Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '12

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Eleştiri ve ruh sağlığı üzerine!

Eleştiri ve ruh sağlığı üzerine!
 

net 'ten...


Bir eser hakkında yapılacak olan eleştiri, yapıcı olmalıdır...Yıkıcı eleştiri olmaz...

Eleştiri yapacak kişi, önce, yazıyla-eserle ilgili olumlu yönleri ele almalı ve desteklemelidir.

Söz konusu olan  bilimsel katkı ise, eleştiri yapacak kişinin, eleştiri yapacağı konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olması gerekir. Yoksa, 'Hem kel hem fodul olur.'

Ayrıca, gerçek eleştiride, bir konunun daha aydınlatıcı ve daha yararlı hâle gelmesi için, konunun uzmanları tarafından eksik ve yanlış yönlerinin düzeltilmesi amaçlanır.

Sağlıklı bir eleştirmen, yeni hataların yapılmasını önleyip yazarı teşvik ederek kişiye yazma şevki uyandırandır.

Eleştiri yetilerine haiz donanımlı kişiler,  'Dolu başaklar gibidir; başları eğik durur.'

Başlarının eğik oluşu da birilerinden korktuklarından değil; hoşgörü erdemine sahip olduklarındandır.


Boş başaklar dik durur; çünkü içleri boştur.

Eleştiri yaptığını sanarak, kişilere saldırgan ve art niyetli yazılar yazanların yaptığı eyleme: ' Karalayıcı, yıkıcı kavga eylemi ' diyebiliriz.

Bu tip kişilerde, 'Hastalıklı  ruh hâli ' sözkonusudur...

Aile yaşamı mutsuz, işyerinde umutsuz olan çocukluk dönemlerinde bir takım travmalar geçiren; sürekli hata yaparak kalp kıran; yaptığı hataları sonradan farkederek sürekli özür dileyen ve şifâ bekleyen ruhsal sorunlu insanlara, çevremizde çokca rastlarız... Bunların daha ağır sorun yaşayan, psişik kronik hasta tipleri daha tehlikelidir.

Bunlar genellikle yalnız yaşayan; anti sosyal kişilik bozuklukları olan ( Psikopat ) tiplerdir.

Psikopatlar, sosyal yaşam içinde çok siliktirler; ancak telefon, bilgisayar, internet; sosyal paylaşım siteleri gibi- içe dönük ve gerçek yaşamdan uzak- alanlarda ' aslan kesilirler.'  

Yüzyüze rahatça söyleyemedikleri, içlerine attıkları öfkelerini beyaz cam arkasından dillendirirler..
..........

Normal insanlar, suç işlerlerse cezalandırılacaklarından korkarlar. Bu his, beynin ön lobunu harekete geçirerek aynı eylemin tekrarlanmasını önler.

Psikopat kişiliklerde ise beynin ön lobu çalışmadığı için korku hissi uyanmaz ve kişi bu durumda rahatlıkla suç işleyebilir. İşlediği suçun ardından üzüntü ya da pişmanlık da duymaz.


Portekiz'de yapılan bir başka araştırmada ise beyinlerinin ön lobu hasar gören insanlarda kişilik değişiklikleri olduğu, plânlama ve karar verme yeteneklerini yitiren bu kişilerin, suça daha eğilimli hâle geldikleri belirlenmiştir.

Medyada ve sanal sosyal paylaşım sitelerinde de sık sık karşılaştığımız bu tiplerin, insanları suç işlemeye tahrik ettikleri; bu eylemlerle hasta ruhlarını tatmin duyguları yaşadıkları ve bu konuda açılmış yüzlerce  davanın olduğu bilinmektedir.

Neticede, olan yine tahrike kapılan mazlum insanlara olmaktadır...

Psikopatlar, mazlumları tahrik edip suç işlediklerinde, ellerindeki heyet raporlarına dayanarak kendilerini affettirmeyi düşünecek kadar kurnazlardır.

.......

Kendinize mukayyet olunuz...

Aman, paçanıza kızışmış azgın psikopat bulaşmasın !..

Saygılarımla...

*******************

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..