Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dut Zamanı

Dut Zamanı
 

Dut Zamanı


Ben beyaz dut severdim, sen inadına ve illâ ki kara duttan vazgeçmezdin.

Dutları topladıktan sonra, kıtlıktan çıkmışçasına dut yerken sana, “ -Yavaş ye biraz !! Senden kaçıran mı var? Bak karnın ağrır sonra!!! “ dedirtmek en büyük keyfimdi, sen hiç bilmedin.

Şimdi düşünüyorum da, şairin sevgilisine yazdığı o şiiri sevme sebebim sen misin ve senin bahçendeki dut ağaçları mı acaba?

“ Kara dutum çatal karam çingenem,
Nar tanem nur tanem bir tanem… “

* * * *


Benim için bahar demek senin bahçen demekti.

Dut ağacı, kiraz ağacı, elma ağacı demekti.

Ortancalar, akşam sefaları, hanım elleri demekti.

Dutun rengi değil de toplanış biçimi hoşuma giderdi en çok.

Ağacın tepesine çıkıp aşağıya serilen kalın ve geniş bir örtünün üzerine dalları sallamak.
Dutların pıtır pıtır örtünün üzerine dökülmesini ağacın tepesinden izlemek.

Sana, “İn kızım aşağıya düşeceksin!!! Yok bu normal değil, bir kız çocuk bu kadar haylaz olamaz, bunda bir yanlışlık var “ dedirtene kadar ağaçta kalmak.

Ne şanslı çocuklardık biz.

Meyveyi dalından kopartıp yiyebildik.

* * *

Nereden nereye değil mi?

Sana yazmayı hep çok istedim ben.

Yazdım da üstelik. Hem de satırlar dolusu.
Sonra beğenmedim yazdıklarımı, seni anlatmaya yetmeyeceklerini düşündüğümden klavyemin “ ” tuşuna kurban verdim o satırları .

Biliyorum bu yazdıklarım da yetmeyecek de, yazdım yine de.

-“ O kadar cümleyi beğenmeyip, o- bilmem ne- tuşuna kurban etmişsin ya, şimdi nereden aklına geldi yazmak? “ diye sorduğunu duyar gibiyim.

Buralarda dut zamanı şimdi.

Bu şehrin sokaklarında o kadar çok dut ağacı var ki görsen inanamazsın.

Dutların hepsi de yerlere, dökülmüş ve ezilmişler, yolda yürüyen insanlar tarafından acımasızca üzerlerine basılmış ama gel gör ki pazarda bir küçük kutusunu 2 TL’ye satıyorlar. ( Sen 2 TL’yi de bilmezsin şimdi. Sen gittikten çok zaman sonra o bol sıfırları attılar paraların üzerinden, sizin gençliğinizde olduğu gibi paraların sıfırları azaldı artık, hiçbir şey değişmedi ama, hayat hâlâ o zamanlardaki gibi senin deyişinle pahalı ).

Sokaklarda ağaçlardan dökülerek ezilmiş, sahipsiz kalmış dutların pazarlarda bu fiyata satılması tuhaf geldi bana. Bunun için yazmak istedim sana.

Ne alakası var diye sorma sakın. Çok alakası var.

Sana teşekkür etmek istedim ben.
Bize çok mutlu bir çocukluk yaşattığın için, meyveleri dalından kopartıp yememize sebep olduğun için.

Ağaçlarını, çiçeklerini, bahçeni, herkese, gönlünü açtığın gibi bize de açmış olduğun için.

Yıllar çok çabuk geçiyor. Geride sadece anılar kalıyor.

Ben de seni o güzel bahçenle ve yaşadığın tüm acılarını göğüsleyen güzel yüreğinle hatırlıyorum.

Haa bir de zaman zaman sesini özlüyorum.

Sevdiğin kadının gözlerinin içine bakarak söylediğin o şarkıları, senin sesinden dinlemek istiyorum.

" Ölürsem yazıktır sana kanmadan
Kollarım boynunda halkalanmadan
Diyorlar kül olmaz ateş yanmadan,
Gönüller durulmaz dalgalanmadan... "

* * * * * *


" Sesinde şarkısı aşkın
Figan olup gidiyor
Bahara ermedi mevsim
Hazan olup gidiyor
O bitmeyen geceler
Viran olup gidiyor
Bahara ermedi mevsim
Hazan olup gidiyor
Yazık ki şu ömrüm
Ziyan olup gidiyor "



Öpüyorum ellerinden ve pamuk yanaklarından. Sevdiğin kadına da selam söyle benden.

Torunlarının içinde haylazlıklarından bıkmış olduğun torunlardan kız olanı. :)

 
Toplam blog
: 157
: 1671
Kayıt tarihi
: 12.10.06
 
 

İstanbul doğumluyum ama 20 yıldır Antalya'da yaşıyorum. 3 yaşında bir oğlum var ve eğitimciyim. Kend..