- Kategori
- Gündelik Yaşam
Engel değil mesafeler.

Yardım etmekte zor.
Yaklaşık bir ay önce Şhow Tv de bir haber izledim, Hakkari’nin Doğanlar köyünde Anaokulu Ana sınıfı açılmış. Açılmış açılmasına da içinde masa yok, sandalye yok, materyal yok.
Bir idealist öğretmen, 40 mutlu çocuk. Oyuncak yok kağıt kalem yok.
Sabahı zor ettim, Show Tv yi aradım, bilgileri edindim, önce Hakkari haber muhabirine, sonra köyün öğretmenine ulaştım.
Yardımcı olmak istediğimi anlattım, ihtiyaçlarını öğrendim.
40 anaokuluna uygun sandalye, masa, ve elimden geldiğince materyal hazırladım. Duyan velilerim kendi imkanlarınca kıyafet ve oyuncak getirdiler.
Buraya kadar her şey iyi.
İş kaldı malzemeyi göndermeye.
Kargo araştırdım, Kargolar Hakkari-Yüksekova’ya kadar teslimat yapabiliyormuş.
Aklıma askeriye geldi. Askeriyenin son dönemde köylere eğitim konusunda desteklerini görüyorum. Oradaki askeriyeyi aradım, yetkiliyle görüştüm. Yardım edebileceklerini ancak direk kargo kabul edemediklerini (terör dolayısıyla emniyet açısından) bir yere gönderdiğimiz takdirde yardımcı olabileceklerini söylediler.
Öyle böyle neredeyse bir ay geçti.
Ben hala nasıl yollarım diye araştırmaya devam ederken. hafta sonu Hakkari Yüksekova İlçe Milli Eğitim Müdürü beni aradı. Kargoyu onlara göndermemiz durumunda köye ulaştıracaklarını söyledi.
Öncelikle Yüksekova İlçe Milli Eğitim Müdürümüze konuyla ilgilendiği için çok teşekkür ediyorum.
Bu durumda şunu anladım, koordine eksiğimiz var hem de büyük anlamda, insanımız yardımlaşmayı seviyor, hemen hemen her birey çorbada tuzu olsun istiyor, elinden geldiğince bir ucundan tutmak istiyor, tek eksiğimiz koordinasyon.
Bunun en çarpıcı örneklerini, Tv lerde düzenlenen, organize edilen yardım kampanyalarında görüyoruz, telefonlar kilitleniyor. Bu konularda Valiliklerimizin, Belediyelerimizin bir koordine birimleri olmalı diye düşünüyorum.
Kendimi iyice çaresiz hissettiğim bir anda, İlçe Milli Eğitim Müdürüyle görüşünce, Yurtiçi Kargo genel müdürlüğünü aradım. Atilla bey ile görüştüm (Cumartesi) ve bugün (pazartesi) haber verdiler.
Götürürüz götürmesine ancak; ücretsiz olursa…
Yurtiçi Kargonun sahibi öğretmenmiş. “Çorbada bizimde tuzumuz olsun” demişler. Taşırız ama para almayız şartımız bu demişler. Duygularımı anlatamam.
İşte Türk Milleti bu.
Bırakın artık bu türban kavgalarını, bırakın artık Kürt-Türk tartışmalarını.
Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Bizim yüzyıllardır aslımız bu.
Ben başta Hakkari’deki fedakar öğretmenimiz Saime Adıyaman’a, bu haberi bizlere duyuran basın emekçisi, Muhabir Senar Yıldız’a ve Show Tv haber merkezine, Hakkari Yüksekova İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Hamza Anuş’a, katkılarından dolayı tüm velilerimize, Yurtiçi kargodan Atilla Alver ve Nedim Vidinel’e Genel Müdür Cemil Erman’a ve Patronları İbrahim Arıkan’a ve duygularımızı paylaşmamıza olanak sağlayan Milliyet Blog’a.
Hakkari’deki çocuklar adına teşekkürler ediyorum.
Kısmetse yarın, ihtiyaçları olan pek çok malzeme ve Civciv Anaokulu öğrencilerinin sevgilerini (Hakkari’deki kardeşlerine resimler yaptılar) yükleyeceğimiz kamyon yola çıkacak.
Ve ben çok şükür, bu gece huzurla uyuyabileceğim.