- Kategori
- Gündelik Yaşam
E-günlükte başarı, büyük ikramiye ve günlük:)
Yazarım, söylerim. Dünyada herşey ters mantıkla işliyor diye... Öğrencinin başarılısını seçer, burslu okutur, en güzel eğitimi almasını sağlar, bir sürü katkılar, yardımlar kolaylıklar yaparız. Sporcu olacak kişiye, o dalda uzman(!) kişiler küçük yaşlardaki gençleri seçerek karar verirler, müzisyen olacak kişinin sesine bakılır, en iyi sesi, kulağı olan seçilip eğitilir. Hiçbir zaman gerçek eğitime ihtiyacı olanları eğitmeyiz. Sesi kulağı iyi olmayanın, sporda ve eğitimde başarılı olamayanın eğitime ihtiyacı yok mu? Diğeri zaten başarılı. Bırak başarısını kendisi devam ettirsin... Aynı (başarılı olanlar için sunduğumuz) olanakları onlara (başarısız olanlara) sağladığımızda neler olabileceğini biliyor muyuz? Hayır birkaç örnek dışında bilmiyoruz. O zaman yeni yılda bunu deneyelim. Başarısız öğrencilere burs ve bilimum olanaklar sağlayalım. Hayatında basket topu görmemiş birkaç kişiyi eğitelim. Hiç top oynamamış bir çocuğa futbol öğretelim. Deniz bile görmemiş bir çocuğu alıp yüzücü yetiştirmeye çalışalım... Ne kaybederiz? Belki çok şey kazanırız...
Merhaba e-günlüğüm; sene bitti, yeni bir yıla giriyoruz, sen halen başarılı, başarısız konularında yazılar yazıyorsun. Bırak dünyayı gel memlekete... Haklısın galiba. Peki gelelim. O zaman günün sorusunu soralım. Her sene aynı zamanlarda herkese sorulur. (dinlerken çok gülerim) "Büyük ikramiye size çıksa ne yapardınız?" Bir tane mantıklı, aklı başında cevap verene rastlasam dişlerimi kıracağım. (yok canım niye kırıyor muşum) İnsanların, sürekli para istedikleri, ihtiyaçları olduklarını dile getirdikleri halde, para hesabı ve yatırım şekilleri ile parayı nasıl işleteceklerini bilmedikleri ortaya çıkıyor. Genelde cevaplar aynı. "Ev alırım, dükkan alırım, araba alırım..." Yahu hepsinin en pahalısından bir kaç tane alsan geriye 23 milyon ytl kalıyor. Dünya seyahati, uçak, yat, malikane de alsan geriye 18 milyon ytl kalıyor. Bankada kalsa yetmiş yedi sülaleni besler. Bu arada piyango mafyası, hiç tanımadığın akrabaların çıkar ortaya... Büyük düşünün büyük! Zavallı insanlar. Neyi neden istediklerini bile bilmez hale geldiler... Yok yok sakinim, sinirlenmedim. Yahu biriniz de tesis, fabrika, atölye falan kurarım deyin. Bu kadar ticaretten korkan bir toplum yoktur ya! (haksız değiller ama denemek ister insan) Bir fabrika kur, bin kişiye istihdam sağla. Yeni bir buluş yap, yeni bir ürün üret. Çalıştır saksıyı biraz. O kadar okumuş adam var ortada. Maaş bağla hepsine, çalışsınlar emrinde, üretsinler sen ne istersen... Hiç bilmiyorsan Saraçoğlu stadına Tina Turner'ı getir. Parayı bir gecede ikiye katla, başın iyice derde girsin... Yok e-günlüğüm, yok. Yeni yılda da akıllanmaz bu millet.
Yarın yeni yıl dileklerimi sıralayacağım, bu yüzden çok heyecanlıyım. Her yaş için bir dilek diledim. Böylece kaç yaşında olduğum ortaya çıkacak.
