- Kategori
- Magazin
Ellisinde Cep Telefonumuz Oldu!

Telefonum
Cep telefonlarina nedense isinamadim. Bana cok fazla geldi. Cocuklarin, habire telefon degistirmelerini; kizginlik, hayret, saskinlik, anlayamazlik... duygulari ile izledim.
Bu sefer oglanlar yakami birakmadilar! Yeni bir isimiz var! (Sahiden! Nereyse 20 yil sonra...)
- Telefonsuz olmaz!
Dediler.
- Prezident, Vays Prezident, Direktorler ararlarsa sana nasil ulasacaklar! Bu adamlar-hanimlar seni hergun de ararlar! Bilesin?
Teknolojiye nedense hayranlikla ama, hep uzaktan baktim.
Genc bir arkadasimiz, telefon yerine email kullanmak icin beni aylarca zorlamisti!
Kamerasi olup, ailesini filme alanlara da hep hayran olmusumdur! Bir turlu denk getirip, alamamistim. Bir ara aldim. Para lazim oldu. Goturdum iade ettim.
Fotograf makinasina da oldum olasi hayrandim. Milliyet de blog yazmaya baslayinca, fotograf ihtiyacimiz dogdu. Kizimiza bir kucuk fotograf makinasi bulduk. Simdilik, onunla idare ederiz.
El feneri tasimayi severim. gecen yil oglum hediye getirdi.
1998 yilindan beri de Bilgisayar ve internetle ic iceyim. Belki; bazi konulari bizim cocuklardan daha iyi bilirim.
Amma velakin; is cep telefonuna gelince ben bu iste yokum! - Yoktum...-
***
Umut; evvelsi gun onume getirip kucuk bir kutu koydu.
- Ne bu? Diyerek yuzune baktim.
- Senin yeni oyuncak! dedi.
Hem de ne oyuncak!
***
Baktim you tube yaziyor. Tikladim. YouTube! "Zeki Muren" i aradim. "Gitme sana muhtacim!...." Sesiyle, sozuyle, goruntusuyle Sevgili Zeki Muren telefonumda!
Internet'e bakayim dedim. Turk gazeteler onumde!
Radyo'yu tikladim. FM radyo klasik muzik dokturmeye basladi!
Korkarak kamerayi denedim. Bir zamanlar omuzlarda tasinan kameralardan daha net goruntulerle cekiyor!
Fotograf? Makinasi icinde!
Hesap makinasi, el feneri...
Biz telefonla, telefon etmeyi unuttuk!
Kendimizi kaybedip, oynuyoruz...
***
1967-1972 yillari arasi agabeyime telefon etmek icin postahaneye giderdik. Yazdirir. Siramizi beklerdik. Ben diyeyim 3 saat, siz deyin 4 saat! Sira gelince gorevli bagirdi!
- Diyarbakir! 4 numarali kulube!
Heyecanla ahizeyi kulagimiza goturur, gucumuzun yettigince, Diyarbakir'dan duyulacak kadar, bagirirdik!
- Aloooo!
***
Simdi; yeni isimle ilgili olarak, Prezident, Vays Prezident, Direktorler, yetkililer... arayinca sesimi nasil cikartirim diye kendi kendime antreman yapiyorum.
Umut;
- Cok bagirmana gerek yok, sakin ol Baba!...
dedi.