Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Eşref Armağan

Eşref Armağan
 

Umutsuzum diyenlere Eşref Armağan'ın örnek alınacak hayatı hayatı


“İnsan yalnız bildiği şeyleri düşünebilir. Düşünebilmesi için bilinçli olması, belleğine önceden kaydedilmiş olması gerekir.”


Doğuştan görme özürlü olan Eşref Armağan parmaklarını gözleri gibi kullanabilen, hiç görmediği, denizi, gün batımını kısacası her şeyi gerçeğine yakın çizen bir ressamımızdır. Onun bu özelliği, Türkiye’de yaşayan Joan Eröncel isimli Amerika’lı bir kadın tarafından keşfedilmiş, 2005 yılında Harward üniversitesi’nde incelemeye alınmıştır. Armağan'ın beyin MR'ıyla ilgili ilk bilimsel incelemeler tamamlanmış ve bugüne kadar bilinmeyen yeni bilimsel bulgulara ulaşılmıştır. Bulguların bir çoğunun henüz gizli tutulduğunu ifade edilirken, ressam Armağan'ın görsel korteksinin, resim yaparken, gören insanlardaki gibi hareket ettiği belirlenmiştir.

İlkokul mezunu olan ve resimle ilgili hiçbir eğitim almayan Eşref Armağan bir röporaj sırasında kendisini şöyle ifade etmiştir.;

-Gören kişiler bir şeye baktığı zaman beynin görsel merkezinde ışık yanarmış. Benim gözlerim görmediği için doğal olarak beynimdeki görme merkezi karanlıkta. Ama bir şey çizmeye başlayınca görme merkezim birdenbire aydınlanıyormuş. Bunu görünce şaşırdılar, çünkü daha önce dünyada hiç kimsede görülmemiş bendeki durum! Bu nedenle de New Scientist Dergisi’nde makale konusu oldum. Toronto Üniversitesi’nden John Kennedy pek çok makale yazdı benim hakkımda. Cisimlerin, her şeyin resimli kabartma fotoğrafları vardır. Ben onlara dokuna dokuna şekil kavramını beynime oturttum.

-Mesela elma yapacaksam kabartma çiziyorum ki dışarı kaçırmadan boyayım. Sonra içini parmaklarımla kırmızı renkle dolduruyorum. Kuruduktan sonra başka renge başlıyorum.

Bir de kabartma macunu elimle şekillendirerek yaptığım bir teknik var.

-Boya konusunda çok zorluk çekiyordum. Aklıma kendi kendime boyaları sıraya dizme kuralı geldi. Babama öne siyahı, arkaya beyazı koymasını söyledim. Sonra da sarıyı, kahverengiyi, kırmızıyı, maviyi ve yeşili koydum. Yani ana renkleri. Böylece, çizdiklerimi istediğim her renge boyamaya başladım. Renkler benim için sıvı bir madde. “Mavi” dendiğinde, gökyüzünü ve denizi düşünüyorum. Öyle bir his oluyor. Ama karlı ya da yağmurlu havada kurşuni renkte de olabileceğini söylediler. Boyamayı da tamamen ellerimle yapıyorum.

-Berna Yılmaz’ın, Semra Özal’ın, Demirel’in, Nurseli İdiz’in, Tansu Çiller’in ve Bill Clinton’un resimlerini yaptım.

Hatta, Clinton bana Beyaz Saray’dan teşekkür mektubu gönderdi. Cumhurbaşkanı Demirel resmini görünce, “Benim resmimi çok yapan var ama görenler bile bu kadar benzetememişti” dedi. Ben 23 yıl evli kaldım, sonra da boşandım. Tek başıma yaşamakta çok zorlandım. 2003 yılında, “görme engelli” bir eş buldum. Onu Ankara’dan taksiyle Kırıkkale’ye gidip kaçırdım.

Bu röportajı okuduktan sonra inanılmaz etkilendim, kendisini umutsuz, imkansızlıklar içinde gören insanlara Eşref Armağan’ın denizin içinde kemençe çalan balık, müzik eşliğinde horon tepen diğer balıkları resmettiği tabloya bakmalarını öneriyorum.
 

 
Toplam blog
: 31
: 1109
Kayıt tarihi
: 12.03.11
 
 

Merhaba,ismim Ayşegül Adıbelli Çetin. 3 çocuğa ve onların muhteşem hediyeleri olan 6 toruna sahib..