Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '07

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitimimizde bilişimin yeri ve eğitim teknolojileri

Eğitimimizde bilişimin yeri ve eğitim teknolojileri
 

Eğitim sistemimizde “bilişim” terimi hem ulusal hem de kurumsal boyutta farklı anlaşılmaktadır. Terim; ulusal boyutta ülke çapında mümkün olduğu kadar çok okula bilgisayar laboratuarlarının kurulması ve okul başına düşen bilgisayar sayılarının artırılması gibi bir anlam taşıyorken, kurumsal boyutta ise özellikle özel kurumlarda sadece bilgisayarlaşma değil bilgisayarların kullanım yöntemleri de önem kazanmaktadır.

Aslında konunun tartışılması gereken temel noktası burasıdır: Ülkemizdeki tüm okulları mümkün olduğunca bilgisayarlaştırmakmı yoksa aynı zamanda da bilgisayarların etkin olarak kullanılabilirliği için gerekli ortamların oluşturulmasımıdır. Bir okulda bilgisayar laboratuarının olması ya da her sınıfta bir bilgisayar olması hatta her öğrencinin bir bilgisayar kullanması, aslında eğitimde temel hedef olan “öğrenme”ye ya da “yaşam boyu öğrenme” alışkanlığının kazandırılmasına ne derece etkisi olacaktır ? Donanımsal anlamda tek başına bir masaüstü bilgisayar, pek de dekoratif olmayan hatta kaba dahi denilebilecek teknolojik gösteriş ambalajıdır. Birden fazlasının çoğunlukla yan yana getirilerek belli teknik ve ergonomik koşulları göz önünde bulundurmadan oluşturulan laboratuarlar aslında yarardan çok sağlıksal açıdan zararlı da olabilir.

Sağlıksal açıdan zararı minimuma indirgenerek oluşturulmuş bilgisayarlı çalışma ortamlarında öğrencinin maksimum verimi alması, kullanılan yazılıma ve yazılımın kullanım yöntemine bağlıdır. Bu konuyla ilgili yapılmış ulusal ve uluslar arası yüzlerce araştırma bulunmaktadır. Bu araştırmalar sonucunda öğrencilerin bilgisayar ekranı karşısında oturuş biçimlerinden tutun da kullandıkları yazılımdaki yazının büyüklüğüne hatta rengine kadar özelleştirilmiş standartlar oluşturulmuştur. Dikkat edilirse “bilişim” teriminin içindeki anlamdaşlarından yalnızca biri olan “bilgisayar” teriminin aslında sadece sahip olunmakla tek başına yarar sağlayabilecek bir araç olmadığı, birbirine bağlı birçok unsurun uyumuyla ancak eğitsel anlamda yarar getirebilecek bir araç olduğu görülecektir.

Donanımsal uyum, yazılımın kullanıcıyla uyumu, ergonomik uyum, öğretim yönteminin uyumu ve tüm bu uyumların birbirleriyle olan fiziksel uyumları sonucunda bir yarardan söz edilebilir. Okulda bilgisayar laboratuarlarının olması, ülkemizdeki tüm okullarda bilgisayarların veya sınıflarında bilgisayarların olması eğitim hedefleri açısından temel bir gösterge olarak görülmesi hatalı bir yaklaşım olacaktır. Bilgisayarları kullanacak öğrencilerin seviyelerine, öğrenme hızlarına, öğrenme gereksinimlerine uygun, akılda kalıcılığı artırabilecek, öğrenmeyi öğrenebilmelerine yardımcı olabilecek, araştırmaya yönlendirebilecek, bir dünya vatandaşı haline getirebilecek, yaşamboyu öğrenme becerisini kazandırabilecek yazılım ve modern öğretim yöntemleriyle kullanılacak bilgisayar etkili bir “öğrenme” aracı olarak ele alınabilir.

