- Kategori
- Dünya
Dünyanın yeni lider adayı

Tüm dünya; bu adamdan kendisini kurtarmasını istiyor.
Bu adam kim mi?
Tabi ki Barck Obama.
George W. Bush’un ABD’yi ve dünyayı derin bir çıkmaza sürüklediği ortamda Barack Obama umut haline geldi. Bugün Amerika’da sıradan bir ekonomik kriz yaşanmıyor, sistemin temelleri çatırdıyor. Bunu en fazla hisseden ülkelerin başında da biz geliyoruz. Bunun en büyük göstergeleri de Gıda maddelerindeki yükseliş ve Faizlerdeki artıştır.
ABD de Başkan Reagan’ın iktidara geldiği 1980’lerden bu yana bütün dünyaya kabul ettirilmeye çalışılan Dünya Jandarmalığı anlayışının çöküşüne hep birlikte tanıklık ediyoruz. ABD de Finansal piyasa liderliğinin iflası yaşanıyor.
Bizdeki gibi Amerika da bir gecede milli gelir %50 artmadığından olsa gerek. Amerikan halkının çok büyük bölümünün tek teselli kaynağı olan konut balonu da patladı. Bu noktada bütün gözler devlete çevrildi. Ancak devlet Büyük Petrol Şirketlerinin çıkarlarını korumak için Irak’ı işgalle meşgul olduğundan, kendi halkının sorunlarına(!) eğilemedi.
Bir zamanlar bizde de uygulandığı gibi ABD de vergi iadeleriyle halka onca milyar dolar dağıtan Bush yönetimi şimdi de yeni yüzlerce milyar dolarlık devasa bir kurtarma operasyonuyla konut sektöründeki çöküşü durdurmak istiyor. Ancak nafile! Gelsinler bizim TOKİ projesini alsınlar ve uygulasınlar. Amerikan halkı da kira öder gibi konut sahibi(!) olsun.
Bütün bunların faturasını, bizim gibi gariban ülkeler çekiyor. Amerika Grip oluyor, biz burada yatağa giriyoruz. ABD parası dolara yerlerde sürünüyor. Bizim ihracatçılar kazan kaldırıp, karlarının azaldığından(!) dem vuruyorlar.
ABD kendisini küresel düzenin tek hâkimi olduğunu iddia ederken. Bu kriz ile dünyadaki itibarını da sıfıra inmiş durumda. Irak ‘da ki durum, askeri gücün her şey olmadığını açıkça gösterdi. Ve ABD’nin caydırıcı gücüne darbe vurdu.
Öte yandan Jandarmanın çevre karnesi de kırıklarla dolu. Kyoto Anlaşması’nı imzalamayan ABD idarecileri bütün dünyaya kötü örnek oluyor.
ABD idarecilerinin çok boyutlu siyahlarına, beyaz bir seçenek üretemediler.
Barack Obama işte bu ortamda değişim sloganıyla ortaya çıktı ve bir anda umut haline geldi.
Berlin’de gördüğü ilginin de gösterdiği gibi, Obama dünyada da farklı bir Amerika görmek isteyenlerin umudu oluyor.
Obama, Berlin’den bütün dünyaya işbirliği ve dayanışma mesajı veriyor.
Aslında ABD’nin tek gerçekçi seçeneği bu, çünkü bu gün dünyayı tek başına yönlendirme gücüne ve yeteneğine sahip değil.
Dünyanın açık farkla en büyük askeri gücüne sahip ama bunun tek başına fazla bir şey ifade etmediği anlaşılmış durumda.
Küresel ekonomide ise batıdan doğuya doğru çarpıcı bir güç kayması yaşanıyor.
Küreselleşme süreci batının zengin sanayi toplumları dışından 2 milyar kişiyi küresel üretim sürecine çekti.
Dünyanın üretim haritası tamamen değişti, özelikle imalat sanayinde ağırlık doğuya kaydı. Bunların en güzel örnekleri. Çin, Güney Kore, Hindistan vs…
Bu süreçte küresel sermaye birikiminin ağırlığı da doğuya kaydı, dünya ekonomisini finanse eden tasarrufu Çin ve diğerleri yaratmaya başladı.
Bir hesaplamaya göre 2030 yılına kadar büyük çoğunluğu batı dışından 2 milyar kişi yeni küresel orta sınıfa katılacak, küresel talebi büyük ölçüde onlar belirleyecek. Bu da şu demek: ABD orta sınıfı sınıfta kaldı.
Onların zevkleri, tercihleri, paraları belirleyici olacak.
Yani bu anlamda da beyaz adam’ın tek başına belirleyici olduğu bir dünyadan farklı bir dünyaya geçmiş olacağız.
Her şeyin bir sonu olduğu gibi Amerika’nın da sonu geliyor.
O nedenle Demokratların başkan adayı Barack Obama, seçim gezilerini kendi ülkesinde değil, tüm dünyaya yayma çalışması yürütüyor.
Eğer dünyanın büyük bir bölümünden destek alırsa, ülkesinde de seçimi kazanma şansını arttıracak.
Bu bağlamda ülkemize niye gelip te bir miting düzenlemedi!..
Biz BOP’un eş başkanının yönettiği bir ülke değimliyiz!
İşte gerçek küreselleşme. Dünya yakında bu küreselleşmenin kazığını(!) birkaç yer daha işgal edilerek yerse kimse şaşırmasın.
Çünkü geleceğin ABD başkanı kendisine yeni yandaş arama turuna seçilmeden çıktı bile.