Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '07

 
Kategori
Anılar
 

En Büyük Asker Bendim.(Çuval-Poşet Kavgası)

En Büyük Asker Bendim.(Çuval-Poşet Kavgası)
 

Sabah çok erken evden çıktım.
Kimseler beni görmeden, işimi bitirip gelecektim.
Kısa dönem çıkması için dua ede ede sınavın yapılacağı nizamiyenin önüne geldim.
Üniversite mezunları olarak hepimiz, anasının kucağından alınmış bebekler gibiydik.

Hey gidi Murat!
Askerlik bu yaşa bırakılır mı be oğlum?

Orda benim yaşıma yakın kimse yoktu. Üniversiteden yeni mezunlar veya bir iki yıllık mezunlar...
Sabi sübyanla beraber sırada bekliyorum. (İnşallah beni tanıyan birine, bir öğrencime veya velime rastlamam.)

Bendeki karizma can çekişiyor. Nefesim daralıyor.
Bir de lüks bir araçtan şık bir kıyafetle inip sıraya geçince herkes beni tepeden tırnağa süzdü. Herkesin monologu benle ilgiliydi sanki.

Ya sınava ilk ben gireyim de gün iyice ağarmadan, buralar kalabalıklaşmadan işim bitsin, çekip gideyim kurumuma ve o makam odama, deri koltuğuma.

Ama seni tınan yok Murat.

Önümde az kişi var; ama içeri alınmıyoruz. Yarım saat ayakta bekledim. Bir de ardıma döndüm ki en az 50 kişi…
Beni tanıyan mı soruyorsun? Oooo..
Kimi öğrencim, okumuş öğretmen, mühendis olmuşlar da benle askere gidecekler… Vay be…
Bana çok ukalaca gelen sesleri “Oooo hocam siz hâlâ askerlik yapmadınız mı?”

“Şeyy gençler, hani doktora, iş güç, idarecilik, şey, ney falan filan!..”

Bu sınav da yapılmadı ki kurtulayım bu buhrandan..


Ya nizamiyede nöbet tutup bizle dalga geçen askerler.. Hiç sormayın:
Ooo torunlar, gelin gelin biletimizi getirin…
Şuraya bak tertip, etraf torun torba kaynıyor muhahaha!..

Bir başka er bize bakıp:
Ne o poşetler yüzünüz mahkeme duvarı! Emzik ister misiniz? Muhahaha!..”

Ne poşeti yaww! Poşet senin…Tövbe tövbe..
Ve oracıkta öğrendim, bize neden poşet dendiğini:

Kısa dönem askerlerden biri kar yürüyüşü yapılacağı zaman, çorabının üzerine galoş takmış, bir çorap daha…Sonra botlarını giymiş de çıtkırıldımlık, kibarlık yapmış mış…

Diğer hikâyesi: Mıntıka temizliğinde yine kibar bir kısa dönem askerin ayağında poşet takılmış da o poşetten güçlükle kurtulmuş muş..

Nöbet bekleyen uzun dönem er’in yanında Afyon Elmadağlı bir kısa dönem çavuş vardı: Bu poşet lafına o da bize inat rahatlıkla o er’e dönüp:

Ulan siz de çuvalsınız, çuval!” diyerek bizim içimize su serpti.(Evet kışlada bana poşet diyen olursa “Sen de çuvalsın” diyecektim.)
Devam etti bizim çavuş:” Ulan çuval, ben geldim buradasın, gidiyorum sen yine buradasın. Benim gibi kaç poşet daha göreceğini hesapla sen çuvalll!”

Uzun dönem er: “N’apalım bura bizim evimiz gibi. 15 ay askerlik.. Biz burayı benimsedik. Kısa dönemler 5-6 aylık askerliği bile binbir stresle yapıyor. Biz de sizlerle ilk beş on gün eğleniyor, kafa buluyoruz çavuşum.”

Farkında olmadan askerlik havasına giriyordum. 12 Nisan'da elveda sivil hayat, merhaba kışla!.

Yaş: 32.5 ve “En büyük asker olma yolundayım.

3 Nisan Pazar 2005 saat: 07.30
resim: www.antipanzer.de

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..