durdurun dünyayı inecek var

Hiçbir şey yoktur ya da bir şeyler vardır hissi sürekli değişim halinde olan enerjiden kaynaklanır. An’daki enerjiyi yakalamak, yorumlamak, farkında olarak ne zaman kapalı, ne zaman açık olduğumuza duyarlı hale gelmek için kendimizi eğitmemiz gerek.

Sizi an’dan koparan alışkanlıklarınızı, geliştirdiğiniz kalıplarınızı göremedikçe kafası karışmış , sıkışıp kalmış olarak kendinizi bir yerlerde aramaya başlarısınız. Korkunun, kaygının harekete geçirdiği savunma sistemleri panikletir. Sizi an’dan uzaklaştırır.
Kafanızdaki beklentilerinizle, dış dünyada olan bitenin pek de ilgili olmadığını gördüğümüzde sizin fırtınanız, belki sizin kavgacı patronunudur, belki kavgacı kardeşinizdir, belki kavgacı arkadaşınız olur.

Sizin enerjiniz ile karşınızdakinin enerjisinin bir araya geliş biçiminde kendinizden kaynaklananı göremezsiniz. Saldırgan tutumunuzda aldığınız cevap aslında sizi yansıtır.
Enerjinizin dışa vuruş halini gözlem yeteneği sizi kör noktanıza ulaştırır.

Ya bu enerjilerle dans edebilmek üzere gözlem yeteneğinizi geliştirirsiniz, ya da yanılsamalarınızı sürdürerek kendinizi egonun kontrolüne bırakırsınız.
Gerçeklerden uzak zihin kaynaklı hikayeler düzersiniz. Bunlara göre sert, kırıcı bir uslüp geliştirirsiniz. Bunların neticesinde de, kontrolü, idareyi elinizde tutabileceğiniz bir krallık yaratırsınız. Evet kendi krallığınızda başrol sizindir.!!!

Varsayımlara yapışarak oyunlar kurar, türlü türlü melodramlar üretirsiniz bu oyunda. Gerçeğin kendi kafanızdaki haliyle Tanrı’yı oynarsınız bu oyunda.

Senaryo değiştiğinde ise şok olursunuz.

Hikayenize uymayan, rolünü kabul etmeyenlere de güvenilmez etiketini yapıştırır, krallık baskısı uygulayarak onu döversiniz.
Tüm nevrotik özelliklerinizle bu oyunda şiddet krallığını, kıskançlık krallığını istediğiniz gibi deneyimlersiniz.

Hızla deli gibi öfkeyle akan , taşınca zarar veren bir nehre “dur” diyebilirmisiniz?

Bu nehrin içinde yüzmek yerine üstüne köprü yaparak karşıya geçersiniz.

Sevgilerimle....