- Kategori
- Bayramlar
Eski bayramlar
O zamanlar çocuktum. Kendimi şanslı bir neslin bireyi olarak nitelendiriyordum. Çünkü yaşanası günler yaşamıştım. İnsanların birbirine duyduğu sevgi ve saygı çerçevesi içerisinde oluşturdukları güleryüzlü, iyilik ve yardımsever paylaşımlar, sıkı sıkıya bağlı komşuluk ve akrabalık ilişkileri, çıkar ve beklenti olmadan sürdürülen dostluklar ve arkadaşlıklar, saymak isteyip de sayamadığım tüm bu yaşananlar güzelliklerin mutlu habercisiydi.
Bayram günleri de öyle bir dünyanın kapısını aralıyor ve sonrasında da ardına kadar açılıyordu. Bayramların bize sunduğu sayısız nimetlerinden bir bir yararlanıyorduk. Yüzümüzde güller açıyor, mutluluk ifadesi etrafımızda bir güneşin ışınları gibi etrafımızı sarıyor ve dört bir yanımızı göz kamaştırıcı ışıltısıyla sevdiklerimize hissettiriyordu.
Bayram sabahı gelip çattığında, günün ilk ışıklarının coşkusuyla, sevinçle yataklarımızdan fırlayıp birgün önceden başucumuza koyduğumuz yepyeni pabuçlarımızı ve giysilerimizi giyip, evimizin kapısından çıkıp, büyüklerimizin yanına ulaşıp, onların bayramlarını ellerini ve tatlı tatlı tebessüm eden yanaklarına birer öpücük kondurup, hayır dualarını aldıktan sonra, tuttukları şeker ve baklava ikramınyla başlayan sohbet öncesi cebimize koydukları renkli mendiller ve harçlıklar eşliğinde bayramlaşmanın önemini kavrıyorduk.
Akşamına büyüklerimizin o güzel yemekleriyle donatılan masada yerimizi alıyorduk. Ve bir bayram böylesine güzel anlarıyla geçip gidiyordu.
Şimdiki bayramları o zamanın bayramlarıyla kıyasladığımda, ne yazık ki hiçbir esintisi olmadığını görüyorum. Her bayram günü geldiğinde yaşadıklarım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi gidip, benden uzaklaşıyor.
Ne mutlu bana...