Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '14

 
Kategori
TV Programları
 

Esra Erol'lu rüyalar

Esra Erol'lu rüyalar
 

İsmimi biliyorsun hikayemi değil, yaptıklarımı duydun yaşadıklarımı değil ..


Görsel yayınlar hedef kitlesini seçiyor, bilinçaltına yönelik etkileme yöntemleri ve reklam sayesinde ulaşmak istedikleri yere varıyorlar. KIsa süreli sık flaşlar, reklam legoları, tekrarlanan söz, cümleler vs.  görüntü akışı işitsel yollarla birleşince de hedef yakalanmış oluyor. Medya özellikle görsel medya yaşamı etkileyen faktörlerin en başında geliyor.

2013 TÜİK istatistiklerine göre ülkemizde 14,7 milyon evhanımı var. Büyük çoğunluğu zamanını ev işi haricinde tv başında harcıyor. Bir, iki, üç derken izledikçe etkileşimler başlıyor. Bunlardan biri olan evlendirme programları evlerimizin içine kadar girdi. Sohbetlerde konu oluyor kah gülüyor kah nedenlerini bulmaya çalışıyoruz.

Evlendirme gibi bu tür programlara çıkanlar uzağımızda değil dibimizde. Düşünmüyoruz aslında kendince yaşadıkları neydi ? Onları bu tür yayınlara iten sebepleri nelerdir ? Durumu iyi olanlar aradığını bulamamış, maddi durumu iyi olmayanlar kendilerini gelecekte sağlama alma, restorantı, işyeri olanlar ise reklam peşinde, kiminin ekranda olma hevesi, kiminin birkaç bayan fazla olsa ne olur düşüncesi, yer içer gezerim durumları vs...

Programı izlerken ilgilendiğin ya da uygunluğuna kanaat ettiğini gördüğünde telefonla yayına katılıyorsun. Anlaşma sağlanırsa yayına gelebilir misiniz ? Soruluyor, gelirim dediğiniz anda yayına çağrılıyorsunuz. Yaşamın sıkıntısından bunalmış kendince kurtulacağını ümit edip yayına katılanlardan biri ile yaptığım sohbette :

''Yayını aradım, ilgilendiğim kişi ile görüşmek istediğimi söyledim. Otobüs biletimi onlar aldı, yola çıktım. İstanbul'a vardığımda garajdan beni aldılar. Stüdyonun olduğu yere vardık. İçeride koşturmacalar vardı. Etrafı izlemeye başladım ekranda gördüklerim ile burası çok farklıydı. Burada benim ne işim var demeye başladım. Sanki cüsse bakımından, görüntü açısından ekrandaki güzellik burada yoktu. Adaylar havalı havalı yürüyor, katılımcılar ise şaşkın bakışlarla kim kime gelmiş diye süzüm süzüm süzülüyorlar.

Birkaç işlemden sonra makyaj odasına geçtik. Orası daha da kalabalık bir yandan giyinmeye bir yandan süslenmeye çalışanlar diğer tarafta makyözün çalışması, yayın akışını düzenleyenlerin odaya gir çık yapışları fevkalede bir telaş var.

Ekranın albenisini orada farkettim. Merakımdan etrafı süzmeye devam ediyor ve yayın saatini bekliyordum. Heyecandan kalbim duracak gibiydi. Vakit geldi bulunduğumuz yerden sıra bana gelmişti. Ekrana çıkacak beğendiğim kişiyi görecektim içimden beni beğenmesini istemesini diliyordum. Gördüğümde şaşırdım ekrandaki gibi değildi.

Eve dönüğümde inşallah beni tanıyanlar izlememiştir diyordum. Bir gün işe giderken yaşlı amca yolumu kesti beni seni evlendirme proragımda gördüm dedi. Kalakaldım aman amca kimseye gördüğünü söyleme anlatma ne olur dedim.

Merak ettim dönüşün nasıl oldu ?

Dönüş biletlerimizi program alıyormuş fakat o gün aksilik olmuş biletimiz ayırtılmamış. Stüdyodan biri yardımcı olmaya çalıştı. Saatler geçti acıkmış ve yorgundum. Sonunda arkadaşımı aradım o bana İstanbul'dan bilet buldu arkadaşım sayesinde geri döndüm.

Demek ki cebinde para olmadan bir yere gitmeyeceksin. Öğrenmiş olmuşsundur neyseee...

Gitmiş olduğu kişi tarafından olumsuz cevap almanın üzüntü ve hayalkırıklığı da bonusu olmuş. Daha fazla üzmemek için lafa girdim ve asıl düşündüğün neydi ? diye sordum.

Eşimden ayrılalı uzun süre oldu. Çocukların büyümesi, annemin hastalıkları ve yaşam şartları beni yordu. Kurtuluş olarak gördüm.

Peki... Gittiğine değdi mi ?

Sadece orayı yaşamış oldum, hayallerim yıkıldı...

Programlarda adayların içerisinde her ilden kadın-erkek var. Minik bebeğini alıp hergün yayına katılan genç kızımız, eşini kaybetmiş 70 yaşında amcamız, işyeri sahipleri, yurtdışından gelenler, engelli çocuğunu alıp yayına katılanlar.

Tekrar gider misin ?

Hayır ağzımın payını aldım gitmem !

İçimden ''sanmıyorum'' dedim. Umut bu ...

Hergün minik bebeği ile, engelli çocuğu ile, ergenlik çağına az kalmış oğlu ile bunlar en acıtan kişiler bana göre. Sen hergün yayına çıkıyorsun saatlerce yayında kalıyorsun kendine eş arıyorsun  ama o çocuklar yayın dışında seni bekliyor. Her gün en az 3-4 saat. Onların günahı ne ? Bir anne bunu neden yapar ?

Herkes açısından bakmaya çalışıyorum. Hayatları yargılamak haddim değil insanoğlu şeşer beşer yanılır. Gelecekte bizlerin neyi beklediğini bilemeyiz.

Fakat.. Bildiğim sömürülüyoruz. Kadın olarak, fert olarak. Biz sömürülüyor birileri köşeyi dönüyor. Birileri hırslarını, dürtülerini doyuruyor.

Biz bizi sömürüyoruz bilerek, bilmeden, isteyerek, istemeden..

''BİLGİ beş harflidir beşte dördü İLGİdir'' demiş Mümin Sekman.

2007 senesinde milliyet.com.tr Türkiyede kaç kişi  hangi saatlerde tv.izliyor araştırmasında 16:00-17:00 arası 15.262.222 , 17:00-18:00 rası 20.067.263, 21:00-22:00 arası 27.091.232

2007 -Türkiye nufüs sayısı TÜİK tarafından 70.586.256 kişi,

2013 -Türkiye nufüs sayısı TÜİK tarafından 76.667.864 kişi olarak bildirilmiştir.

Yıl içerisinde ölümle sonuçlanan intihar sayısı ise 3.189 . İntihar sebeplerinin % 53,8 inin nedeni bilinmiyor. Geri kalanı ise geçim sıkıntısı, ailesel geçimsizlik, sağlık sorunları ve intihar ederek hayatını kaybedenlerin  % 38,4 oranı ise ilkokul mezunu.

''Bir halkı cahil ve eğitimsiz bırakarak kontrol altında tutmak isteyenler işe kadınlardan başlarlar. Çünkü kadınlar halkın yarısıdır ve halkın öbür yarısını eğitirler .''

 
Toplam blog
: 175
: 775
Kayıt tarihi
: 20.10.07
 
 

9 Eylül Üniversitesi Maliye bölümü mezunuyum. Şiir dünyam, bir tane kitap çıkaracağım dedim ve  b..