Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '13

 
Kategori
Söyleşi
 

Efsun'lu Türküler

Efsun'lu Türküler
 

EFSUN DİNLEYİCİLERİME ARMAĞANIMDIR


İlk albümü  EFSUN ile sevenlerinin karşısında olan Münevver Özdemir'in albümüyle ilgili ilk röportajını yaptık.

Bugün bir gönül ehline, türkülerle harmanlaşıp büyüyen bir yüreğin saza-söze dökülen ve telleri ağlatan sesine kulak verdik satırlarımızda. Yılların emeğinin, birikiminin, bilgisi ve olgunluğunun harmanlandığı bir albümü konuştuk. Ortaya doyumsuz bir sohbet çıktı. Konuştuklarımızı sizlerle paylaşmak istedim
 
"Ben daha klasik bir halk müziği albümü yapardım. Benim yönlendirmem o yöndeydi. Ama 'bu ilk işim, tek başıma karar vermem doğru olmayabilir' diye düşündüm.", "Hareketli türkü okumayı sevmiyorum", "Balıklıgöl türküsünü Şanlıurfa'ya bir saygı duruşu olarak okudum." "Kazancı Bedih benim ustamdır, ben onun izinden giden bir öğrencisiyim sadece", "Sanatçılık ömür boyu öğrencilik demek", "Beste duygu işi", "Efsun dinleyicilerime pozitif enerji ve mutluluk versin" ve daha neler neler söyledi Münevver Özdemir…
 
Neslihan Sultan PALA- Efsun nihayet geldi…
 
Münevver ÖZDEMİR- Evet nihayet…Epey bir emekten, uğraştan sonra nihayet geldi Efsun. 
 
Neslihan Sultan PALA- Neden bu kadar bekletti bizi Efsun?
 
Münevver ÖZDEMİR- Efsun, aslında yıllardır beklemekte olan bir proje. Önce birkaç yerle konuştuk, anlaşır gibi olduk, sözleşme yaptık, sonra bir takım sorunlar çıktı, olmadı. Kendim yapmaya karar verdim sonrasında. O da zorlu bir süreçti benim için. Ama çok şükür altından kalktık galiba ufak tefek sıkıntılarla da olsa…
Neslihan Sultan PALA- Ne gibi sıkıntılar?
 
Münevver ÖZDEMİR- Şöyle ki; repertuar seçimi bizi çok zorladı. Birkaç tane kendime ait eserim vardı. Onlardan emin değildim bu nedenle başka bestecilerle konuştuk. Gelen bestelere bakıyordum ama tam halk müziği formunda beste bulmak zordu. Anonim türküler dışında beste okumaya başladığınız anda tarz değişiyor. O tarzı koruma adına epey uğraş verdim. Hatta hani nasıl söyleyeyim bunu? İnsanların beğenilerine sunulan eserlerde sanırım biraz da ticari kaygı güdülüyor. Ben o kaygıdan uzak tutmaya çalıştım kendimi mümkün olduğunca. Ve kendi kattığım bir şeylerin de CD'de olmasını istedim türkülerin yanında. Ben, ilk beste deneyimlerim olduğundan, yaptığım eserlerin tercih edileceğini sanmıyordum. Ama beğendiler ve böylece repertuarda benim de iki bestem yer buldu. Müzik yönetmenim İsmail Derker, babam Çetin Özdemir ve aranjörüm Mehmethan Dişbudak’la birlikte birçok eser dinledik. Sonunda hepimizin ortak beğenilerini baz alarak repertuarı oluşturduk. 
 
Neslihan Sultan PALA- Neler var Efsun’da anonim olarak?
 
Münevver ÖZDEMİR- Efsun’da anonim olarak “Pencereden bir taş geldi- Mamoş” var. Bir Elazığ türküsü. Ben bu parçayı okumayı çok istedim. Fakat daha önce de birçok sanatçı tarafından okunduğu için, müzik yönetmenim de, diğer fikir aldığım arkadaşlarım da olumlu bakmadılar.  Ama ben bunu okumayı çok istedim çünkü bu kadın ağzı bir türkü ve hikayesi olan bir türkü. 
 
