Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '15

     
    Kategori
    Üniversitelinin Sesi
     

    Eğitimde biz ve Finlandiya

    Eğitimde biz ve Finlandiya
     

    Finlandiya'dan bir sınıf


    Hayaller ufuk çizgilerimizdir. Yazımı yazarken kullandığım tablet bilgisayarım da bir hayalin mahsülü. Bir gün çok sevdiğim bir hocamla Türkler neden roman(fantastik,macera) yazamıyor diye tartışıyorduk. Sonunda; biz de hayal gücünü verebilen, ,çocuğun hayal gücünü kullanmasını sağlayan bir eğitim modeli olmadığı üzerinde uzlaştık.Okullarımız çocuklarımızdan hayal güçlerini çalıyor. Hayal gücüne, yaratıcılığa eğitim modelimiz izin vermiyor. Çocuklar da hayal güçlerinin, muhakeme-tasarı yetilerinin kendilerine pratik yarar sağlamadığını görüyor. Belki de eğitim sistemimizin en büyük sorunu sınav odaklı olması. Bu hem çocukları sınırlıyor hem de öğretmenleri. Gençlerimizin pek dikkat çekmeyen çok büyük sorunlarından birisi istemedikleri bölümleri okumaları. Rakamlar çok çarpıcı her yıl 100 binin üstünde üniversite öğrencisi tekrar sınavlara giriyor. Bu rakamlar eski, yeni veriler ne diyor tam olarak bilemiyorum ama rakamların yine çok yüksek olacağından şüphem yok. İki yıla aşkın Finlandiya, Amerika, Japonya ve Türkiye eğitim sistemini inceliyorum. Finlandiya, eğitim modellerini detaylıca inceleyen Pisa araştırmalarında hep üst sırada. Bu dikkat çekici başarının altında birçok faktör var. Öğrencilerine ve en çok da öğretmenlerine sahip çıkıyor Finlandiya. Öğretmen olmak çok zor, öğretmenlerin toplum nazarında saygısı en az bizdeki doktor avukat kadar var. Atanamayan öğretmen kavramı yok. Peygamber mesleği olan öğretmenlik MEB bakanları tarafından aşağılanmıyor. Okullar temiz ve ferah. Öğrencilere herhangi bir kısıtlama yok. Akıllı tahtayı, bilgisayarları kullanma yasağı falan yok yani bizdeki gibi. Öğrencilerin okula aidiyet duygusu çok güçlü. Okul kültürü kavramını çok etkin bir şekilde kullanmayı başarıyorlar. Her okulları aynı standartlara sahip. En önemlisi çocukları ilgi ve yeteneklerine göre en iyi şekilde kanalize ediyorlar. Eğitimi ezberci çerçeveden çıkarıp çok etkin bir öğrenim modeli oluşturmuşlar. Mesela Finlandiya demokrasi ve insan hakları dersleri çok önemlidir. Bu ders sadece kitaplara, resmi müfredata sıkıştırılmamıştır. Finlandiya'daki sınıflarda yılan, kertenkele vb. insanlara antipatik gelen hayvanlar var ve öğrenciler nöbetleşe onları beslemek zorunda! Öğrencilere sevmedikleri unsurlarla birlikte yaşamayı, sevmedikleri halde sorumluluklarını yerine getirmeyi çok güzel bir şekilde öğretiyorlar. Bizde ise seçmeli ders olan demokrasi ve insan hakları dersinden verim neredeyse hiç alınamıyor, öğrencilere sordum: Biri size hatalı bir davranışta, tutumda bulunsa tepkiniz nasıl olurdu ? Öğrencilerin sadece yüzde 2'si oturur,konuşur, tartışır, çözüm ararım dedi. Geri kalan kısmı ise demokratik olmayan tutumlar sergileyeceklerini, karşılarındakini yok sayacaklarını belirtmiş. Bu anketi yaptığım okul il bazında çok başarılı bir okul ayrıca. Meslek liselerindeki durumun daha da vahim olacağını düşünüyorum. Gerçi yüzde iki en fazla ne kadar düşebilir ki ? Ayrıca Türk toplumunun 92'si BM insani gelişmişlik endeksine göre birbirine güvenmiyor. Süleyman Demirel'in çok güzel bir demokrasi tanımı var: Demokrasi, her sabah evin hanımefendisinin kapısını güvenle açıp, gelenin sütçü olduğunu bilmesidir. Yani demokrasi insanlar arasındaki güven ortamına bağlıdır. Lise öğrencileri arasında %92'ye yakın güvenememe problemi var. Dillere destan hoşgörümüzün yıkılması bir kaosa, bir şüpheye bağlı aslında. Ben eğitim modelimizdeki başlıca problemleri ve temellerini sıraladım, sıralamaya da devam edicem. Çünkü bu bende bir misyon uyandırdı. 7 Haziran seçimlerine giderken adayların, partilerin kanayan yaramız olan eğitimi neredeyse hiç konuşmamaları çok acıklı...

     
    Toplam blog
    : 1
    : 2759
    Kayıt tarihi
    : 20.05.15
     
     

    İstanbul Üniversitesi Psikoloji '15 Milliyet AÖL '11 ..