Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

En çok sen ölmeliydin İlker Paşa...

En çok sen ölmeliydin İlker Paşa...
 

İlker Paşa içeride...


Son olay, yani İlker Başbuğ’un tutuklanmasına zerrece şaşırmadım. Yani Türkiye’de son yıllarda yaşananlardan sonra bu mesele vakayı adiyedendir bence.

Bununla beraber sorgulanması gereken şaşırtıcı bazı noktalar da yok değildir.

Asıl meseleye girmeden önce şunu açık yüreklilikle söylemem gerekir ki, Türkiye’de TSK’ nın siyaset üzerindeki vesayetinin,  dokunulamaz ve ayrıcalıklı statüsünün kırılmış olması demokrasimiz açısından muhteşemdir.  Bununla beraber hala yapılması gerekenler vardır.

Mesela henüz OYAK denilen, kanunlarla özel koruma altındaki kuruma girilmemiştir. Düşünün ki devletin tüm emeklileri emekli ikramiyesi olarak 70 bin Tl yi geçmeyen tutarda ikramiye alırken, ordu mensupları bu tutarı emekli sandığından almanın yanı sıra OYAK’ tan da 700 bin Tl lere varan tutarda bir para almaktadır. Yıllarca darbe anayasaları ve yasaları önce kendilerini koruma ve kollama yoluna gitmişlerdir maalesef.

1 Mart 1961 tarihinde 205 sayılı yasa ile kurulan OYAK, bugün 60'tan fazla şirket ve iştiraki ile Türkiye'nin en köklü şirketleri olan Koç ve Sabancı ile yarışır hale gelmiştir. Hemen hemen her sektörde faaliyet gösteren OYAK, 241 milyar TL'lik malvarlığına ulaşmıştır. OYAK bu yapısıyla haksız rekabetin temel nedeni durumundadır. İşte OYAK'ın faaliyet gösterdiği sektörler ve iştirakleri: Erdemir Grubu şirketlerine iştirak etmek üzere kurulan ATAER Holding iştirakleri vasıtasıyla demir çelik, OYAK Renault ve MAİS otomotiv, OMSAN taşımacılık, Adana, Bolu, Ünye, Mardin Çimento ve BİRCİM, OYAK Beton, OYKA Kağıt Ambalaj, OYAK Yatırım Menkul Değerler, OYAK bank ve Halk Finansal Kiralama, HEKTAŞ tarım ilaçlan, TUKAŞ, Eti Pazarlama ve gıda, OYAK İnşaat, OYAK Konut İnşaat, OYAK Pazarlama, OYTAŞ dış ticaret, OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri, OYAK Enerji ve OYAK Teknoloji, bilişim.

Yıllardır ordu mensuplarına da bu ülkede hiç kimseye tanınmayan imkanlar tanınmıştır.

Çok küçük oranlarla kredi.

Kolayca araba alabilme imkanı.

Kendi tesislerinde çok ucuza tatil imkanı, ki buralarda onlara Mehmetçik hizmet eder.

Orduevlerinde çok ucuza yiyip içme imkanı.

Lojman vs.

Bütün bunlar devletin diğer memurlarına sağlanan imkanlar düzeyine çekilmeyi beklemektedir.

Bu arada yapılacak her şeyin hasmane duygularla rövanşist bir zihniyetle yapılmaması gerekir. Ne var ki bu güne kadar yapılanlara bakıldığında rövanşist zihniyeti görmemek mümkün değildir.

Gelelim İlker Başbuğ’un sn savcı Kansız tarafından sorgulanıp tutuklanmasına….

İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanlığı’nı Ankara’da yaptı.

İddia edilen internet sitesi çalışmaları Ankara’da bulunan Genelkurmay Başkanlığı’nda yapıldı.

CMK: Madde 12 gereğince  davaya bakma yetkisi, suçun işlendiği yerin mahkemesine aittir.

İlker Başbuğ’a isnat edilen suçun Ankara’da Genelkurmay karargâhında işlendiği açıktır...
İstanbul Özel Yetkili Başsavcılık (Beşiktaş) ve mahkemesi bu olayda bana göre kesinlikle yetkisizdir.

Ayrıca Anayasa'ya göre, yetkili mahkeme yüce divan sıfatıyla  (Anayasa Mahkemesi) olmalıydı. Ama savcı Kansız ve nöbetçi hâkim, İlker Başbuğ'a "terör örgütü başkanı" sıfatını takınca, özel yetkili mahkeme devreye girebildi. Bu ne kadar kabul görebilir….!