Neslihan Sultan PALA- Evet onu soracaktım lafınızı unutmayın da. Ben bugüne kadar Mamoş’u hep erkeklerden dinledim. Oysa bu bir ağıttır değil mi?
 
Münevver ÖZDEMİR- Evet, acı bir olay üzerine yakılmış bir ağıttır. Ve bildiğim kadarıyla bu parça kadın sanatçılar tarafından CD'lere pek okunmadı. O nedenle özellikle okumak istedim. Bunun yanı sıra “Arap atı gibi sallar başını” türküsüne çok talep vardı. "Bu türkü mutlaka olmalı bu albümde" diyen çok kişi oldu. Dinleyicilerimin de katkıları var aslında repertuar seçiminde. Çünkü ben internet sayfaları yoluyla anketler yaptırmıştım dostlara. Bir soralım bakalım, "insanlar ne bekliyor bizden?" diye araştırmalar yaptım. Uzun havalar çok istendi. En çok istenen uzun havaları almaya çalıştık repertuara. Aslında bana kalsa üç dört tane uzun hava almak isterdim ama dediğim gibi, "genele hitap ettiğiniz zaman, bu kadar fazla uzun hava belki ağır gelebilir" diye düşündük. Bunun belli bir dinleyicisi var tabi. Halk müziğini yakından takip eden kitle uzun havaları daha fazla severek dinliyor. O kitleye hitap etmenin yanında bir de bizi daha önce takip etmemiş insanları da kazanmak istedik. Ben daha klasik bir halk müziği yapardım, benim yönlendirmem o yöndeydi. Fakat TRT de zaten yıllardır bu işi olması gerektiği şekilde yapıyoruz (aranjesiz ve tamamen otantik sazlarla). CD'de biraz daha farklı birşeyler de sunmak gerektiği kanısı vardı genel olarak. Ben de söz dinledim. "Bu ilk işim tek başıma karar vermem doğru olmayabilir" diye düşündüm. 
 
Neslihan Sultan PALA- Haklı olarak tabi ki. 
 
Münevver ÖZDEMİR- Evet o yüzden uzun havalara fazla yer veremedim. Benim aklımda bundan sonra başka bir proje var -gazellerden ve hoyratlardan oluşan- fakat altta da ritmlerin sazların yürüdüğü bir CD, bir arşiv CD’si düşünüyorum. Öyle bir projede geleneksel halk müziğini yakınen takip eden dinleyiciler de daha memnun olacak bence.
 
Neslihan Sultan PALA- O biraz daha zevk işi olacak o zaman.
 
Münevver ÖZDEMİR- Evet onu ben kendim için yapacağım. Genel olarak halk müziği deyince başka şeyler düşünülüyor. Genele yaydığınızda. Aslında kaliteli olan, lokal olan. Bizim varmak istediğimiz yer orası ama o birazcık zaman istiyor. İnsanlara yavaş yavaş "doğrusu budur" diyecek, gerçek sanatçıların zamanla kazandıracağı bir şey bu. Bir de ben hareketli türkü okumayı sevmiyorum. Erkan Oğur demiş ya “Ben sizi eğlendiremem, eylerim”. İşte bazı insan eğlence müziğinden biraz daha uzak, Ancak hareketli türkülerden hoşlanan dinleyicilerin de varlığını göz önünde bulundurarak birkaç tane bu tarz türkü de aldık. Daha once de belirttiğim gibi, bu ilk albümüm olduğu için yalnız karar almamaya özen gösterdim. Belki de gelebilecek olumsuz tepkilere karşı tek başına sorumluluk almaktan kaçtım bilemiyorum.
 
