Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '08

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Düşünce ve iletişim

Düşünce ve iletişim
 

İletişim en önemli olduğu anlardan biri iş görüşmesi


Düşünmek; ortamı, olayları doğru algılayarak değerlendirmek, yaşamı hissetmektir. İnsan bulunduğu ortamı algılamaya başladıktan sonra düşünmeye ve gerek gördüğü an düşünceleri doğrultusunda eyleme geçmeye başlar. Ancak insanın kapasiteleri ve birikimleri ne kadar artarsa o kadar detaylı ve geniş çerçevede düşünmeye başlar. İleri düzeyde düşünebilme, algılamayı, empatiyi ve sempatiyi gerektirir. Düşünceyi geliştirmek için okumak, zihinsel eksersiz yapmak ve düşünce ürünleri hakkında insanlarla konuşmak gerekir.  

Birey; anne, baba, bakıcı, kardeş, arkadaş, tanıdık, dost ve kitle iletişim süreciyle sosyalleşir. Bireylerin yaşam süreçlerine göre iletişim eğitimi almaları, yaşamlarını kolaylaştıracak bir yoldur. İleri iletişim bireyin sosyal düzeyinin anahtarıdır.  

İletişim; Yüz yüze (mimikle, jestle, sözle), bir aracı ile veya yazıyla oluşan uzlaşma sürecidir. İletişim ikili ve çoklu taraflar arasında olabilir. İkili iletişimde uzlaşma, çoklu iletişimden daha kolaydır. Bu nedenle çok insanla uzlaşmanın gerektiği bir konuda en kolay uzlaşılabilecek kişiyle iletişime başlayıp, sonra sırasıyla uzlaşma sayısını artırabilecek bir düzenleme amaca ulaşmayı kolaylaştırır.  

Doğru iletişim; dinlemeyle anlatmaya eş düzey ve içeriğe uygun zaman ayırabilmektir. İletişim süresince, nedeni göz ardı etmemek, zihinsel birikimi bu neden çerçevesinde kullanmak, net mesaj vermek ve alınan mesajı netleştirmek doğru iletişimin ön koşullarıdır.  

Objektif iletişim; bireyin kendini, içinde bulunduğu ortamı ve muhatap veya muhataplarını olduğu gibi tanımlamasına bağlıdır. Ortamda doğru pozisyon almak, ilgili ifadelerde bulunmak, doğru tepki vermek (ifade, jest-mimik) ile birey algılama gücünü ortaya koyacaktır.  

Pozitif iletişim; muhatapların birbirlerini net algılamasıdır. "Ne demeliyi mi ?” düşündükleri kadar, "Ne söylüyor ?" u düşünmeleridir.  

İletişim yeteneği, çocuğun düşünmeye, konuşmaya başlamasından sonra eğitilmesiyle gelişmeye başlar. Eğitimin başlangıcı da ebeveynle başlar. Çocuğun işi oynamaktır, ebeveynin işi de çocuğu hayatın gerçeklerine karşı sağlıklı yetişmesini sağlayacak oyunları bulmasıdır.  

Ebeveynler çocuğa birey muamelesi yapıp ne kadar ciddiye alırlarsa, çocuk o kadar gelişmeye açık hale gelir. Çocuğa daha hayatının başlangıcında ne kadar, "yapma, etme, yanlış yaptın" ifadeleri kullanılırsa çocuk o kadar pasif edilgen hale gelir. Çocukların kişisel tercihleri ile eylemleri konusunda motive edilerek yanlışlarının ve doğrularının detayları objektif tartışılırsa o kadar pozitif kimliğe sahip olur.  

Bireyin iletişim yeteneği geliştikçe toplumsal etkinlikleri artar. Daha önce belirttiğimiz gibi, yapılan bir araştırmada insanların ön kararlarının yaklaşık % 50'sinin görsel, % 40'ının işitsel, % 10'unun beyinsel (bilgi ve düşünce) etkenleri ile karar verdiği anlaşılmıştır. Bu durum iletişimimizin görsel ve işitsel temele dayandığını, beyinsel iletişimin çok az olduğunu göstermektedir.  

Yüz yüze iletişimde; yüz ifadesi, elleri kullanma ve bir bütün olarak vücudun tavrı, kurulan cümleler ve kullanılan kelimeler, karşılıklı konuşma yüzdeleri iletişimi kolaylaştırabilir veya zorlaştırabilir. Bu nedenle iletişim ortamları bir tiyatral ortamdır, ortama ve iletişim konusuna göre pozisyon tavır belirlenmelidir.  

Konuşma sırasını karıştırmak, anlamadan yanıtlamak, karşı tarafın ne dediğini dinlemeden kendi istediğini söylemeye çalışmak, esnek, yanlıştan dönülebilir cümleler yerine katı, geri dönülmez cümleler kullanmak, ortamın seremonisine aykırı davranmak, net olarak fark edilecek gerçeğe aykırı ifadelerde bulunmak gibi davranışlar, olumlu başlayan ve tarafların örtülü uzlaşma içinde olduğu konularda bile iletişimin kopmasına neden olabilir.  

İletişimdeki bir diğer önemli konuda doğru pozisyon almaktır. Doğru pozisyon almak; karşı tarafla uzlaşmak veya ikna edilmesi gerektiğinde, iletişimin kopmayacağı davranış biçimini seçmek, konuyu karşı tarafın baktığı açıdan sunmak ve duymak istediği şekilde söyleyerek, karşı tarafa ısrar etmek yerine, konuyu onun sorgulamasına açık hale getirilmesi ile ilgisinin yoğunlaşmasını sağlamaktır. Dirençle karşılaşma ihtimali olan ikna etme yöntemi yerine, meraklanmasını ve sorularına doğru cevap alarak konuya olumlu bakmasını sağlamaktır.  

İletişim sürecinde 4 temel durum vardır.

Bireyin söylemek isteği. 

Seslendirdiği. 

Karşı tarafın anladığı. 

Karşı tarafın anlamak istediği.

 
Toplam blog
: 617
: 1221
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Her kesimi anlama ve kabullenme bilincimle; her kişinin asgari yaşam şartlarına sahip olabildiği,..