Ekmek arası tasarruf

Abur cubur yeme düşkünlüğümüz sayesinde hızlı tüketim ürünlerine harcadığımız
her 100 YTL'nin yaklaşık 10 YTL'si atıştırmalık ürünlere gidiyor.

Bu oranın yüzde 80'i çocuklu hanelerde gerçekleşirken, harcamaların büyük bölümünü kuruyemiş, bisküvi ve dondurma oluşturuyor.
En fazla pay ise kuruyemişte.

Atıştırmalık ürünler olarak bilinen bu pazarın ağırlığını, market ve bakkallar almış durumda.

Ancak; şartlar tüketiciyi her gün daha temkinli olmaya, hatta kısıtlamalara zorladığından, üretici de, tüketici de olumsuz günler yaşıyor.

Bir taraftan ürettiğini satamayan, bir taraftan çocuğuna bir külah dondurma veya bir avuç çekirdek alamayan…

Hayatın gerçeklerine; hayat şartları dersek, vatandaş harcamalarında
atıştırmalık ürünler ve hızlı tüketim mallarında kesintiyi çoktan yapmış gözüküyor.
Yalnız, bu durgunluktan saç bakımı ve temizlik ürünlerinin etkilenmediği göze çarpıyor.

Hatta satışlarında hafif yükseliş bile var.

Temizlikten kısmadık ama geri kalan hızlı tüketim mallarının hemen hepsinde
vatandaş kendine göre zorunlu tasarruf tedbirlerini aldı.

Başka bir tabirle, hızlı tüketim mallarında da zorunlu hız kestik.

Kısaca atıştırmalık ürünler, et, şekerlemeler, kişisel bakım ürünleri vs. en yüksek kısıtlamanın gerçekleştiği alanlar oldu.

Tedirgin tüketici, özellikle zorunlu gıda dışındaki alımlarını kontrol altında tutuyor.

Tüketim talebindeki azalma, üretici sektörünü de tedirgin ediyor.
Sektör; bu daralmayı aşmanın hesaplarını yaparken, talebi tekrar canlandıracak önlemler arasında genel psikolojik ortamın iyileştirilmesine de yer veriyor.

Tabii, esas tedirginlik sebebinin altında pazar büyüklüğünün 5 milyar YTL olması yatıyor.
Yani, "Koyun can, kasap et derdinde…"