Neslihan Sultan PALA- Bence istişare yapmışsınız ki istişare gerçekten önemli bir kavram. Sonuçta fikir almak, bu işi bilenlerle yola çıkmak çok daha mantıklı ki siz bunu yapmışsınız. 
 
Münevver ÖZDEMİR- Bilenlerin, dinleyenlerin,  büyüklerin fikirlerini almaya çalıştım bu CD’de.
 
Neslihan Sultan PALA- Albümünüzde içinize sinmeyen bir şey var mı?
 
Münevver ÖZDEMİR- Dediğim gibi, belki tek başına repertuar yapsam, daha ağır ezgilerden oluşan bir cd yapardım.
 
Neslihan Sultan PALA- Neler var hareketli parça olarak?
 
Münevver ÖZDEMİR- Hareketli olarak “Haydi gidah Mersin’e” diye bir Şanlıurfa türküsü var. Ve bir de sonunda onun farklı bir kıtası var. Onu da Osman Güzelgöz -rahmetli Tenekeci Mahmut Güzelgöz’ün oğlu- orayı da orjinali gibi okursan daha iyi olur dedi. Orjinalini yansıtma açısından bu çok hoşuma gitti. O şekilde okudum.  “Evlerinin önü yonca” diye bir  Kerkük türkümüz var. Nakaratını Arapça okuduk. Çok da yakıştı bence. Sonra değerli bir büyüğüm olan Şanlıurfalı bestekâr Musa Kaldı’nın bir bestesi var "Balıklı Göl" için yazmış olduğu. Şanlıurfa’ya da bir hediye, bir saygı duruşu olsun istedim. Çünkü Balıklı göl dünyanın medeniyet merkezlerinden biri özellikle dini anlamda. Kalıcı bir hediye vermek istedim, hemşerilerime. 
 
Neslihan Sultan PALA- Sizin eserlerinize gelelim. Biz sizi hep yorumcu olarak tanıdık, bildik. İlk defa sizi söz yazarı ve bestekâr olarak dinleyeceğiz. 
 
Münevver ÖZDEMİR- Evet albümde iki parça bana ait. Bunlar benim ilk denemelerim zaten. Birkaç tane daha böyle kendimce denediğim parçalar olmuştu. Ben, aslında çekindim de birilerine dinletmeye. Sadece yakın çevreme utana sıkıla ilk defa dinlettim. Dinleyenler şaşırdılar ve "ne kadar güzel" dediler "hiç yeni başlıyormuş gibi değil". Ancak tarzı pek halk müziği gibi olmadı hepsinin. Biri benzedi sadece. "Nazina kurban" diye bir eserim var mesela,  ben anonim değil demesem anonim türkü zannediyor dinleyenler. "Bu benim bestem" dediğim halde “hayır” diyorlar. “Bu yöre tavrına uygun halk müziği formunda bir eser”.
 
Neslihan Sultan PALA- Ben o konuda iddia ediyorum. O parça sıra gecelerine girecek. Ve koro halinde söylenecek. Ve ilk defa sıra gecelerinde bir hanım sanatçının imzası olacak. Hayırlarla diyelim İnşaallah. 
 
Münevver ÖZDEMİR- Çok mutlu olurum tabi. Sıra gecelerinde aslında annelerimizin, ninelerimizin çok emeği var. Şöyle ki evde çocuklarını büyütürken, severken onlara ninniler, maniler söylemişler. Eğlencelerde, kınalarda, kadınlar arası toplantılarda düz manilerle söylenen hoyratlar söylemişler. O yüzden çocuklar büyürken kulakları annelerin sesleriyle dolmuş zaten. Aslında sıra gecesinin temelinde, her şeyin temelinde olduğu gibi, ben hep böyle sözü annelere kadınlara getiriyorum. Biraz hassasiyetim var bu konuda. Çünkü ülkemizde her şey gelişiyor, her şey değişiyor ama kadına bakış maalesef yerinde sayıyor hatta geri gittiği bile söylenebilir. O yüzden bunu da vurgulamak isterim. Bugün sahip olduğumuz ne varsa, tabi babalarımız da baş tacıdır, babaların da emekleri büyüktür. Ama annelerin şefkati hoşgörüsü emeği hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Müziğimizde de böyledir. Çocukları anne yetiştirir. Babalar gider dışarı, erkek çocuğunu anneler büyütür. Onlar büyüdükçe  de o kültürü sıra gecelerine taşırlar. 
 
