DUR VE DÜŞÜN!

“Ani tepkiler her zaman refleksle yapılamayabilir, kalabalığa uyulur genelde ki birçok kişi günlük hayatında belki birçok kez bu durumla karşılaşabilir ya da benim gibi koyun otlatan bir çobansanız bunu insanların hareketinden değil de koyunların hareketinden anlarsınız. Bir şeyler oldu, ürktü ve koyunlar kaçıyor. Akıl devre dışı, kimse neyi neden yaptığını bilmeksizin sağa sola koşuşuyor ve tam bir panik hali.

Panik hali çoğu zaman toplumların siyasi olarak bir yöne itmek için de profesyonel bir biçimde, bilimsel bir çalışmanın ürünü olarak yapılan birilerine kazanç sağlayan, birilerine de kaybettiren planlı bir eylem de olabilir. Ya da bir deprem, su baskını, sel baskını, yangın da olabilir. Bu hallerde dahi panik yapmak zararı büyütürken, trafikte birbirleriyle yarışan ve sonrasında onlara uyan tipler de olabilir ki gün içinde birçok kez özellikle de büyük şehirlerde başımıza gelen bu hallerde genellikle akıl devre dışı kalırken, bedensel faaliyetlerimiz paniklerimiz, korkularımız, kızgınlıklarımızca kontrol altına alınır ki işte o durumda yaşan şeyler o anda aklını devreden çıkaran ve karşısındaki için tam bir felaket olur. Düşünme hali de böyledir. Verilerin olabildiğince bol olması, her bir görüşün üzerinde dikkatle durulması gerekir ki zararlar ve olası kazançlar daha net görülebilsin.

Her fikir itiraz edilebilir bir fikirdir aynı zamanda. Neden olmasın? Burada şöyle bir itiraz gelebilir, yukarıdan saksı düşüyor, düşüneyim derken düşünecek bir beynin bile kalmaz o zaman ne yapacaksın, beyinsiz beyinsiz… Elbette öyle bir durumu kastetmiyoruz. Onun adı refleks. Gösterdin ve bitti, kenara çekil ve bekle, şehrin dışına kadar ölümüne koşmana gerek yok. Suyu bulandıranların suyu bulandırmaktaki amaçlarını anlamadan harekete geçmek, av olmak demek olabilir.