna benzer endişe ve korku taşıyan yazılar çok. Bu görüşlerle birlikte, dünyanın her karışını kendi tarlası sayan Amerika vatandaşının sayısı da az değil. 

Gazeteci sayın Hasan Cemal’in Mısırdaki yaptığı söyleşilerden Mısır yetkilileri de bu endişelerin farkında. Sürgünden dönen Muhammed el Baradey,  

“…İş öyle aceleye getirilirse, dört beş ayda seçimlere gidilirse, devrim mevrim kalmaz, eski rejim başka bir yüzle devam eder.
Müslüman Kardeşler’e gelince...
Bu konunun politik olarak içte ve dışta öteden beri istismar edildiğini söylüyor. Mübarek’in, Batı’da bazı odaklarda olduğu gibi, yıllar yılı Müslüman Kardeşleri ‘şeytanlaştırdığı’nı, “Ben gidersem, bu radikaller gelir” propagandasını yaptığını söylüyor.
Bir tek Müslüman Kardeşler olmadığını, örgütün kendi içinde farklı çizgiler bulunduğunu, uzun yıllardır şiddetten yana olmadıklarını belirttikten sonra ekliyor:
“En iyisi onların da demokratik sistemin içinde yer almalarıdır. Oyunun kuralını herkes gibi onların da benimsemeleri tek çaredir. Ortada bilimsel araştırmalar yok ama oylarının yüzde 15-20’yi geçmeyeceği söyleniyor.” ( 

Milliyet, 20.02.2011…) Hüseyin Seyfi. 

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..