BESTE DUYGU İŞİ
 
Neslihan Sultan PALA- Bir eser oluşturma süreci nasıl bir şey? O sancıyı bize biraz anlatır mısınız, o hisleri? Yani "haydi kalkayım da bir beste yapayım" diye bir şey değildir herhalde o. Nasıl bir serüvendir beste yapmak?
 
Münevver ÖZDEMİR- Öncelikle enstrümantal melodiler gelir bana, pek söz gelmez. Daha önce de denerdim. Uzak ses aralıklarıyla. Diğer müzisyen arkadaşlarımda da vardır bu. Benim de basit melodilerden kaçmak ve tekrarlamamak adına böyle uzak aralıklarla bazı sesler bir araya getirdiğim çok olmuştur. Sadece birikimi ve eğitimim yansıtmak isteyerek. Ancak beste o değil. Beste duygu işi. Yanaşık sesler birbirine yakışan sesler, yakışan sözler, akılda kalıcı, mesajı olan. Bunlar da kendi kendine geliyorsa geliyor. Ben oturayım da bir beste yapayım diye bir şey yok. Asla yok. Ha ne var? Melodiler dilime dolanır. Demek ki emeğimden, çalışmalarımdan verim almaya başlayacağım bir döneme geldim. Bazen sözle birlikte melodi gelmeye başlar. Fakat dediğim gibi İnşallah ben türkü bestelemek istiyorum her zaman. Bazen öyle geliyor, bazen bir sanat müziği şarkısı geliyor. Fakat belli bir dönemden sonra geliyor. Babam zaten besteleri vardır, Çetin Özdemir. Ondan kalıtsal olarak aldığım şeyler var ister istemez. Hem ses anlamında hem sanat anlamında. Belki beste anlamında da ondan aldığım  emanetler var ki o ortaya çıktı. 
 
Neslihan Sultan PALA- Size Kazancı Bedih'in dişisi diyorlar. Gazel Hanım diyorlar. Bir de yeni bir isim eklendi bunlara "Hoyratların Sultanı" diye.
 
Münevver Özdemir- Estağfirullah çok iddialı şeyler bunlar. Ben hiçbirine "hah evet ben buradayım" diyemem. Bir lakabım daha var. "Mücevher Hanım" diyorlar, onu Münevver'e benzettikleri için herhalde. Sağolsunlar layık görmüşler. Musa Kaldı usta bana söylemişti, ben de ondan duydum Mücevher Hanım'ı. İnsanlar seviyorlar bir yerlere koymak istiyorlar gönüllerinde. Koymuşlar da ki bu lakapları taktıklarına göre. Yalnız rahmetli Kazancı Bedih Usta, benim ustamdır. Ben onun izinden giden bir öğrenciyim sadece. Öyle iddialı bir yere kendimi koyamam. Ayrıca "dişi-erkek" gibi betimlemeler de sanata çok oturmuyor diye düşünüyorum. Biz sadece onun izinden giden sanatçı olma yolundaki insanlarız. Sanatçılık bir ömür boyu öğrencilik demek. Öyle "ben sanatçıyım" demekle olunan birşey değil. 
 
BABAM DA YILLAR ÖNCE İSMAİL DERKER İLE ÇALIŞMIŞTI 
 
Neslihan Sultan PALA-  Tekrar albüme dönelim. Kimlerle çalıştınız?
 