Web tabanlı öğretim, elektronik öğretim (e-öğrenme) ve bilgisayar destekli öğretim yöntemleri okullarımızda gün geçtikçe daha sık oranda kullanılmakta ve eğitim sistemimizin içinde de etkileri gözlenmektedir. Öğretmenin aktif olduğu geleneksel öğretim yöntemleri yerini öğretmenin yönlendirici, öğrencilerin de öğrenme sürecinde etkin rol oynadıkları modern yöntemler güncelleştirilen ilköğretim eğitim programıyla MEB tarafından da desteklenmektedir. Bu anlamda MEB yeni eğitim programıyla bir eğitim döneminde tamamlanması gereken hedef konu listesini azaltarak öğrenci üzerindeki ağır ödev, sınav ve konu yükünü azaltmış dolayısıyla bir konu üzerinde daha fazla etkinlik yapılmasına fırsat vermiş böylece akılda kalıcılığın artmasına yani öğrenmenin gerçekleşmesine olanak sağladığı belirtilebilir. Bir anlamda akılda kalıcılığın ve öğrencide “öğrenme”nin gerçekleşmesine destek olacak en etkili araçlardan biri olarak bilgisayarların kullanılmasına da fırsat verilmiştir. Düzgün seçilecek veya hazırlanacak eğitim yazılımıyla öğrenme’de artış sağlanmış olacak, yaşam boyu öğrenmenin temelleri ilköğretim seviyesinde atılmış olacaktır. Hazır yazılımların teknik ve pedagojik boyutlarının haricinde MEB’ın belirlediği konu-ünite-etkinlikler bağlamında eksik veya yetersiz kaldığı gözlenmektedir. Öğrenciyi ve konuyu en iyi bilenin o sınıfın veya dersin öğretmeni olduğu düşünülürse, derse ve öğrenci profiline özgün bilgisayar destekli etkinliğin hangi kriterlere sahip olması gerektiğine en iyi yine dersin ya da sınıfın öğretmeni karar verecektir. Bu durumda hem öğrenciye hem de öğretmenin hedef profilindeki gereksinimleri karşılayacak etkinlikler en iyi öğretmenle ve öğrenciyle birlikte geliştirilen senaryolardan oluşturulan yazılımlarla gerçekleşebilir. Burada anahtar terim “senaryo”dur. Eğitim senaryolarını öğretmen kendi oluşturabilir, öğrenciden alınacak verilerle öğretmen veya öğretmen ve öğrenciler birlikte oluşturulabilir ya da eğitim yazılımı geliştiren uzman bir ekiple öğretmen ve öğrencilerin düşüncelerini gerekli eğit-bilimsel çerçevede tasarlanmasıyla oluşturulabilir. Önemli olan öğrenim hedeflerinin öğrencilerin profilleri doğrultusunda uygun eğit-bilimsel yöntemler kullanılarak, öğretmenin de gerektiği gibi yönlendirici olduğu öğrenme ortamının oluşturulmasıdır.

Sadece yazı ve resmi düzenleyerek bilgisayar ekranına aktarmak yerine içeriği senaryolaştırıp öğrenciye ve öğretmene görsel ve dinamik etkileşimli çoklu ortamda sunmanın birçok açıdan fayda sağlandığı gözlenmiştir. Öğrenci, anlamakta zorlandığı özellikle soyut kavramları eğlenceli bir sunuşla görsel olarak daha kolay algılayabilme fırsatı bulabilmiş, öğretmen ise sınıf içinde değişen yönlendirmeci rolü ile öğrenci ile daha fazla etkileşim kurabildiği belirlenmiştir. Örneğin; her ders birden fazla koordinat sistemi çizmek zorunda kalan öğretmen böylece hem koordinat çizmek için sırtını öğrencilere dönerek sınıfla göz temasını kesmek zorunda kalmamış hem zamandan kazanmış hem de zorlanılan sorular için daha fazla üzerinde durma fırsatı yakalamıştır. Öğrenciler anlatılanları pasif olarak dinlemek yerine, etkinliklerle sınıf içinde aktif olup, birbirleriyle ders harici konuşmayıp fikir paylaşımı içinde oldukları gözlenmiştir. Öğretmenin zaten öğrencinin doğasına uygun hazırlanan uygulamaları etkin kullandığı sınıflarda hem öğrenme eğit-bilimsel açıdan olması gerektiği gibi gerçekleşmiş hem de öğrencilerin akademik başarıları dönem sonunda notlarına da yansımıştır.

 
Toplam blog
: 10
: 1929
Kayıt tarihi
: 14.03.07
 
 

İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Marmara Üniversitesi Teknoloji Eğitimi bölümü ..