- Kategori
- Ramazan
Eski ramazanlarda iyilik
Öyle güzel bir dinimiz var ki bizim son zamanda olan uygulamalara bakınca,
ya uygulanan bizim dinimiz değil ya da bunu uygulayanlar "Müslüman" değil diyesim geliyor...
Diyor ki bizim dinimiz "Sağ elin verdiğini sol el görmemeli" Yani iyilik yapıyorsanız
kimse görmemeli bilmemeli...
"Osmanlı zamanında Ramazan günlerinde memleketin ileri gelen zenginleri tebdili kıyafetlerle hiç tanımadıkları mahallelerdeki bakkal manava dükkanlarına gider o zaman ZİMEM Defterini( Veresiye defteri) çıkarmalarını isterlermiş.
Defterin başından ortasından sonundan sahifelerdeki borçları toplatır toplam borçların tamamını ödedikten sonra defterden sildirirlermiş. "Bu borcu silin Allah Kabul etsin! der kendilerini de tanıtmadan ayrılır giderlermiş...
Borcu ödeyen borçlunun kim olduğundan habersizdir borçlu borcu ödeyeni tanımamaktadır."
Bakkal manav hemen hemen hiç kalmadı hele veresiye defteri ise tamamen mazi oldu sanıyorum. Onların yerini kredi kartları borçları aldı, zenginler ise artık saklı maklı değil reklamlarla iyilik (sadaka) dağıtıyorlar...
Diyor ki dinimiz;
"Siz alabilirsiniz ama alamayanlar var,
Siz içebilirsiniz ama içemeyenler var,
Siz yiyebilirsiniz ama yiyemeyenler var,
Siz bulabilirsiniz ama bulamayanlar var,
Siz giyebilirsiniz ama giyemeyenler var...
Hiç bir şeyin israfına kaçmadan aşırı gösterişli olmadan başkalarını da düşünün..."
" İtalya da ikinci dünya savaşının zor zamanlarında kahve tiryakileri kendi aralarında yaşanan kahve içme zorluklarına bir çare bulurlar.
Maddi gücü iyi durumda olan insanlar kahve içmek için geldikleri kır kahvelerinde garsona "İki kahve biri askı da" diyerek iki kahve ısmarlıyor fakat sadece bir fincan kahve içiyor ve gidiyor.
Garson parası ödenen ama içilmeyen kahve için bir kağıt yazıyor ve askıya asıyor.
Cebinde kahve parası olmayan maddi imkansızlıklar içinde olan biri kahve içmek için kahveye geldiğinde askıya bakıyor oradaki kağıtları gördükten sonra garsona,
"Askıdan bir kahve" diyor ve askıdan bir kağıt parçası alarak garsona veriyor para ödemeden çekip gidiyor...
Böylece birinci kişi parasını ödediği ama içmediği kahvenin birisinin içmesini sağlıyor ikinci kişi ise kim olduğunu dahi bilmediği birinin ikram ettiği kahveyi ücret ödemeden içebiliyordu..."
...
İftar sofralarımızı iftar sofralarına katılan para babalarını milletvekillerini bakanları hatta Başbakanı görünce kimse kusura bakmasın ama benim hem dinimize hem Müslüman kesime İslami ülkelere bakışım değişiyor utanmaya başlıyorum...
O zamanda yaşayan zenginlerle bugün televizyonlarda boy gösteren zenginleri karşılaştırıyorum da keşke o günler geri gelse diyorum.
Hayal kurmak daima iyidir...
Güzel Ramazan geceleri diliyorum efendim...
Erdoğan Özgenç