Münevver ÖZDEMİR- Aslında çok güzel bir şey oldu. Dejavu gibi bir şey. Zamanında babamın albümünü de değerli müzik adamı ve herşeyden once insanlığa örnek bir kişilik olan İsmail Derker yapmış. Ve İsmail Derker’in oradaki açışlarını biz kardeşimle çevirir çevirir dinlerdik. Çok severdik. Ve ben aranjör olarak Mehmethan Dişbudak’ı çok beğenirdim. Onun Kubat’a, Hüseyin Turan’a, Onur Şan’a yaptığı işleri dinlemiştim daha önce. İsmail Derker’in de bir soliste ne yapması gerektiğini hem bir abi olarak hem de bu işi çok iyi bilen birikimli bir sanatçı olarak, çok iyi yaptığına inanıyorum. O yüzden onunla çalışmak istedim. Ve babamı da aracı yaptım, sağ olsun kırmadı beni, rica etti. Çünkü İsmail abi çok yoğun, keza Mehmethan da öyle. Sağ olsunlar. Biz o stüdyo sürecinde bir aile gibi hep "bu iş en iyi nasıl çıkar?" diye çaba gösterdik. Onlar da çok yoruldular benimle. Şimdi kafanızda belirlediğiniz bir şablon var. Bazen o aldığınız ona uymayınca ister istemez bir huzursuzluk duyuyorsunuz, onu da yansıtıyorsunuz. Ama hiçbir konuda bana dayatmada bulunmadılar. Kadıköy’de Mehmethan Dişbudak’ın stüdyosunda çalıştık. Aile ortamıydı.. Beğenen olur beğenmeyen olur herkese de gönül dolusu teşekkür ediyorum. Ama ben çok emek verdim onu biliyorum. Benimle birlikte de insanlar çok emek verdi. Çok değerli sazlar bize eşlik ettiler. Biliyorsunuz ince sazlar da güneydoğuya çok yakışıyor. 
 
Neslihan Sultan PALA- Denir ki her albümün bir lokomotif parçası vardır. Efsun’un lokomotif parçası var mı? A-1 olarak hangi parçayı niteleyebilirsiniz?
 
Münevver ÖZDEMİR-  Aslında albümde farklı türküler var. Birinin üzerine yüklenip diğerlerini üvey evlat gibi algılatmak çok doğru gelmiyor bana. Buradaki her türkünün hem yakanı anlamında, hem verdiği mesaj anlamında bir değeri var, bir kalitesi var. O yüzden bu türkülerin hepsinin dinlenmesini istiyorum. Ama özellikle ısrarla ben bunu okumak istiyorum dediğim "Mamoş" var, "Teller Ağlar"ı çok sevdim mesela.
 
Neslihan Sultan PALA- Evet teller ağlar daha CD çıkmadan ses getirdi, tanıtımınız dönerken çok güzel tepkiler aldı. 
 
Münevver ÖZDEMİR-  Değerli bestekâr Nevzat Tatlıdil’in çok güzel bir eseridir Teller Ağlar.
 
Neslihan Sultan PALA- Teller Ağlar nereden aklınıza geldi?
 
Münevver Özdemir- Nereden geldi biliyor musunuz? Yıllar önce daha ilk “Bir CD yapmamız lazım, çünkü insanlar bunu bekliyor” fikri oluştuğunda repertuar araştırmaya başladım. O gün yine aldığım CD'leri dinliyorum. Harman türküleri diye bir CD'de buldum ben bu türküyü. Bir anda böyle çakıldım kaldım. Çok ilgimi çekti bu türkü. Sonra başa aldım, başa aldım. "Tamam" dedim "ben bunu okuyacağım". Yazık ki çok şanssızlıklar yaşadım ben. Haydi gidah Mersin’e de böyle mesela. Ben ilk albüm yapmaya karar verdiğimde o türkü geldi. Çok da beğendim onu da aldım repertuarıma. Benim aksiliklerim üst üste gelince insanlar türküyü keşfettiler zamanla, CD'lerine okudular ve ilk yorumcusu olma şansımı yitirdim.
 
