Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '18

 
Kategori
Blog
 

El Alemin de Blog'ları, Blog Yazarları Var...

El Alemin de Blog'ları, Blog Yazarları Var...
 

Çizim: Yücel Evren


Kitap okumayı sever misiniz? Sinir olduğum bir soru…

Kime sorsanız “severim” der.

Sevmem demek riskli… Kitap sevmeyene iyi gözle bakılmayabilir. İnsan Kaba, cahil, bilgisiz… addedilebilinir.

Peki ben seviyor muyum?

Hem evet, hem  hayır…

Kitabına bağlı.

Kimi kitabı okumayı severim, ama kimi kitabı okumak işkenceye dönüşür, nefret ederim…

Türk yazarların kitapları arasından sevebileceklerimi ve sevemeyeceklerimi ayırt etmekte zorluk çekmem de, çeviri kitaplarda neyle karşılaşacağımı Allah bilir…

Bir hevesle elime alır, kimini bir solukta bitiririm, Şolohov’un 4 ciltlk, binlerce sayfalık “Durgun Don” adlı şaheseri misali, kimini bitirmek tam bir işkenceye dönüşür, Samir Amin’in “Avrupa Merkezcilik”i gibi… 2 ayda bitmez iki yüz küsur sayfacık…

Sorunun çeviride olduğunu düşünürüm genellikle bu gibi durumlarda… Çeviriye kusur bulamıyorsam yazarda ve en son ve de nadiren kendimde(!) bulurum kusuru…

Böyle düşe kalka gidiyoruz.

Nietzsche’nin, Tragedyanın Doğuşu’nu günde belki en fazla 1 sayfa okuyarak,  Yuval Noah Harari’nin Sapiens’ini birkaç gün içinde, Engels’in Ailenin Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni kitabını, on yıllar sonra tekrar ve bu kez belki her satırın altını çize çize, her cümlesini, paragrafını tekrar tekrar okuyarak, birkaç ayda… bitirdim.

Başladığın bir kitabı mutlaka bitirme takıntısı da varsa, iş daha da zorlaşıyor…

Neyse… Eşeleniyorum kitaplıkta… Şöyle, artık fazla yormayacak bir şey olsun diyorum, onu alıp bırakıyor, ötekine bakınıyorum bıkkınca ve isteksizce…

Eşim anladı sıkıntımı… “Bir kitap alacaksın eline, karnına ağrılar giriyor…” dedi, peşinden iğneleyici bir ses tonuyla “… Beğenmezsin ama… Başlangıç’ı oku bari…” diye devam etti.

Dan Brown “markalı” pazarlama başarısı yakalamış bir ürünü öneriyordu…

Doğru söylüyordu eşim.

Kapitalizmin, daha doğrusu yayıncılık oligarşisinin piyasaya sürdüğü bu çeşit, “kitap” olarak değil “ürün” olarak isimlendirdiğim türden, bir tek yazarın yapıtı olmaktan ziyade “kolektif üretim” mahsulü olduğu belli bu kâğıt destelerini sevmem. Ama üzerlerinde ahkâm kesmek üzere okurum arada...

Başladım, iki günde bitti… Etkisi itibariyle ne eser ve ne de yazarı hakkındaki düşüncem değişmedi… Reklam etmeyeceğim… Okuyanı, seveni çok, üzerinde tepinmeyeceğim de… Kitabı okurken başka bir konuya takıldım, onu anlatacağım.

Kitapta olaylar İspanya’da geçiyor. Roman kahramanları ve kurgu hayali. Hikaye, gerçek zamanda ve mekanlarda yaşanıyor gibi kurgulanmış. Yıl 2017. Dönem ve dünya güncel…

Masal bu ya, dinleri yeryüzünden silebilecek bir buluş geliştiren kahramanımız bilgisayar dahisi ve bilim adamı Edmond Kirsch buluşunu dünya kamuoyuna açıklayacağı anda öldürülüyor, bütün dünyada ve olayın yaşandığı İspanya’da yer yerinden oynuyor…

Tüm dünya televizyonlarının, internet sitelerinin yazılı ve görsel basının ayağa kalktığı bu kaotik ve sıcak gündemde kamuoyunun yakından izlediği bilgi kaynaklarından en önde gelen ve en etkili olanlardan biri de “bloglar ve bazı blog yazarları”! Kamuoyu, güvenlikçiler, siyaset dünyası… olayları diğer yayın organlarıyla birlikte, aynı anda bloglardan izlemeye, anlamaya çalışıyor…

Dünya’nın en çok satan bir yazarından ve romanından 2017 İspanya’sına dair böyle bir bilgi ediniyoruz.

Düşünebiliyor musunuz? Günümüz Avrupa’sının en büyük ülkelerinden birinde, İspanya’da, günümüzde meydana gelebilecek sansasyonel, siyasal, dinsel, kriminal… olaylarda en etkili iletişim ve bilgi kaynaklarından biri “blog”lar…

Hikaye kurgu ama fondaki dünya gerçek…

Blog denen yayıncılık mecrası günümüz dünyasında böyle bir ağırlığa ve etkileme gücüne kavuşmuş…

Yani, ne olmuş?

Olan şu;

Hani bizler de blog yazarlarıyız ya… Bloglar yazıyoruz ya… Hem kimimiz kaç yıldır yazıyoruz. Kaç yüzer, kaç biner blog yazmışız… On binlerce kişiyiz. Kaç yüz bin blogumuz olmuş, şurada, yayında…

Var mı içimizden bir tek Allahın kulu, Türkiye’nin herhangi bir gündemine dair, böyle bir bilgilendirme, etkileme, kamuoyunu aydınlatma, yönlendirme… etkimiz, gücümüz…?

Yok! Esamimiz bile okunmuyor?

Peki neden?

Nedenini söyleyeyim. Öyle bir donanıma, kapasiteye, yeteneğe, bilgiye, bakış açısına… sahip, kendimi ayrı tutmuyorum, içimizde bir tek Allahın kulu yok da, ondan…

Efendim, haksızlık ediyorsun… onlardaki özgürlük bizde yok… sansür var… yasak var… şu var… bu var… o yüzden…

Hadi ordan!

Dönün, şu “blog” diye yazdıklarınızı bir daha okuyun bakalım,  belki bir elin parmaklarını geçmeyecek az sayıdaki istisnayı koyun bir kenara, içlerinde var mı Allah için, incir çekirdeğini doldurur tek bir “blog”unuz? Hadi, buyurun, atın ortaya!

Blogmuş da, blog yazarıymış da…

Ne demiştik? Kitap okumayı sever miydiniz?

Kenan IŞIK

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..