Değerli e-günlüğüm; dün gece hava biraz daha soğuktu. (brrrr dondum) Yok pek üşüdüm sayılmaz. Bahçede yoga yaptım, karate hareketleri, aikido, kung-fu falan yapıp durdum. Bir de temizlik yaptım. Bu senenin üst katlardan son atılan çöpleri şöyle: Bol sigara izmaritleri, bir adet havlu ve kırmızı kilot (bunlar düşmüş olabilir.), küçük rakı şişesi, bira kutusu, (ben de bunlar gibi içki şişelerini atsam bir ay sonra bahçe şişeden görünmez) ciklet kutuları, şişe kapakları, poşetler, bir adet faraş, kırılmış soda şişesi, traş bıçağı, saksı, çorap vs vs. Bir de bunlar yetmiyormuş gibi yan tarafa bir kuaför açıldı, şimdi bir de onların çöpleri eklendi. (Saç boyası kutuları, kağıtlar, jelatinler, izmaritler vs. vs.) Yeni yıl da bu insanlar için "akıl" dan başka dileyecek hiç bir şeyim olamaz... Ama bu dilek de tutmaz, çünkü aklı koyacak beyinleri yok. Şimdilik sadece acımakla yetiniyorum...
Sabah işe gelirken dolkar (dolu mu, kar mı karar veremedim) yağıyordu. Kahvaltımı yapıp Boss'u çıkardığımda çok mutlu görünüyor du. Bir türlü yerine geçmek istemedi. Bu yüzden işe beş dakika geciktim. Linda ise çok seri bir şekilde ihtiyaçlarını giderdi ve hemen içeri girdik.
Öğlene doğru dolkar, kar yağışına döndü, sonra gerçekten dolu yağdı (hiç boş yağdığını görmedim) ve ardından, bir ara, lapa lapa kar yağdı. Hesaplarıma göre yarın akşam yağması gerekiyordu ama bir gün önce başladı. O kadar sapma normal.
Yarın yılın son günü olması sebebi ile işlerde biraz kıpırdanma var. Hatta biraz değil çok kıpırdanma var. Sanırım "yeni yıla susuz girersek bütün sene susuz kalırız" gibi bir inanç hakim. İnsanlar bir haftada tüketemedikleri bir damacana suyu, bir gün kapalıyız diye, ikişer ikişer almaya başladı. Korkmayın, o batıl inanç tutmuyor. Benim yeni yıla birlikte girdiğim sevgililerimin hiç biri şimdi yanımda değil... Ömür boyu birlikte olmak istediğim kişi bile yok. Yalan yalan, hepsi uydurmaca. Hatta yeni yıla birlikte girmediğim kişilerle bile birlikte olma şansım var.
Öğle yemeğimi yine Linda gibi ayakta yedim. Biraz da arabada atıştırdım. Doğru dürüst çay bile içemedim. Ara ara iş yerine geldiğimde alel acele limonlu çay içiyorum ama benim gibi çaykoliği keser mi?
Annemi ziyarete gittim. Her geçen gün biraz daha iyileşiyor gibi. Hey gidi "sirkeli su", (yalnız sirkeli su değil tabi) sen neymişsin be! Şimdiler de herkese sirkeli su öneriyorum ve faydasını görmeyen yok gibi. Yakında bu sirkenin bu kadar faydalı olduğu yayılırsa kötü. O zaman bilim adamları sirkenin insanları sağlıklı tuttuğunu öğrenip, yerine sirke aroması ile bir sıvı icat edip piyasaya sürmeleri söz konusu. Ben de o zaman başka bir şey bulurum. Nasılsa senelerdir bilim adamlarının önünde gidiyorum.
Öğle saatlerinde pek iş olmazdı ama nedense bu gün öğle saatlerinde de iş hareketli geçti. Yarına sipariş vermek zorunda kaldık. Eminim akşam eve gidince her yerlerim ağrıyacak. Olsun sirkeli su içerim geçer... (çok güldüm)
Akşamı ettik e-günlüğüm. Yeni yıla bir günümüz daha kaldı. Dileklerini hazır et. Yarın bu senenin son günlüğünü yazacağız. Şimdi sana veda etmek zorundayım. Yarın bu sene son kez yazışırız. Hoşçakal
Biliyor musun: Her yıl, 40 bin Amerikalı, tuvalette yaşadıkları kazalar sonucu yaralanır mış... (beceriksizler)
Çirkin söz: “Kış güneşine, kadın gülüşüne inanç olmaz..."
Güzel söz: "Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları, konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin. Sen öyle biri ol ki, ne insanları, ne de kelimeleri yitir..." Konfiçyus