Neslihan Sultan PALA- Siz repertuarınıza aldığınızda keşfedilmemiş miydi bu türküler?
 
Münevver ÖZDEMİR-  Ben Haydi Gidek Mersine’yi Şanlıurfalı kaynak kişi merhum Tenekeci Mahmut’un kayıtlarından dinliyordum. Yöre grupları çalıp söylemişlerdi sıra gecelerinde, onlardan dinlemiştim, tamam demiştim bu türkü çok güzel bir türkü.  bu türküyü de okumam lazım. Ancak başka sanatçılar okudular benim CD bekledi birkaç sene. Birkaç türküde daha yaşadım bunu. Hatta bu sebeple repertuarımdan çıkardığım parçalar oldu.  
 
Neslihan Sultan PALA-  Gerçekten yazık olmuş. Ancak albümde öyle güzel parçalar var ki. "Felek sen ne feleksen", "Her dem ey zalim felek" beni vuran parçalar arasında. Urfalı olunca direkt kulağımız onlara gidiyor. Ve gelelim "Perişan"a. Bir Münevver Özdemir bestesi. Bu tanıma da alışmanız lazım artık önümüzdeki yıllar da bu sıfatı çok çok duyacaksınız. 
 
Münevver ÖZDEMİR-   İnşaallah ben bunu çok isterim, çok da gurur duyarım.
 
ONURUMDAN TAVİZ VERMEDİM
 
Neslihan Sultan PALA-  Ne zaman bestelendi Perişan? Çünkü anlattıklarınızdan çıkardığım kadarıyla yanlış mı anlıyorum beni düzeltin lütfen. Sizin Cd çıkarma süreciniz 3-4 yılı buldu mu?
 
Münevver ÖZDEMİR-   Belki daha fazla. Repertuar değişiklikleri oldu, dediğim gibi şarkıları çıkarmak durumunda kaldım. Telif MESAM sıkıntıları oldu. Anonim olduğuna emin olduğumuz türküler için bile telif problemleri yaşadık. Sponsor sıkıntılarımız oldu. Bana bir şey yapmak isteyen insanların bazen işleri ters gitti. Şaka gibi yani. Bir de ben biraz dik başlıyımdır. İnsanlar bana bir destek sunacak diye hiçbir zaman başımı indirmedim, taviz vermedim onurumdan. Hiçbir şekilde o mesafeyi o duvarı kaldırmadım aradan. Bu yüzden daha sağlam duracağıma inanıyorum. Çünkü geç geldi, geç bir şeyler yapabildim. Öyle hemen onbeş onaltı yaşında başlayıp da imkanlar önüne sunulup da kaybolmaktansa, sağlam ve kendimden emin olduğum bir dönemde alın terimle çıktım. En azından bu benim için bir onurdur. Kimseye minnet etmeden, kimseye borçlu kalmadan sadece ailemin, dostlarımın ve sevdiklerimin desteğiyle bu işi gerçekleştirdim. 
Neslihan Sultan PALA- Diyebiliriz ki bu albümün her harcında sizin alın teriniz var.
Münevver ÖZDEMİR-   Aynen öyle. Çünkü öyle kolaya "haydi gel gir stüdyoya biz her şeyi hallettik sen sadece türkülerini oku" diyen biri olmadı bize. Ama mutluyum çünkü emeğimle alın terimle yaptım. Bu nedenle bu albüm her şeyin ötesinde benim için çok kıymetli.
 
Neslihan Sultan PALA- Ben çok beğendim. Klasik bir soru olacak ama neden albümün adı EFSUN?
 
Münevver ÖZDEMİR-   Aslında iki isim arasında kaldım. Ama öbürünü söylemesem de öbür CD ye mi kalsa?
 
