Esef (Üzülerek) ederek efendim...

Başbakan Erdoğan, Hilton Oteli'nde gerçekleştirilen Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Dünya Kongresi ve 56. Genel Kurulunda gazetecilerin sorularını yanıtlamış…

Konuşmasında ordunun yönetime müdahalesi noktasına değinmediği yönündeki soruya Erdoğan, "Türkiye'de kurumlar var. Ordu bu kurumlardan bir tanesidir. Direk olarak Genelkurmay bana bağlıdır. Bu süreç böyle işler. Burada nasıl diğer kurumlardan bahsetmiyorsak ordudan da bahsetmedim. Ordu bir kurumdur ve Başbakana bağlıdır. Ordunun görevi Anayasa'da belirlenmiştir."

Demiş…

Laikliğin araç olduğunu söyleyip söylemediğine dair soruya ise "AK Parti din eksenli değil insan eksenli bir partidir. Kişi laik olmaz devlet laiktir. Bütün sistemler bir araçtır. Din laiklik ve demokrasi bir araçtır. Amaç insanların mutluluğudur" yanıtını vermiş.

Şimdi biz bu beyanları nasıl yorumlayacağız?...

Diye düşünüyorsunuz değil mi? Aslında siz belki düşünmediniz ama ben “Nasıl yorumlayayım” diye kafa patlattım…

Yorumuma “Ordu” ile başlasam mı acaba diye düşündüm…

Düşünmeye başlayınca, işler hep sarpa sarıyor. Diyorum ki kendi kendime “Yav… Bunun neresini düşüneyim ben.”

Bu beyanatı veren kişi kim?

Bir siyasi partinin genel başkanı ve “Hatip” olmanın dışında da öyle bir özelliği yok. Biz millet olarak “Posta koyan” ile “Mağdur” olana arka çıkarız ya. Millet olarak da bu nedenle “Arka” çıkmışız.

Bu da onlardan biri ve “Tabanını” yağlıyor… Yanlış anlamayın, tabanını yağlıyor deyince, kaçma anlamında demiyorum… Oy tabanına karşı mesaj veriyor ve “İşte ben böyleyim… Ordu da kimmiş” demeye getiriyor…

İkinci beyana gelince…

“Araç” mı “Amaç” mı muhabbeti…

“Hitabet” güçlü olunca “Araç”ı kullanıp insanların “Mutluluğunun” yolunu gösteriyormuş gibi “Amaç”a ulaşacaksın…

Tabi…

Yersen…

Kim neye neden ve nereye kadar inanır, ben bilemem. Bildiğim bir şey varsa, birileri bizlerin “İnsani” duygularını kullanarak bir yerlere varmak istiyorlar, bizler de buna çanak tutuyoruz. En azından bir kısmımız “Çanak” tutturmayı becerdiğimiz için “Çanak” da iyi tutuluyor…

Esef (Üzülerek) ederek efendim…

Ben de baktım “Kafa yormaya” değecek bir şey değil, yormadım…

Peki, ne yaptım şimdi?…

Hiç… Sadece Blog yazdım, o kadar…

15 MAYIS 2007