- Kategori
- İlişkiler
Emanet Duygular
Farkında kalmak
Emanet duyguların arkasından bakıyorum şimdi. Ceplerim bomboş ama çok ağır taşıması. Hangisi benim hangisi diğerinin bilemiyor insan ve bir sürüklenmedir gidiyor. Karanlıkta yol bulmanın sıkıntısının yanında, aklına her geleni söylemenin aydınlığı da acıtıyor gözlerimi. Koşmak, koşmak, koşmak… Hızla yol alarak, zamanın yapışkan tutuculuğundan kurtulmak mümkün biliyorum. Zaman, mekan, olay örgüsünü aşmak ve hepsiden kaçmak…
Hafiflemek istiyorum ve beyaz bir tüy kıvamınca tutunmak hayata. Rüzgarın her savuruşu sağa ve sola salındırmalı beni. İnsan ancak bu tatlı varoluşun dalgalı seyrinde hissederek nefesini, kim olduğuna dair ipuçlarını olağan halleriyle toplayabilir… Gerisiyse, ne denli kurgu ne denli gerçek birçok zaman anlaşılamıyor. Yavru kediler gibi oynuyoruz imgelerle, kah sokak arasında üzerinden atladığımız, kah patilerimizle yolunu kesmeye çalıştığımız duygulara hala yabancıyız işte. İstemek yetmiyor çoğu zaman ve istemenin bile ağırlığından kaçıvermek daha çeldirici görünüveriyor birden. Hayaller, umutlar ve dün çarpıştığında, gerçeklik yavaşça yitiriliyor.
Yaşamak bugün, içi boş bir porselen bebek kıvamında, kırılgan ama topu topu bir avuç toprak olarak.