Neslihan Sultan PALA- Diğer ismi söylemeyin kalsın ancak ben alıştığımız üzere, bir arçanın ismi albüme verilir diye beklerken, Efsun beni çok şaşırttı.
 
Münevver ÖZDEMİR-  Efsun bir gün birdenbire geldi aklıma. Türküler, uzun havalar beni her zaman büyülemiştir. Kimi insan bir şeyler içer bir yerlere gider ben bir türkü dinlerim bir yerlere giderim. O yüzden hep türkülerin bana büyü yaptığını düşünmüşümdür. Herhangi bir parçanın adını koysam, örneğin “Evlerinin önü yonca” desem bu isim benim albümüm hakkında ne anlatabilir ki? Sadece bir türkünün ismidir. Diğer oniki türkünün günahı ne o zaman? Hepsini anlatabilecek hepsinin içindeki mesajı verebilecek bir isim olsun istedim. Efsun, “kuvvet veren iyi yönde yapılan büyü” demek. İnsanlara belki Efsun güzel enerji verir, belki onları iyi anlamda kuvvetlendirir, duygulandırır, büyüler. Biraz iddialı ama. 
 
Neslihan Sultan PALA- Oldukça hoş olmuş ancak ben Efsun’un bu iyilik anlamını da bilmiyordum. Şu çok ilginç. Ben tevafuka çok inanırım. Hayatta tesadüf yoktur her şey Allahü tealanın emriyle tecelli eder ama işte vakti saati geldiğinde tecelli eder. Bu kadar şey geçmiş, seneler geçmiş, sıkıntılar yaşamışsınız. Ancak Efsun öyle bir zamanda geliyor ki, Nisan ayı. Tabiatın canlandığı, güneşin daha sıcak doğduğu, çiçeklerin açtığı her şeyin canlandığı, hayatın başladığını artık yaşama zamanının geldiğini hissettiren bir dönemde ortaya çıkması Efsun’un iyi enerjisini ispatlıyor sanki. Ne dersiniz?
 
Münevver ÖZDEMİR-   Evet ben de her şeyin vakti saati olduğuna inanıyorum. Ve ben çok seviyorum CD’mi.  İnşaallah insanlar da severler. Elbette hatalarımız olacaktır çünkü ilk defa yapıyoruz. Yapılanı geçmişe dönüp değiştirme şansınız zaten yok. Sonuçta benim sesim, benim yorumum, birlikte çalıştığımız insanlarla oluşturduğumuz enerjimizin ortak ürünü. Ben sevdim, İnşaallah herkes de sever. 
 
KÜLTÜR ATLAR GİBİDİR
 
Neslihan Sultan PALA- Ben sanat olayının sadece ses ve yorumla ilgili bir durum olmadığını da düşünüyorum. Sanatçı duruşu dediğimiz özellikle sizde de gözlemlediğimiz "bir hanımefendi duruşunuzun, bir tarzınızın olması ya da demin dediğiniz gibi 'onurumdan asla taviz vermem" yaklaşımınız da belki de bu tür lakapların size uygun görülmesine vesile olmuştur.
 
Münevver Özdemir- E siz emek vermezseniz karşılığında böyle onurlandırılmazsınız. Ben eğer ilk günden beri bu iş için emek vermek yerine prim yapmaya çalışsaydım başka türlü olurdu. Kültür, atlar gibidir. Onun sırtına binip eziyet ederseniz, sizi sırtınızdan atar. Onu kutsal bir emanet gibi sırtınızda taşımanız gerekir ki yarın bir gün o kültürü kendi özünüzde de hissedip gelecek nesillere taşıyabilesiniz.
 
Neslihan Sultan PALA- Gençlere neler önerirsiniz?
 