Yargılamanın yeri ve mahkemesi konusunda  AKP iktidarının getirdiği 148. madde şöyledir.

“Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başkan ve üyeleri, başsavcılar, cumhuriyet başsavcı vekili, HSYK ve Sayıştay başkan ve üyeleri görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanır. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları da Yüce Divan’da yargılanırlar.”

O halde yargılama Ankara’da olmalıydı, ille de normal mahkemede değil özel mahkemede olacaksa bu defa da Ankara Özel Yetkili Mahkemesi’ nde olmalıydı İstanbul’da değil… Bu durumda HSYK’ nın devreye girmesi hukuken elzemdir.

Hem zaten; Ülkenin, ordunun ve NATO’nun en gizli sırlarına vakıf olmuş... 700 bin kişilik silahlı kuvvetlerin komutanı... Emrinde böyle bir güç varken hükümeti devirmek için bu örgütü kullanmıyor... Ayrı bir terör örgütü kuruyor... Her anı gözönünde olan komutanın böyle bir örgüt kurduğundan ve yönettiğinden yıllardır işbaşında olan iktidarın haberi olmuyor... MİT’in, Emniyet İstihbaratı’nın ruhu duymuyor... Ne zaman ki komutan emekli oluyor... Bu dehşetli  gerçek o zaman tespit ediliyor... Savcılık, bilgi ve belgeleri topladıktan sonra komutanı tutuklama istemiyle mahkemeye sevk ediyor.

Mahkeme de savcıdan gelen bilgi ve belgeleri inandırıcı bulmuş olacak ki... Tutuklama kararını hiç beklemeden veriyor.  Sorarlar adama emekli olmasını neden beklediniz…Onu göreve atayanlar sorumsuz mu… Devlet neredeymiş… Koskoca Türk Silahlı Kuvvetlerinin başında bir teröristi 2 yıl boyunca neden tuttunuz…. Görmediniz mi…

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasını dün Cumhurbaşkanı ve hükümet: “Yargı çalışıyor müdahale etmeyelim” şeklinde karşıladı. CHP lideri  KILIÇDAROĞLU ise:

“Özel yetkili mahkemelerin adalet dağıtan birer mahkeme olmadığını, bunların siyasi otoritenin aldığı kararları onaylayan mahkeme olduğunu daha önce ifade etmiştim. Aynı düşüncemi sürdürüyorum” yorumunu yaptı.

Kılıçdaroğlu’nun bu fikri mülahazası asla yabana atılmamalıdır. Yani Sn Kılıçdaroğlu ÖYM’lerin yalnız adının mahkeme olduğunu söylüyor ki bu hafızalara YASSIADA MAHKEMESİNİ ve  İSTİKLAL MAHKEMELERİNİ getiriyor. Sanırım onlar ne kadar mahkemeyse bugünün özel yetkili mahkemeleri de o kadar mahkemedir demek tuhaf olmaz.

Söylemeden geçemeyeceğim bir husus da şudur.

Gereğinde ölümü göze alacak bir dik duruş sergilemesi gereken asker, savcının karşısına geçtiğinde silah arkadaşlarını da gammazlamak yoluyla dehşetli bir çözülmeye uğramıştır ki bu durum maalesef Süheyl Batum’un “Koca askeri yıktılar. Meğer kağıttan kaplanmışlar, biz onları asker zannettik” sözünü doğrulamıştır mateessüf. Er’e ölmeyi emreden komutan en çok kendisi ölmeliydi aslında. Değil mi? Bizim Komutanlar böyle değil miydi?

Öncekiler İlker Paşa’yı, İlker Paşa da Yaşar Paşa’yı işaret ederek çözülme kervanına en üst rütbeden katkı vermiştir, olan budur, ama olmaması gereken.

Mademki andıçlar bir realitedir….

Keşke ben yapmadım o yaptı diyerek  başı önde gireceğine kodese, evet ben yaptım, Cumhuriyet için yaptım, laik devlet için yaptım, Atatürk için yaptım diyerek başı dik girseydin be Paşa… Hiç değilse bir kesim tarihe yazardı seni…                          

İbrahim Erol

gazete54.com

7 0cak 2012 

 
Toplam blog
: 135
: 694
Kayıt tarihi
: 31.08.09
 
 

Gazi Üniversitesi fizik lisans eğitiminin ardından, Marmara Üniversitesi'nde master, İTÜ'de dokto..