Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '08

 
Kategori
Müzik
 

Erkan Ocaklı

Erkan Ocaklı
 

www.yazlikkoyudernegi.com/.../erkan_ocakli.gif


“Yüz dönüm tarlan olacağına bir türkün olsun”. Bu söz, dün ebediyete uğurladığımız, rahmetli Erkan Ocaklı’ya ait. Bende zaman zaman, bu sözü farklı biçim ve frekansta söylediğim olmuştur.” iyi bir roman yaz, 500 dönüm tarlaya bedel” diyerek, gençlerin edebiyat şevkini artırmaya çalışırım.

Demek oluyor ki rahmetli Erkan Ocaklı içinde bulunduğu sektörün realitelerini çok iyi özümsemiş, müzik piyasasında dönen rantı hesap edebilmiş ise de bu pastadan yeterli payı alabilmek adına verdiği yasal mücadelede oldukça yıldığını ve yorulduğunu her zaman ifade etmiştir.

Ekonominin kanun, kural ve prosedürleri içerisinde kalmak koşuluyla verdiği mücadelenin zorluklarını bana da itiraf ettiğine göre, gerisini siz düşünün.

Müzik hayatında, 30-40 kadar kaset çıkartarak, tabiat kanunları boşluk kaldırmaz kuralına göre hareket etmiş ise de, yukarıda değindiğim gibi bu piyasada dönen büyük rantı düşününce, gerek ölmeden önce, bizatihi kendi yaptığı mücadelesi, gerek ölümünden sonra kanuni varislerinin vereceğini düşündüğüm muhtemel mücadelesinin hiç te kolay geçmeyeceği kanısındayım.

Hemşerim Erkan Ocaklı ile ilk karşılaşmamız, 93 veya 95 yıllarınarastlar. Bizzat bana pasaportunu uzattığında Almanya’dan kesin dönüş yapmıştı. Yanılmıyorsam, Baykara kızı Deniz Ocaklı adına yaptırmış olduğu Naklihane muameleleri esnasında süre değişimine gerek duyulmuştu.

Yurtdışına en az iki yıl kalmış olmak şartının bir iki günle kaybetme durumlarında, Kamu kurumlarının yetkisi dâhilinde bu eksiklik iki yıla tamamlanarak yükümlü yasal hakkına kavuşturulmuş olur.

İşte bu muameleler sırasında, birkaç saatlik samimi muhabbetimizden bir hemşerisi olmak hasebiyle çok sevinmişti, işlemler esnasında kırk yıllık arkadaş gibi yapacağı işleri ve müziğin içini dışını konuşmuştuk. Kesin dönüş sonrasında birçok davetinin biri hariç, mazaretim nedeniyle, hiç birine katılamamış olmaklabirlikte onun samimiyetinin ve insani güzel özelliklerinin hatırına bugün sanki bu davetlerinin her birine katılmış gibi kendimi mutlu ve önere edilmiş hissettiğimden bu satırları yazıyorum.

Telif hakları, fikri ve sınaî haklar mevzuatının ülkemizde tam yerleşmediği ve kendisinin yurtdışında bulunduğu dönemlerde, birçok türküsü gasp edildi, bu konulardan oldukça da muzdaripti.

Rahmetliyi son yolculuğuna uğurladığımız pazartesi günü Kadıköy-Üsküdar istikametindeki bütün yollar kilitlenmiş ve binlerce insan onu son kez görmek için Marmara ilahiyat Fakültesi camiinin önünde toplanmıştı, naşını görmeden kimse yerinden kıpırdamıyordu, bu nedenle kıskandıran bir merasim oldu, çok büyük izdiham yaşandı.

Kültürel çeşitliliğin yığınlaştığı Karadeniz bölgesinde, melodi ve söz varlığını kullanarak ekonomik avantaja çevirebilmiş midir?, bunu bilemem ancak, dostluğu, sevgi ve duygu birliğini avantaja çevirdiğini kimse inkar edemez.

İnsanımızın toplumsal hayat ve kültürel tezahürlerine saygısını hiçbir zaman yitirmedi.

Karadeniz’in oldukça zengin olan ezgi harmonisini, sözvarlığı ile ete kemiğe büründürdü, müzik denilen engin okyanusa kattı.

Karadeniz bölgesinde, sözlü edebiyat ve atışma geleneği, âşık edebiyatı da denen halk müziğinin mazisi Türk tarihi kadar eskidir.

Erkan Ocaklı, adları bilinen âşık ve saz şairleri ile birlikte, ilk söyleyeni bilinmeyen zamanla devir ve bölge özelliklerine göre değişikliğe uğramış, anonim olup, adları bilinmeyen âşık edebiyatının müktesebatını tevarüs ederek, şairler silsilesi ve sözlü edebiyat geleneğinin son halkası oldu.

Karadeniz türkülerinde hece ölçüsü olarak, 14 lü kalıpları kullandı, yani hece sayısı olarak 14’lü hece ölçüsünü kullandı. Aslında Türk edebiyatında şiirin hece ölçüsünde de 14’lü kalıplar kullanılmıştır.

Yörede irticalen söylenen atışma geleneğinden, yöre müziğini şarkı formatına dönüştürerek yasal koruma altına aldı.

Erkan Ocaklı, söz ve müziğinde terbiye ve nezaket sınırlarını asla zorlamadı, bölge insanı ile kurduğu duygudaşlık sayesinde gönüllere yer etti ve bu yerden asla düşmedi.

Aşkın ve sevdanın dağlara gezdirdiği veya çöllere düşürdüğü insanlara terennüm ettiği ezgileri sunarak aşk ve sevgi duygularımızın tercümanı oldu. Dahası da var! Barışın, kardeşliğin vatan sevgisinin…

İdeolojik bir saplantısı olmadı, ideoloji çağrıştıran jargonu da kullanmadı, Maddi-manevi ve mukaddes değerlere saygılı oldu ve bayrağa sarılarak unutulmazlar arasında yerini aldı.. Allah rahmet eylesin.

Eşine, evlatlarına ve tüm ailesine başsağlığı ve sabırdilerim.

 
Toplam blog
: 135
: 1323
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Ali Emir KARAALİ, Rize Doğumlu, 1978 Rize Lisesi Mezunu, (1988)T.C. Anodolu Üniversitesi   'İşlet..