Münevver Özdemir- Gençler, "çok çalışsınlar, kendileriyle yarışsınlar ve duygularını olgunlaştırmak için hoşgörülü, insan ilişkilerinde daima affedici olmaya çalışsınlar. Kalplerini kirletmesinler çünkü kirlenen kalpten temiz bir sanat çıkamaz. Bunun şansı yok, ihtimali yok. Nefsinizi törpülemeniz, daima zapt-u rapt altında tutmanız gerekiyor ki; sanatın hizmetinde daha uzun süre kalabilesiniz.. Çünkü bu sanata da yansıyor, sizi dinleyenlere de. İşte biz bu işin eğitimini alan gönüllülleriz. Biz hizmet ehliyiz. Onlarda olanı onlarla geri anlatmaya çalışıyoruz. O arada onlar bizi bir yerlere koyuyorlar. Bu nedenle duruşumuzu muhafaza etmeliyiz. 
 
Neslihan Sultan PALA- Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? Sizi epey yorduk. 
 
Münevver ÖZDEMİR- Yok, Estağfirullah. Tüm dinleyicilerime sevgi ve saygımı göndermek isterim. Çünkü Anadolu insanının kültürünü temsil etmeye çalışıyorum. Mahalli sanatçıların duygularıyla, düşünceleriyle, sevdalarıyla büyüdüm, yoğruldum. Onların bana kattıklarını şimdi evladı olduğum yurduma sunmaya çalışıyorum. Bugüne kadar hep yanımda oldukları için tüm Halk Müziği dinleyicilerine sonsuz teşekkürler ediyorum. Eğer beni dinlemek istiyorlarsa, sanat yaşamımın kalıcı olmasını ve ileriye dönük başka çalışmalar yapabilmemi sağlamak adına lütfen albümümü satın alsınlar. Çünkü internetten korsan indirme -tabi imkanı yoksa yapacak başka bir şeyi yoksa ona da bir sözüm yok ama-yoluna gitmesinler ki benim başka CD’ler de yapabilme şansım olsun. Bu yürüme şansını da bana ancak beni çok sevenler, dinleyenler takip edenler bana verebilirler, ben bunu onlardan bekleyebilirim. . Bu nedenle lütfen korsana hiç yüz vermesinler. 
Bununla birlikte insanlar türkülere lütfen biraz daha duyarlı yaklaşsınlar. Popüler işler var iki aylık üç aylık şarkılar bir sezon boyu dinleniyor bir dahaki yıl dinleseniz hatırlamıyorsunuz bile. . Ama türküler öyle değil. Elli sene yüz sene hatta yüzyıllar boyu yaşayan türküler var. O yüzden kalıcı olana biraz daha duyarlı biraz daha saygılı bakmak durumundayız eğer bu kültürün yaşamasını istiyorsak. Ve lütfen bu işi can-ı gönülden, gerçek anlamda, olması gerektiği gibi yapan insanlara destek olsunlar. 
 
Neslihan Sultan PALA- Çok güzel bir söyleşi oldu. Verdiğiniz samimi ve öğretici cevaplar için, bize ayırdığınız vakit için çok teşekkür ederim. 
 
Münevver Özdemir- Ben de size çok teşekkür ediyorum. Gayet samimi bir şekilde konuşma fırsatı verdiğiniz için. Ben sizi bu anlamda çok önemli buluyorum, sizin çalışmalarınızı. Çünkü hiç kimseyle bu kadar rahat konuşabileceğimi düşünmüyorum. Tüm dinleyicilerime de tekrar sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 
 
5 Nisan'da müzik marketlerdeki yerini alan EFSUN adlı CD ilk çıktığı günden en çok satanlar listesine girmeyi başardı. Tüm türkü severlerin emeğin ve alınterinin alkışı olarak bu CDyi almalarını öneriyorum. 
 
Neslihan Sultan PALA
 
Toplam blog
: 35
: 2068
Kayıt tarihi
: 03.09.11
 
 

1970'li yıllarda başlayan yaşam serüvenimde yazmak daima benim için itici bir güç oldu. İstanbul ..